Archive for Şubat 2009

İcra Hukuku

Şubat 21, 2009

 

T.C.

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

MALİYE BÖLÜMÜ – İCRA ve İFLAS HUKUKU DERS NOTLARI

 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

 

                  *************************************************

NOT: Bu notların hazırlanmasında Baki KURU/Ramazan ARSLAN/Ejder YILMAZ’ın Yetkin Yayınları İcra-İflas Hukuku kitabından ve aynı ismi taşıyan Hakan PEKCANITEZ / Muhammed ÖZEKES / Meral SUNGURTEKİN / Oğuz ATALAY  hocalarımızın kitaplarından, Mesleki sınavlara yönelik kitaplar ve soru bankaları ile Yargıtay Kararlarından istifade edilmiştir. Size uygun en kısa-öz bilgi verilmek istenmiştir. Gönlünüzde ki yere gelmeniz ve bu notların size katkı sağlaması ümidiyle başarılar dilerim…

 

                ***********************************************

1. HAFTA KONULARI:

İcra hukuku nedir?

Bu hukuk dalına ve derse ihtiyaç var mı?

Bize ne faydası var?

Elimde belge yok ama alacağım var diyenler.

Hukuk dersleri çok zor anlayamıyorum diyenler.

İcra prosedürünü merak edenler.

Devlet çok harç alır mı meraklıları.

Örneklerle konu açıklansın diyenler.

Bizim komşumuza geçen haciz gelmişti diyenler.

Öğrenim kredisi alıyorum iş bulamazsam ne olacak diyenler.

…. işte tam aradığınız derstesiniz ne mutlu sizlere.

 

Devlet, toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar koyması çerçevesinde, toplumsal barışın ve hukuk barışının korunması görevini de üzerine almıştır. Bu görev doğrultusunda devlet, sadece genel ve soyut kurallar koyma yükümlülüğü altında bulunmamakta; bunların uygulanmasını, kurulan dengenin korunmasını, hukuk düzeninin ve hukuk barışının devamını da yüklenmektedir.. Aralarındaki hukuki ihtilafları çözmek ve hak aramak için fertlerin kendiliğinden kuvvet kullanmaları( ihkak-ı hak) kural olarak yasaklanmış ve buna aykırı davrananların cezalandırılacağı öngörülmüştür.

Devletin hak dağıtma görevini üzerine alması sebebiyle hakkı ihlal edilenler veya ihlal edilmesi ihtimali bulunanlar, devletin bu konuda yetkili kıldığı ilgili mercilerden yardım talep etmelidirler. Hakkın ( gerekiyorsa zorla ) yerine getirilmesi tekeli ve görevinin devlete bırakılmış olmasının ve hukuk devletinin bir gereği olarak devlet, bu görevi yaparken taraf tutmamalı, gereksiz yere şiddete başvurmamalı, kullanacağı kuvvet, hakkın yerine getirilmesi ihtiyacı ile orantılı olmalıdır.

Hukuk devleti ilkesi ve hak arama hürriyetinin sonucu olarak, devlete etkili bir koruma mekanizması oluşturma yolunda olumlu bir edim yükümü yüklenmiştir. Kişilerin hak aramasını zorlaştıran hukuki ve fiili engellerin kaldırılması da hak arama hürriyetinin, gerçek ve etkili bir hukuki korumanın gereğidir. Hakların ihlal veya inkar edilmesi halinde, bu hakların korunması ve ihlalin bertaraf edilmesi için yargı mercilerine başvurulur. Ve bu yönde karar verilmesi durumunda hakkın icrası da devletin yardımı ile yerine getirilir. Bu ikili aşamada önce hak tespit edilir veya ifası emredilir, bu yerine getirilmezse ikinci aşamada yetkili mercilerce icra edilir. Bu açıdan geniş anlamda yargı mercileri içine icra-iflas organları da dahildir.

Sübjektif hakkın korunması konusunda hukuki korumayı gerçekleştiren yargılama sonucunda elde edilen şey, bir hakka ilişkin tespit, hakkın gerçekleştirilmesine yönelik bir emirdir. Tespit edilen ve ifası gerekenler, muhatap tarafından gönüllü olarak yerine getirilirse bir sorun çıkmayacaktır. Aksi takdirde takip hukuku devreye girecek ve yargılama hukukuna uygun olarak tespit edilip, ifası gereken hakkın icrasını sağlayacaktır. Cebri icra maddi hukuktan kaynaklanan taleplerin devlet kuvveti yardımı ile fiilen gerçekleştirilmesine yardım etmektedir.

Cebri icra, hukuki koruma talebinin zorunlu bir sonucudur. Zira sadece yetkili yargı organınca tespit edilip yerine getirilmesi istenen bir hak, borçlu tarafından yerine getirilmedikçe gerçek ve etkin bir hukuki korumadan bahsedilemez. Bu sebeple duruma göre hakkın cebri icra yoluyla yerine getirilmesi de gerekebilir. Ancak bu toplumsal ve hukuki barışı bozmadan sağlanmalıdır. Bununla ilgili olarak, alacaklı ile borçlu arasında çıkan bu uyuşmazlığı ve gerilimi önlemek, bu konuda mümkün olan en iyi yolu icra sırasında çıkabilecek zararlı sonuçları elden geldiğince azaltmak ve çekilebilir bir hale getirmek devletin görevidir. 

İCRA HUKUKU (Cebri İcra, Takip Hukuku): Devlet sadece soyut kurallar koymamakta bu kuralların uygulanmasını düzenin sağlanması, bu kurallara aykırı hareket edenlere de ceza verme iktidarına sahiptir. Kişilerin bazı istisnalar dışında ( Meşru Müdafaa, ıstırar hali) kendilerinden hak alması mümkün değildir (İhkak-ı hak yasağı). Hukukun gelişimi içerisinde ilk zamanlarda cebri icranın alacaklıya bırakıldığı görülmüştür. Borç yerine getirilmezse veya alacaklının haklarını tehlikeye sokarsa, alacaklı bizzat hakkın yerine getirilmesi yoluna başvurabilmekteydi. Borçlunun köle edilmesi, hapsedilmesi hatta ortadan kaldırılması da uygulanabilmekteydi. Mesela 12 Levha Kanunlarında, icabında borçlunun vücudunun parçalanacağı dahi yer almaktaydı. Günümüz modern hukukunda Cebri icranın konusu borçlunun malvarlığıdır. (evi, dükkanı, bir eşyanın teslimi, taşınmazın tahliyesi ve teslimi gibi). Borçlu, borcunu yerine getirmemesinden ötürü kişiliğine yönelik yaptırım uygulanmamaktadır (hapis gibi). Ancak kanunen yapılması gerekli “emre” uyulmaması halinde (mal beyanında bulunmamak, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak) devlet bu emre uyana kadar kişiyi hapsedebiliyordu. Burada ki amaç kötü niyetli borçluları cezalandırmaktı. Dikkat edilirse borç yerine getirilmiyor diye değil konulan kurala aykırı hareket cezalandırılıyor. Borcu ödeyecek malvarlığı olmayan kişi buna karşın kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş ise hapis cezası uygulanmayacaktır. Mesela İcra dairesi İlamsız takipte kişiye göndermiş olduğu ödeme emrinde borcunu 7 gün içerisinde öde veya itirazda bulun, borcunu ödemez, itiraz etmez ve aynı süre içerisinde emredilen şeyi( mal beyanında bulunmak)  yerine getirmezsen borçlunun hapsedileceği ihtarında bulunuyordu ve alacaklının şikayeti üzerine İcra Mahkemesince 10 günden 1 aya hapis kararı verilebiliyordu.  Bu hususun Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesince İcra Mahkemesinin vermiş olduğu hapis cezası Anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir. Bu husus zaten Anayasanın 38.maddesinde 2001 yılında yapılan değişiklik ile belirtilmişti. Bu hükümde açıkça: ”Özel hukuka ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez”  denilmektedir. Şu anda İcra İflas Hukukunda 338 ve 344 .maddelerde gerçeğe uygun beyan vermemek ve nafaka yükümlülüğünü yerine getirmemek gibi halleri dışında hapis cezası öngörülmemiştir.

Cebri İcra Hukuku menfaatler dengesine dayanır. Hiçbir tarafa üstünlük tanımaz. Mesela Alacaklı elinde hiçbir belge olmaksızın takip yapabilir. Bu hal sanki alacaklı lehine bir kuralmış gibi durabilir ancak karşı tarafta bulunan kişi de itirazı sonucu takip hemen durur. Bundan sonra ki aşama alacaklı sıfatı ile takip yapmış kişinin icra mahkemesine veya genel mahkemelerde dava açmasıdır.

Cebri İcra Hukuku içerisinde insani düşüncelerle düzenlenmiş hükümler mevcuttur. Mesela bazı hallerde kişinin evi haczedilemez. Burada borçlu ile birlikte yaşayan kişilerde düşünülmüş borçlunun ve ailesinin sürekli fakirleşmesi ve topluma muhtaç olması engellenmek istenmiştir. Yine Haczedilemeyecek mallar olarak borçlunun kendisi veya mesleği için zaruri eşyalar,  mutfak takımı pek lüzumlu ev eşyaları, borçlu ve ailesinin 2 aylık yiyecek ve yakıtı gibi mallar  sayılmıştır.

Yine icra hukuku sadece borç – icra ilişkisinin taraflarını değil bu ilişkiden zarar gören başka kişilerin de haklarını korumaya yönelik kurallar yer almıştır. Mesela istihkak prosedürünün düzenlenmesi bu düşüncenin sonucudur. Kiralanan taşınmazın tahliyesi için yapılmış takipte halihazırda önceki malik ile yapılmış kira sözleşmesi gereği oturan kiracının hakları korunmuş ona uygun süre içerisinde başka bir yer bulabilmesi için imkan tanınmıştır.

Cebri icra alacaklı veya borçlunun kötü niyetli takip/itirazlarına da hüküm tesis etmiştir. Tazminat hükümlerinin öngörülmesi, iptal davası, ihtiyati haciz, cezai hükümlere yer verilmesi bunlardan bazılarıdır. Cebri icrada kavramlar daha geniş anlam taşımaktadır. Mesela Boşanma davasında taraflar davalı ve davacı eş olarak yer almasına rağmen verilen nafaka veya velayet kararı sonrası icra hukukunda alacaklı ve borçlu isimlerini alırlar. Ve bu hukuk dalında kullanılan terimlerin özel anlamı vardır. Mesela, ipotek terimi; ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre kurulmuş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz yüklerini, bazı taşınmazlar üzerindeki özel imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerindeki rehin işlemlerini kapsar.

 

Buraya kadar anlatılanları özetlersek İcra – İflas Hukukunun Özellikleri; 

·         İcra ve İflas Hukuku, alacaklı ve borçlu arasında bir dengeye dayanır.

·         İcra ve İflas Hukuku, etkilerini yalnızca borçlunun malvarlığı üzerinde gösterir.

·         İcra ve İflas Hukukunda alacaklı,borç ve borçlu terimleri özel hukuka (borçlar hukukuna) göre daha geniş bir anlama sahiptir.

·         İcra ve İflas Hukukunda bazı terimlerin özel anlamı vardır.

İcra – İflas Hukukunun İnceleme Alanını;

·         İcra Hukuku

·         İflas Hukuku

·         Konkordato Hukuku

·         Yeniden Yapılanma Hukuku

·         İptal davası ve

·         İcra İflas Suçları oluşturmaktadır.

TAKİBİN TARAFLARI:

1- TARAF EHLİYETİ:  Bu ehliyet türü özel hukuktaki hak ( Medeni Haklardan yararlanma) ehliyetinin icra ve iflas hukukundaki görünümüdür. “Sınavlarda sıkça sorulması sebebiyle hak ehliyeti; sağ ve tam doğmak kaydı ile ana rahmine düşmesinden itibaren başlamaktadır. Hak ehliyetine sahip her gerçek ve/veya tüzel kişi takipte taraf ehliyetine sahiptir. Takip ehliyeti olmayan ya da bu kişi adına yapılan takibin icra mahkemesince kendiliğinden iptaline karar verilir. Tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların, topluluk olarak taraf ehliyetleri yoktur. Mesela adi ortaklığın veya miras ortaklığının taraf  takip ehliyetleri yoktur. Hak ehliyeti bulunan gerçek veya tüzel kişi yabancı alacaklı icra takibi yaparken teminat göstermekle yükümlüdür. Ölmüş bir kişinin taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, 

·         Ölmüş bir kişiye karşı takip yapılamaz

·         Ölmüş bir kişi adına alacaklı sıfatıyla takip yapılamaz. Yapılan takipte miras ortaklığı alacaklı ise bütün mirasçıların hep birlikte veya temsilci tarafından yapılması gerekir.

·         Alacaklı icra takibi devam ederken ölürse, icra takibine alacaklının mirasçılarının hepsi veya tereke temsilcisi tarafından devam edilebilir.

·         Borçlu icra takibi devam ederken ölürse icra takibine terekeye karşı devam edilebilir. Miras ortaklığının tüzel kişiliği olmadığından takibin ya tüm mirasçılara veya tereke temsilcisine karşı devam ettirilmesi gerekir. Ancak borçluya karşı iflas yolu ile takibe başlanmışsa iflas takibi ve davasına mirasçılara karşı devam edilemez. İflas davası ve takibi yalnızca terekeye karşı devam edilebilir. 

·         Alacaklının takibi mirasçıların tümüne karşı devam ettirme yükümlülüğü yoktur. Çünkü mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumludur. Yani mirasçılar arasında ihtiyari takip arkadaşlığı vardır.

·         Borçlunun sağlığında başlamış olan icra takiplerine gerek terekeye (miras ortaklığı) gerek mirasçılara karşı devam edilebilmesi için üç günlük ve üç aylık erteleme sürelerinin geçmiş olması gerekir. ( Bu süreler mirası red için kanunen belirtilmiş sürelerdir.)

·         Borçlunun ölümünden sonra  alacaklılar, yalnızca mirası kabul etmiş olan mirasçılara karşı yeni takip yapabilirler.

NOT: Mirasçıların  borcu para borcu dışında bir borç ise takibin bütün mirasçılara karşı devam etmesi gerekir. ( Kiralanan taşınmazın tahliyesi gibi) 

NOT: Yukarıda geçen bazı hukuki kavramlar şu şekilde izah edilebilir, 

Müteselsil Sorumluluk – Adi Sorumluluk: 

Örnek: Akbank, çekmiş olduğu kredi sebebiyle 100.000 TL’lik senedi Ahmet isimli şahsa imzalatmış ve kefil olarak da Ahmet’in kız arkadaşı Zeynep imzalamıştır. Burada Akbank dilerse Ahmet’e karşı icra takibi yapabileceği gibi Zeynep’e karşı da takip yapabilir/dava açabilir. Yani Akbank’ın seçim hakkı mevcuttur. Müteselsil sorumluluk ( Müteselsil = Zincirleme kefil ) olması sebebiyle olayımızda Zeynep “bana karşı takip yapamazsınız” diyemez. Müteselsil sorumlu olan kişinin sanki borcun gerçek borçlusu olduğu durum hukukumuzda bu şekilde isimlendirilir. Bu kavramın zıddı adi sorumluluk veya adli kefil halidir. Örnek olayımızda Zeynep adi kefil olsa idi “önce Ahmet’e karşı takip yapılmalıdır” diyebilme hakkı olacaktı. 

İhtiyari(Seçimlik) Dava Arkadaşlığı – Zorunlu Dava Arkadaşlığı: 

Örnek: Turgut ÖZAL’ın Sivasta evi olduğu ve bu evde de Maliye Bölümünden üç sınıf arkadaşın kaldıklarını düşünürsek. ÖZAL’ın vefatı üzerine, hanımı ve çocukları evi tahliye etmeleri için üç arkadaşa karşı davayı beraber açmaları gerekir. Bu olayımızda Semra ÖZAL tek başına dava açamaz. Hakim, ÖZAL’ın diğer çocuklarının da bu davaya katılmaları için süre verir gelmezlerse dava reddedilir. Bu olayda görüldüğü gibi tüm davacıların veya davalıların birlikte hareket etmek zorunda oldukları tür mecburi dava arkadaşlığıdır.

Yukarıda verilen örnekte Akbank’ın dilerse Ahmet’e karşı takip yapabilme/dava açabilme, dilerse Zeynep’e karşı dava açabilme gibi seçimlik hakkın kendisine bırakıldığı bir halde ise ihtiyari dava arkadaşlığı olacaktır. İhtiyari dava arkadaşlığının en güzel örnekleri müteselsil borç ve müteselsil alacak durumlarıdır. Dikkat edilmesi gereken husus; ödeme emrine itiraz edilmesi durumunda sadece itiraz eden kişi bundan istifade eder. Yani Ahmet itiraz etmez buna karşılık Zeynep ödeme emrine itiraz ederse takip sadece Zeynep açısından duracaktır. Ahmet açısından ise takip kesinleşecektir.

 

2- TAKİP EHLİYETİ: Fiil (Medeni hakları kullanma) ehliyetinin İcra ve İflas Hukukundaki görünümüdür. Takip ehliyeti, bir kimsenin bizzat veya atadığı bir temsilci aracılığıyla, alacaklı olarak takip ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi veya takibin borçlusu olarak haklarını koruyacak işlemlerde bulunabilmesi ehliyetidir. Takip ehliyeti bulunmayan kişinin yasal temsilcileri; Velayet hakkına sahip anne, baba ve evlat edinen ile vasi ve kayyımdır. 

3- SIFAT (HUSUMET): Bir takip talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kimselerin gerçekten borçlu ve alacaklı olma durumlarıdır. Mesela mirası reddetmiş bir kişinin borçlu sıfatı yoktur. Sıfat yokluğu itiraz yoluyla ileri sürebilir. 

·         Hukukumuzda vekil(avukat) tutma zorunluluğu yoktur. Dilerse kendisi işlerini takip edebilir. Kişi, Avukat dışındaki kişileri vekil olarak atayamaz. ( İstisnası; En az 3 avukat ve ruhsatnameli dava vekili bulunmayan yerlerde dava takipçileri de vekil olarak atanabilir.) Avukat olmayan bir kişinin yaptığı işlemler şikayet yolu ile iptal edilir.

·         Takip devam ederken alacaklının değişmesi, alacağın temliki veya alacaklının takip sırasında ölmesi hallerinde borçlunun hukuksal durumunu değiştirmez. Yeni alacaklı veya mirasçılar takibe kalındığı yerden devam edebilirler.

·         Takip devam ederken borçlunun durumunda değişiklik olması halinde ise(borçlunun ölümü, borcun nakli) takip yeni borçluya veya terekeye(mirasçılara) karşı yürütülür. 

İCRA HUKUKUNDA SÜRELER, TATİL VE TALİKLER (ERTELEME):

            Süre yasanın kendisine hukuksal sonuç bağladığı belli zaman kesitleridir. İcra hukukunda süreler iki türdür,

a)     İlgililer için konulmuş süreler: Hak düşürücü niteliktedir. Bu süreler kesindir. Sürelerin değiştirilmesi hakkında yapılan sözleşmeler geçersizdir. İstisnası; Herhangi bir sürenin geçmesinde yararı (istifade hakkı) olan borçlu bu hakkından vazgeçebilir.

b)     İcra organları için konulmuş süreler: Hak düşürücü nitelikte değildir. İşlem sonradan da yapılsa geçerlidir. 

İcra ve İflas Hukukunda Adli tatil( 1 Ağustos – 5 Eylül) hükümleri uygulanmaz. İcra/iflas daireleri adli tatilde de iş başındadır. İcra organları sürelere uyup uyulmadığını kendiliğinden gözetir. 

Bir işlemin icra takip işlemi sayılabilmesi için,

·         İşlem icra organınca yapılmalıdır. (borçlu, alacaklı ya da 3.kişi tarafından yapılan işlemler icra takibi sayılmaz.)

·         İşlem borçluya karşı yapılmalıdır. (alacaklı ya da 3.kişiye yapılan işlemler olmamalı)

·         İşlem icra takibinin ilerlemesini – borçlunun malvarlığına yaklaştırıcı nitelikte olmalıdır. 

      Tatil ve talik (erteleme) süreleri içerisinde icra takip işlemi yapılmaz.Ancak icra takip işlemi niteliğinde olmayan işlemler tatil ve talik dönemlerinde yapılabilir. Takip talebi gibi.

      Tatil saatlerinde(gece), icra takip işlemleri yapılmaz. Ancak,

* Gece iş görülen yerlerde(bar,sinema…) hasılat haczi yapılabilir

* Borçlunun mallarını kaçırdığı anlaşılırsa

* Gündüz vakti başlayan hacze  gece devam edilebilir.

* Gece vakti tebligat yapılabilir.

Tatil Günlerinde de kural olarak icra takip işlemi yapılmaz. Ancak,

       * Tatil günlerinde haciz yapılabilir

* Muhafaza tedbirleri alınabilir.

* Tebligat yapılabilir.

TALİK (ERTELEME) DURUMLARI: Borçlunun özel koşulları sebebiyle icra takibinin ertelenmesini gerektiren hallerdir. Talik durumlarında süreler işlemeye devam eder. Ancak sürenin son günü talik gününe denk gelirse, süre talikin bitiminden sonra bir gün daha uzar.

 

a)     Borçlunun Ölümü: Mirasçıları açık bir şekilde mirası kabul etmişlerse 3 gün süre ile icra takibi ertelenir. Açık bir irade beyanı ile kabul veya reddedilmemişse Medeni Kanun gereği 3 aylık süre beklenmelidir.

b)     Borçlunun Yakınlarından Birinin Ölümü: Eşi, üstsoy veya altsoyun ölümü halinde ölüm dahil 3 gün takip tehir edilir (ertelenir).

c)     Borçlunun Tutuklu veya Hükümlü Olması: Borçlu 1 yıldan  az hürriyeti bağlayıcı ceza almış ise icra müdürü vasi ataması için süre verir. 1 yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı ceza verilmişse bu halde icra müdürü vasi ataması için Sulh hukuk mahkemesine başvurur. Vasi atanıncaya kadar icra takibi ertelenir.

Ç)  Borçlunun Asker(Er/Erbaş) Olması: Kendisine temsilci atayana kadar uygun mühlet verilir.

d)     Borçlunun Ağır Hastalığı: Kendisine vekil atayana kadar uygun süre verir.

*** Mal kaçırma olasılığının bulunduğu durumlarda gece vakti de olsa, tutukluluk, ağır hastalık ve askerlik durumlarında borçlunun malları haczedilebilir.*** 

Özel Talik Durumları: Yasanın tatil ve talik bölümlerinde düzenlemediği diğer talik halleri şunlardır;

      Konkordato Mühleti

      Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma

      Olağanüstü durumlarda (Ekonomik kriz, sel, deprem) Mühlet ve tatil: Bu halde Bakanlar kurulunca belirlenen yerlerde İcra mahkemesince süre tanınır. En çok 6 aylık süre verilir ve 4 ay daha uzatılabilir. Mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir. 

      Olağanüstü durumlarda (Salgın hastalık, savaş, genel bir felaket) tatil: Bu halde Bakanlar Kurulu belli bir bölgede veya belli bir ekonomik sınıf lehine olmak üzere icra takiplerinin belli bir süre durdurulmasına karar verir.

Olağanüstü Mühlet ile Olağanüstü Tatilin Ortak Yönleri:

·         Amaç her ikisinde de borçlarını ödeyemeyen borçlulara yardım etmektir

·         İkisinde de karar verecek makam aynıdır: Bakanlar Kurulu           

    Olağanüstü Mühlet ile Olağanüstü Tatilin Farkı:

Olağanüstü mühlette, Bakanlar Kurulu olağanüstü mühlet hakkındaki yasa hükümlerinin uygulanması sağlar. Ancak hangi borçlunun bundan yararlanacağına İcra Mahkemesi karar verir. Olağanüstü tatilde ise Bakanlar kurulu o bölgede/zümredeki herkes için takipleri kendiliğinden durdurur.

TEBLİGAT: Bir işlem veya eylemden hukuksal yönden etkilenecek kimseleri haberdar etmektir. Tebligat yasası hükümlerine göre tebliğ çıkarılır. Tebligat kural olarak muhataba yapılır. Kendisini avukat ile temsil ettiriyorsa tebligat avukata yapılır. Yine yasal temsilcisi bulunanlara tebligat yasal temsilciye, tüzel kişilerde yetkili temsilciye, asker kişilerde en yakın üste,  eğlence-dinlenme yerleri ile okul öğrenci yurtlarında kişinin kendisi bulunamıyorsa bu yerlerin yöneticisine tebligat yapılır. Tebliğ yapılacak kişide iki şart aranır; görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve açıkça anlaşılabilecek şekilde ehliyetsiz olmaması gerekir. Adresini değiştiren kişi yetkili makamlara yeni adresini bildirmemiş ise eski adresine yapılacak tebligat geçerli olacaktır. Bu halde eski adresinin kapısına teslim edenin adresi yapıştırılır. Tebliğ olunacak evrak muhtar, ihtiyar heyeti veya kolluk görevlilerine imza karşılığı teslim edilir ayrıca kişini komşularına da haber verilir. Ve kapıya asılma  tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Adresi bilinmeyen kişilere tebligat ilanen yapılır. İlanen tebliğ son ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yapılmış sayılır. 

USULSÜZ TEBLİGAT: Yasada öngörülen kişi ya da yöntem kurallarına aykırı olarak çıkartılan tebligattır. Tebligatın kapıcıya yapılması, ehliyetsiz kişiye, 18 yaşından küçük (görünüş itibari ile) kişiye veya avukat varken asile yapılması gibi. Bu hallerde kural olarak tebligat GEÇERSİZDİR. Ancak usulsüz tebligatla ilgili tebligatın içeriğini öğrenmişse tebligat geçerlidir. Borçlu usulsüz tebliği öğrendiği günden itibaren 7 gün içersinde şikayet yoluna başvurmalıdır. Aksi halde ödeme emri kesinleşir.

TAKİP YOLUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ: İflasa tabi borçlusu hakkında haciz veya iflas yollarından birini seçmiş olan alacaklı seçtiği bu yolu harç ödemeden bir defaya özgü olmak üzere değiştirebilir. Bu halde yeniden harç ödenmez, yeniden takip talebi doldurulur. Aynı dosya üzerinden takip yürür. Başvurulan takip yolunun değiştirilmesi yalnızca haciz (ilamlı-İlamsız) yoluyla iflas yolları arasındadır. Bu sebeple alacaklı başlamış olduğu “Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu” ile takibi bırakıp haciz yolu ile takip yapamaz.  Bu anlatılanlar yeniden harç ödenmemesi içindir. Harç ödenmesi halinde istenen takip yolu değiştirilebilir.

ŞİKAYET: Mahkeme yada yardımcı organ niteliğinde olmayan bir icra veya  iflas organının yaptığı hukuka aykırı işlemlerin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını sağlamak için ilgililer tanınmış haktır. Şikayet ile icra organlarının işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetlenmesi amaçlanmaktadır. İcra mahkemesinin veya genel mahkemelerin işlemlerine karşı şikayet yoluna başvurulamaz.

            İcra İflas dairesi dışında işlemlerine karşı şikayet yoluna başvurulabilen öteki icra-iflas organları şunlardır.

·         Birinci alacaklılar toplantısı

·         İkinci alacaklılar toplantısı

·         İflas bürosu

·         İflas idaresi

·         Konkordato tasfiye memurları

·         Konkordato alacaklılar kurulu

·         Konkordato komiseri

Şikayet istem üzerine olur. İcra dairesi dosyayı kendiliğinden icra mahkemesine göndermeye yetkili değildir. Şikayet bir dava değildir. Şikayet yoluna maddi hukukun değil takip hukukuna ilişkin kuralların yanlış uygulanması üzerine başvurulur. Şikayet başvurusu üzerine icra memurunun takip hukukuna ilişkin görevlerini hiç yapmadığı veya yanlış yaptığı iddia edilir. Kambiyo Senetlerine Mahsus iflâs yolunda şikâyet icra dairesine yapılır, iflâs davasına bakan Ticaret Mahkemesince incelenir. Şikâyet İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenip karara bağlanır. İCRA MAHKEMESİ şikâyeti incelerken: tanık  dinleyebilir,bilirkişiye,başvurabilir,keşif,yapabilir.

KOŞULLARI: Şikayet yoluna başvurabilmek için 5 koşulun bir arada bulunması gerekir.

·         İcra takip işlemi ilgilinin hukuksal durumuna yönelik olması ve olumsuz etkilemesi gerekmektedir.

·         Şikayet nedenlerinin oluşması gerekir.

·         Şikayet edenin fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Aksi halde yasal temsilci tarafından yapılmalıdır.

·         Şikayet süresine uyulması gerekir.

·         İstemde bulunan ilgilinin şikayet konusu hak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması gerekir. 

*** Şikayet yoluna başvurabilmek için şikayet edenin zarar görmesi ya da icra-iflas organının kusurlu olması gerekmez.*** 

ŞİKAYET NEDENLERİ:

 

1) İŞLEMİN YASAYA ( KANUNA ) AYKIRI OLMASI: İlan yapılmaksızın hacizli taşınmaz malın satılması 

2) İŞLEMİN OLAYA UYGUN OLMAMASI: Yasanın icra memuruna takdir yetkisi verdiği halde bu yetkiyi kullanırken somut olayla bağdaşmayan bir çözüme ulaşmasıdır. Ücret haczinden ücreti eksik takdir etmesi gibi 

3)      BİR HAKKIN YERİNE GETİRİLMEMESİ: Görevi gereği yapması gereken bir işi yapmayı reddetmesi halidir. 

4)      BİR HAKKIN NEDENSİZ YERE SÜRÜNCEMEDE BIRAKILMASI: İcra müdürünün takip talebinden itibaren 3 gün içerisinde ödeme emri gönderilmemesi veya haciz isteminden itibaren 3 gün içerisinde haciz yapmaması 

Şikayet Yoluna takibin tarafları başvurabileceği gibi taraf olmamakla birlikte;

·         Rehinli alacaklılar

·         Rehin sahibi 3.kişi

·         İstihkak iddiasında bulunanlar

·         Açık artırmaya pey sürmek suretiyle katılanlar

·         Haciz konusu malın borçlunun ve ailesinin geçimi için haczedilmezliği kabul edilmiş olması durumunda bu malları haczine karşı borçlunun aile bireyleri gibi 3.kişilerde şikayet yoluna başvurabilir. 

İcra dairesi kendi yapmış olduğu işlemin yanlış olduğu düşüncesine varırsa şikayet süresi içerisinde işlemi değiştirebilir veya iptal edebilir. Şikayet süresi geçtikten sonra işlem kesinleşeceğinden icra dairesi kesinleşen işlemi değiştiremez veya iptal edemez.

Şikayet süresi kural olarak 7 gündür. İlgiliye tebliğ edilmiş ise bu tarihten itibaren, tebliğ edilmemişse öğrenme tarihinden itibaren süre başlar. Süre hak düşürücü niteliktedir. Sürenin geçip geçmediği icra mahkemesi kendilinden gözetir.

İSTİSNA (ŞİKAYETİN SÜRESİZ OLDUĞU HALLER)

·         Bir hakkın yerine getirilmemesi veya sebepsiz yere sürüncemede bırakılması

·         Kamu düzenine aykırılık (Devlet malının haczedilmesi, borçluya ödeme emri gönderilmeden haciz yapılması gibi)

Yetkili mahkeme, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin bağlı bulunduğu yer icra mahkemesidir. Şikayet yazılı veya sözlü yapılabilir. İcra Mahkemesi şikayet edenin bildirmiş olduğu nedenlerle bağlı değildir. İcra Mahkemesi 10 içinde karar vermek zorundadır. Zorunlu durumlarda 30 günü geçmeyecek biçimde ertelenebilir. İcra mahkemesi şikayet başvurusunu incelerken tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir, keşfe karar verebilir. Şikayet kendiliğinden takibi durdurmaz. Şikayet kural olarak icra mahkemesinde incelenir. İstisnaları;

·         Kambiyo senetlerine özgü iflas yolunda Ticaret Mahkemesi

·         Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi (İzale-i Şüyu) işlemlerinde Sulh Hukuk Mahkemesi

·         Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde  Sulh Hakimi

·         İhtiyati tedbir kararının yerine getirilmesi halinde İhtiyati tedbir kararını veren mahkeme 

·         6183 (AATUHK) sayılı yasanın uygulanmasına ilişkin şikayetlerde icra mahkemesi görevli değildir. 

İcra Mahkemesi şikayet üzerine;

       Şikayet konusu işlemi iptal edebilir

       Şikayet konusu işlemi düzeltebilir

       İcra Memurunun nedensiz olarak yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını emredebilir.  

İCRA HUKUKU ile İFLAS HUKUKUNUN FARKLARI: 

İcra hukukunda; borçlunun karşısında bir yada birkaç alacaklı vardır. Borçlunun sadece borç miktarı kadar malvarlığına yönelik işlem yapılır. Malı haczedilir, satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Tüm borçlular hakkında uygulanabilir. (Tacir olsun olmasın). Borçlu kendi aleyhine icra takibi yapamaz. 

İflas hukukunda; Borçlunun karşısında iflas takibi yapan veya yapmayan bütün alacaklıları mevcuttur. Borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığı tasfiye edilir. Alacaklıların alacağı ödenir. Geriye para kalırsa iflas eden borçluya verilir. Tüm borçlular hakkında uygulanmaz. Tacir veya tacir sayılan kişiler hakkında uygulanır. Borçlu kendi aleyhine iflas takibi yapabilir. 

İcranın Asıl organları: İcra Dairesi, İcra Mahkemesi, Yargıtay’ın icra iflas ile ilgili hukuk daireleri

İcranın Yardımcı Organları: Genel Mahkemeler, Bölge Adliye Mahkemeleri, Savcılar, Adalet müfettişleri 

İCRA DAİRELERİ: Hangi takip yolu seçilirse seçilsin başvurulacak ilk yer icra dairesidir. Görevleri;

a)   Alacaklının takip talebini almak

b)  Borçluya ödeme veya icra emri göndermek

c)   Haciz yapmak

Ç)     Haczedilen malların satışını yapmak

d)  Sıra cetvelini düzenlemek

e)   Paraların paylaştırılmasını yapmak

f)   Aciz belgesi düzenlemek

g)   Yasayla verilen öteki görevleri yapmak 

İcra dairesi her daire makam ve merci ile doğrudan haberleşebilir. Gerektiğinde zor kullanabilir. Kolluk ve muhtara emir verebilir. 

Yükümlülükleri;

a)      Dosya açmak

b)      Tutanak düzenleme

c)      İş görme yasağı ( yakın akrabalarının işini göremezler.)

Ç)    Sözleşme yapma yasağı ( Takip edilen alacak veya satılan mal için kendi veya başkası ad ve hesabına sözleşme yapanmaz.) 

DEVLETİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU:

·         Görev sırasında hukuka aykırı davranış : Görevle ilgili olacak. Mesela haciz sırasında borçlunun evine gitmiş olan icra memuru daha sonra başka yerde borçluyla tartışıp onu yaralarsa devletin sorumluluğu olmaz. Memurun kişisel sorumluluğu vardır.

·         Kusur

·         Zarar

·         Nedensellik ( illiyet bağı ) 

Memurun verdiği zarar sonucu ilgili kişi davayı devlete karşı açar. ( Adalet Bakanlığı ) Süre zararı öğrendiğinden itibaren 1 yıl ve her halde 10 yıllık  zamanaşımı süreleridir. Devlet de ödemiş olduğu tazminatı kusuru olan memurundan tahsil eder. 

İCRA MAHKEMESİ: Sınavlarda sıkça sorulmaktadır!

        Görevleri:

·         İcra dairesinin işlemlerine karşı yapılan şikayetleri incelemek

·         Borçlunun takibe karşı yaptığı itirazları incelemek. İtirazın kesin kaldırılması talebini karara bağlamak

·         Hacizde ve İflasta istihkak davalarını ve buna karşı açılan iptal davasını incelemek

·         Şikayet yolu ile gelen ihalenin feshi istemlerini incelemek

·         İcra ve İflas suçlarını inceleyerek gerekirse ceza vermek

·         İlamlı icrada icranın geri bırakılması istemlerini incelemek

·         Takibin iptal veya talikine karar vermek

 

****İcra mahkemesinin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Ancak İstihkak davaları ile ihalenin feshi isteminin reddine ilişkin  kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. **** Kararın temyiz edilmesi satış hariç icra işlemlerini durdurmaz. Temyiz süresi kararın tefhiminden veya tebliğinden itibaren 10 gündür.  

GENEL MAHKEMELER: Sınavlarda sıkça sorulmaktadır!

·         İtirazın iptali

·         Borçtan kurtulma

·         Menfi tespit davası

·         Geri alma ( istirdat ) davası

·         Sıra cetveline itiraz davası

·         İhtiyati haciz istemi/ihtiyati haciz kararına itiraz

·         Tasarrufun iptali davası

·         İflas davası

·         İflasta 3.kişiye karşı açılan istihkak davası 

İCRA HARÇLARI:

·         Başvurma harcı

·         Peşin harcı

·          Tahsil harcı( Hacizden önce % 3,6 – Hacizden sonra ve Satıştan önce % 7,2 – Satıştan sonra % 9)

·          İcranın yerine getirilmesi harcı: Konusu para dışında olan takipte ( çocuk teslimi gibi).

·          Cezaevleri harcı: Bu harç borçluya yükletilemez.

·          Feragat harcı

 

 

 
 
 
 
 

Hello world!

Şubat 21, 2009

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!