2.HAFTA BİZİ NELER BEKLİYOR:
İlk hafta temel prensipler öğrenildi diyenler
Bir an evvel ilamsız takibe başlayalım diyenler
Kötü niyetli alacaklı ve borçluyla nasıl mücadele ederim diyenler.
Borçlunun malını haczetme ve satışı nasıl olur diyenler
Ağlayanın malı gülene hayretmez ata sözüne inanmış kişiler
İcra ve İflas hukukunda beddua müessesesi
İCRA TAKİP YOLLARI:
A)HACİZ YOLUYLA TAKİP
a) İlamsız takip
aa) Genel Haciz yolu ile takip
bb) Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu
cc) Kiralanan taşınmazların tahliyesi
b) İlamlı takip
aa) Para alacakları hakkındaki ilamlar için
bb) Para dışındaki ilamlar için
B) REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP
a) İlamsız takip
b) İlamlı takip
İLAMSIZ TAKİP: Para ve teminat alacakları ile kiralanan taşınmazların tahliyesi için başvurulabilen ve takibin yürümesi için herhangi bir mahkeme kararına ya da rehin hakkıyla güvence altına alınmış bir alacağa gereksinim olmayan icra takibidir.
YETKİ : Davanın veya takibin nerde açılacağını- bakılacağını ifade eder. Yani Sivas’ta mı Bingöl de mi görüleceği yetkiyi ilgilendirir.
GÖREV: Sivas’ta görülecek dava olduğunu kabul edelim (Yetki sorunu çözülmüş) Sivas’ta hangi mahkemenin bakacağını ifade eder. Yani Sulh hukuk mu Asliye hukuk mu İcra Hukuk Mahkemesi mi bakacaktır. Bu mesele görevin konusunu oluşturur. Adli Yargıda Hakim/Mahkeme görevi yani Sivas’ta hangi mahkemenin davaya bakacak oluşunu kendiliğinden talebe gerek olmaksızın inceler ve karar verir. Oysa yetki hususunu hakim/mahkeme kendiliğinden inceleyemez. Yani normalde Bingöl de açılması gereken bir dava veya takip Sivas’ta açılmış ise mahkeme yanlış yerde açılmış diyemez. Bu yanlışlık davalı tarafça belirtilmesi (İcra dairesine yetki itirazında) bulunması gerekir. Görev ve yetkiye ilişkin kurallar Hukuk Usulü Kanununda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
GENEL HACİZ YOLU:
Genel haciz yoluyla takip, temel olarak altı aşamadan oluşur. Bunlar sırasıyla: *Alacaklının takip talebi *borçluya ödeme emri gönderilmesi * Takibin kesinleşmesi, * borçlunun mallarının haczedilmesi, *Hacizli malların satışı, *satıştan elde edilen paraların,paylaştırılmasıdır.
Bir para (veya teminat) alacağı rehinle temin edilmemiş ise ve bir kambiyo senedine de dayanmıyorsa başvurulacak icra takip yolu genel haciz yoludur.
Kambiyo senedine (bono,poliçe,çek) bağlı alacaklar için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulur. Ancak genel haciz yoluna başvurmaya da bir engel yoktur.
Alacak bir rehinle temin edilmiş ise, alacaklı ilk önce rehin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak zorundadır. Genel haciz yoluna başvuramaz.
Genel Haciz Yolu beş safhadan meydana gelmektedir:
Alacaklının takip talebi
Borçluya ödeme emri gönderilmesi ve bu ödeme emrinin (takibin) kesinleşmesi
Haciz
Haczedilen malların satışı
Paraların Paylaştırılması
1- TAKİP TALEBİ
Alacaklının icra dairesine başvurarak alacağını cebri icra yolu ile tahsil edilmesini istemesine takip talebi denir.Takip talebi yetkili icra dairesine yazılı veya sözlü olarak yapılır (m.58,I).
Alacaklının takip talebi olmadan icra takibinin başlaması mümkün değildir.
Takip talebinde; alacaklı ve borçlunun kimliği ve adresleri, vergi kimlik numaraları, varsa vekillerinin isimleri, adresleri, alacağın TL cinsinden tutarı ve faizli alacaklarda faiz oranı ve faizin işlemeye başladığı gün, temerrüt faizi isteniyorsa temerrüt tarihi ve takip gününe kadar işlemiş olan temerrüt faiz miktarı bulunur. Takip bir senede dayanıyorsa senedin aslı veya onaylı örneği takip talebine eklenir.
Takip talebinde bulunulmasının sonuçları:
Takip Hukuku Bakımından:
Takip talebini alan icra dairesi 3 gün içinde borçluya bir ödeme emri göndermek zorundadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun tayin ettiği bazı süreler korunmuş olur
Takip talebi tarihi hacze iştirak için esas alınır
– Borçlar Hukuku Bakımından
Takip talebi ile takip konusu alacak hakkında zamanaşımı kesilmiş olur. (müteselsil borçlulardan birine karşı yapılan takip, diğer borçlular için de zamanaşımını keser).
Takip talebinde bulunulduğunda borçlu mütemerrit olur (Daha önce temerrüde düşürülmemişse artık en son bu anda temerrüde düşmüş sayılır)
2- ÖDEME EMRİ
Takip talebini alan icra dairesi, 3 gün içinde bir ödeme emri düzenler ve borçluya gönderir.
Ödeme emri ile borçluya, borcu ödemesi veya itirazı varsa bunu bildirmesi ve bunları yapmazsa hakkında cebri icraya devam edileceği ihtar edilir.
Takip talebini alan icra dairesi ödeme emri göndermeden önce:
İstenen alacağın mevcut olup olmadığını,
Alacağın vadesinin gelip gelmediğini,
Alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığını,
inceleme yetkisine sahip değildir. Bu haller var ise bunu borçlu ödeme emrine itiraz ederek ileri sürebilir.
Ödeme Emrinin İçeriği:
*Takip talebinde bulunan kayıtlar
*Borcun ve giderlerin 7 gün içinde ödenmesi ihtarı
*Borçlunun bir itirazı varsa bunu 7 gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı
*7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz etmezse aynı yedi gün içinde mal beyanında bulunması gerektiği ihtarı
*Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz etmezse mallarının haczedileceği ihtarı
İcra Takibinin Ödeme Emrinin Tebliğinden Sonraki Durumu
Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun davranış şekline göre burada üç durum ortaya çıkabilir:
Borçlu ödeme emrinde yazılı olan borcu kabul eder ve 7 gün içinde borcunu icra dairesine yatırabilir. Bu halde borç ödenmiş olduğundan icra takibi sona erer.
Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez ve itiraz da etmez ise ödeme emri kesinleşmiş olur. Bunun üzerine alacaklı icra dairesinden borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.
Borçlu 7 gün içinde kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz edebilir.
ÖDEME EMRİNE İTİRAZ
Ödeme emrine itiraz icra dairesine, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılır. İCRA MAHKEMESİ’NE yapılan itiraz geçersizdir.
Borçlu ödeme emrine itiraz ederken mutlaka yurt içindeki adresini belirtmelidir. Belirtilen bu adres sonradan değişir ve bu durum icra dairesine bildirilmezse, o adrese yapılan tebligatlar borçluya yapılmış sayılır (2003 Değişikliği)
Borçlu çeşitli nedenlerle ödeme emrine itiraz edebilir:
-İcraya konan senet sahtedir.
-Hiç borç yoktur.
-Borcu doğuran sözleşme geçersizdir.
-Borcun vadesi gelmemiştir.
-Borç zamanaşımına uğramıştır.
-Borç talep edilen kadar değildir(kısmi itiraz).
İtiraz Sebepleri
İtiraz sebepleri ileri sürülüş bakımından ikiye ayrılır:
1-İmzaya İtiraz
2-Borca İtiraz
1-İmzaya İtiraz
Alacaklı bir adi senede dayanarak icra takibi yapmakta ise borçlu bu adi senet altındaki imzanın kendisinin olmadığını ileri sürerek itiraz edebilir buna imzaya itiraz denir.
Borçlu, imzaya itirazını “açıkça ve ayrıca” bildirmek zorundadır. Açıkça ve ayrıca itiraz edilmezse adi senet altındaki imza kabul edilmiş sayılır.
Borçlu imza itirazı ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerini de bildirebilir. Örneğin, imzaya itiraz ile zamanaşımı itirazı, takas itirazı çelişmez; ancak imza itirazı ile borcun ödendiği itiraz çelişir, bu halde borçlunun imzaya itiraz etmediği borca itiraz ettiği sonucuna varılabilir.
İmzaya itiraz ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerinin de bildirildiği durumda borçlu “imzaya itiraz” etmiş sayılır. İmza itirazı ile birlikte yetki itirazında da aynı durum vardır.
İcra takibi imzası noterlikçe onaylı bir senede dayanıyorsa borçlu imza inkarında bulunamaz (Genel mahkemelerde sahtelik davası -menfi tespit davası- açabilir). Borçlu noter senedindeki imzaya açıkça ve ayrıca itiraz etmişse bu itiraz borca itiraz sayılır.
2-Borca İtiraz
İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir.
Borçlu, borca itiraz sebeplerini itiraz ederken ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Sadece “itiraz ediyorum” demesi yeterlidir. Ancak borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlı olduğundan borçlunun sebep bildirmesi kendi yararına olacaktır.
Borçlunun İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olması
Borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır; itiraz sebeplerini değiştiremez, genişletemez. ( Bu kural itirazın İCRA MAHKEMESİ’NDE kaldırılması sırasında geçerlidir; yoksa itirazın iptali davasında borçlu yeni itiraz sebepleri ileri sürebilir). Ancak borçlu itirazında sebep bildirmek zorunda da değildir, sadece itiraz ediyorum diyebilir. Bu bakımdan konuyu ikiye ayırarak incelemek gerekir:
Borçlu itirazında sebep bildirmemiş ise Borçlu sadece itiraz ediyorum demişse ve takip adi bir senede dayanıyorsa borçlu adi senet altındaki imzasını kabul etmiş demektir. Yani itiraz imzaya değil borca itirazdır (çünkü imzaya itiraz “açıkça ve ayrıcı yapılmalıdır). Sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir .
Borçlu itirazında sebep bildirmişse Borçlu bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlıdır bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Bu durumda borçlu sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir. (2003 Değişikliği)
Kısmi İtiraz
Borçlu, alacaklının talep ettiği alacak miktarının sadece bir kısmına itiraz edebilir diğer kısmını kabul edebilir. Buna kısmi itiraz denir. Örneğin: alacaklı 1000 TL için icra takibi yapmıştır. Borçlu ise 500 TL’i daha önce ödemiştim diye kısmi itirazda bulunabilir.
Kısmi itirazda borçlu itiraz ettiği kısmın miktarını açıkça göstermelidir. Eğer borçlu kısmi itirazda itiraz ettiği miktarı açıkça belirtmez ise mesela “ borcum bu kadar değildir itiraz ediyorum derse” bu itiraz geçersizdir. İtiraz edilmemiş sayılır.
GECİKMİŞ İTİRAZ
Borçlu kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle (örneğin ağır hastalık veya bir seyahatte bulunması nedeniyle, deprem, sel vb. afet durumları) 7 günlük itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edememişse gecikmiş itirazda bulunabilir.
Ödeme emri ilanen tebligat yolu ile yapılmışsa, borçlu gecikmiş itiraz yoluna başvuramaz.
Kanuni temsilci bir engel sebebiyle itiraz edememişse gecikmiş itiraz mümkün, ancak avukat bir engel sebebiyle itiraz edememişse gecikmiş itiraz yoluna başvurulamaz.
Gecikmiş itiraz için:
Engelin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde İcra Mahkemesi’ne başvurulur.
Gecikmiş itirazda, normal itirazdan farklı olarak engelin ne olduğunun ve itiraz sebepleri ile birlikte, İCRA MAHKEMESİ’NE bildirilmesi gerekir.
Gecikmiş itiraz, haczedilmiş malların paraya çevirme işlemi bitinceye kadar yapılabilir.
Borçlu mazeretinin haklı olduğunu her türlü delil ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİ borçluya re’sen yemin teklif edebilir. Tanık dinletilebilir.
Gecikmiş itiraz üzerine icra takibi normal itirazda olduğu gibi kendiliğinden durmaz. Ancak İCRA MAHKEMESİ borçlunun mazeretini kabul ederse bununla gecikmiş itiraz süresinde yapılmış itiraz hükmünde olur ve icra takibi durur.
İtiraz edilmediği için takip kesinleşmiş, borçlunun mallarına haciz konmuş, bundan sonra borçlu gecikmiş itiraza başvurmuş ve talebi kabul edilmiş ise; alacaklı İCRA MAHKEMESİ’NİN kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmaz veya itirazın iptali davası açmaz ise konulmuş olan hacizler kalkar.
Borçlunun yapmış olduğu itiraz (gerek borca gerekse imzaya itiraz) alacaklıya tebliğ edilir.
Ödeme Emrine Yapılan İtirazın Etkisi
7 gün içinde yapılan geçerli bir itiraz icra takibini durdurur.
Borçlu kısmi itirazda bulunmuş ise, itiraz etmediği kısım için icra takibi durmaz, devam eder.
Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine devam edilebilmesi için bu itirazın giderilmesi gerekir.
ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GİDERİLMESİ
Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine devam edilebilmesi için borçlunun bu itirazının giderilmesi gerekir. Borçlunun itirazının giderilebilmesi için alacaklının başvurabileceği 2 yol vardır. Alacaklı:
Genel mahkemelerde İtirazın İptali Davası açabilir
İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kaldırılması’na başvurabilir.
Alacaklının İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kaldırılması yoluna başvurabilmesi için elinde İİK m.68-68a’da sayılan belgelerden birinin bulunması gerekir. Alacaklının elinde bu belgelerden biri yok ise başvurabileceği yol sadece İtirazın İptali Davasıdır. Alacaklının elinde İİK m.68-68a’da sayılmış belgelerden biri var ise bu iki yoldan istediğine başvurabilir.
İtirazın İCRA MAHKEMESİN’ DE kaldırılması yolu itirazın iptali davasına göre daha basit ve çabuk bir yoldur.
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
Bu davanın konusu: icra takibinde borçlunun yapmış olduğu itirazın iptal edilmesidir.
İtirazın iptali davasını açan alacaklı, bu yolu bırakarak İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz. Ancak bunun tersi mümkündür. Yani önce İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı bir kereye mahsus, bu yolu bırakarak itirazın iptali davası açabilir.
Görevli mahkeme HUMK’a göre belirlenir (Asliye veya Sulh Hukuk Mahkemesi). Ticari işlerde Ticaret Mahkemesinde, iş hukukuna ilişkin işlerde İş Mahkemesinde açılır.
Davacı: İcra takibi yapan alacaklı
Davalı: İcra takibinin borçlusudur.
Davacı alacaklı, davalının icra takibine yaptığı itirazının iptalini ve davalı borçlunun icra takibinin konusu olan alacağı ödemeye mahkum edilmesini ister. Aynı zamanda borçlunun inkar tazminatına da mahkum edilmesini isteyebilir.
Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde bu davayı açmalıdır. Bu süre içinde dava açılmazsa icra takibi düşer.
İtirazın iptali davasında her türlü hukuki delille ispat mümkündür, yani yemin, bilirkişi, tanık delillerine başvurulabilir. Bu davada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplerle bağlı değildir.
İtirazın iptali davasının yargılaması sonunda;
Davanın reddi halinde, mahkeme borçlunun itirazını kabul eder yani alacaklıya borcu olmadığı kanısına varır. Böylece alacaklının iddia ettiği ve icra takibi yaptığı alacağın gerçekte mevcut olmadığı ortaya çıkmış olur . Kararın kesinleşmesi ile, borçluya karşı yapılmış olan icra takibi iptal edilmiş sayılır. Ayrıca, borçlu cevap dilekçesinde talep etmişse ve alacaklının kötü niyetli olduğu kanaatine varılmışsa alacaklı icra tazminatına mahkum edilir.
Davanın kabulü halinde, mahkeme borçlunun itirazının doğru olmadığına yani itirazının iptaline karar verir. Bu karar itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini sağlar; bunun için kararın kesinleşmiş olması gerekmez.
Ayrıca, mahkeme, alacaklı talep etmişse borçluyu inkar tazminatına da mahkum eder.
Borçlunun İcra İnkar Tazminatına Mahkum Edilebilmesinin Şartları:
Geçerli bir ilâmsız icra takibi yapılmış olmalıdır
Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır
Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmalıdır
Alacaklı talep etmiş olmalıdır
Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmiş olmalıdır
Borçlunun kötü niyetli olması kural olarak şart değildir ( Ancak borçlunun yerine veli, vasi, kayyım veya mirasçı itiraz etmişse; bu halde bunların kötü niyetli olmaları koşulu da aranır).
İcra İnkar Tazminatının Miktarı: Kanun takip konusu alacağın en az % 40’ı demiştir. Ancak alacaklı daha az talep etmişse, talepten fazlasına hükmedilmemelidir. Alacaklının zararı, yüzde kırk oranından fazla ise, ispat edilmek şartı ile mahkeme bu miktara hüküm verebilir.
İTİRAZIN KALDIRILMASI (İCRA MAHKEMESİNDE)
İtirazın kaldırılması yoluna sadece elinde İİK m.68-68a da sayılmış olan belgelerden birisi olan alacaklılar başvurabilir. Borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 6 ay içinde açılmalıdır.
İtirazın kaldırılması bir dava değildir. Burada İCRA MAHKEMESİ’NİN yaptığı inceleme itirazın iptali davasında mahkemenin yaptığı incelemeye oranla daha basit ve sınırlıdır. Alacaklı alacağını sadece İİK m.68-68a da sayılan belgelerden biri ile ispat edebilir. Borçlu da itirazını belge ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİN’ de tanık, yemin gibi delillere başvurulamaz.
Borçlu ödeme emrine itiraz ederken itiraz sebeplerini bildirse de bildirmese de İCRA MAHKEMESİ deki duruşmada sadece bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlıdır, sonradan sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini ileri sürebilir (2003 Değişikliği)
İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması iki çeşittir. Borçlunun itirazının niteliğine göre itirazın kaldırılması farklı hükümlere tabi kılınmıştır.
Borçlu borca itiraz etmişse alacaklının başvuracağı yol => İtirazın Kesin Kaldırılması
Borçlu imzaya itiraz etmişse alacaklının başvuracağı yol => İtirazın Geçici Kaldırılması
1-İtirazın Kesin Kaldırılması
Borçlunun borca itiraz etmesi halinde başvurulacak yoldur. İCRA MAHKEMESİ’NE başvurulur.
Alacaklının bu yola başvurabilmesi için elinde İİK m. 68-68a da sayılan belgelerden biri olması gerekir. Bu belgeler şunlardır:
İmzası borçlu tarafından ikrar edilmiş bir adi senet: Bu senet kayıtsız ve şartsız olarak bir borç ikrarını içermelidir. Alacaklının belgeler zincirine dayanması da mümkündür. Yani, alacaklı ile borçlu arasında düzenlenen ilk belgede kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarı bulunmuyor ama birbirini tamamlayan belgeler ile borç ikrarı ortaya çıkıyorsa, alacaklı itirazın kaldırılması yoluna bu belgelerin tümünü vererek başvurur.
İmzası noterlikçe tasdik edilmiş bir senet: Bu senedin de kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarı içermesi gerekir.
Resmi dairelerin ve yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre vermiş oldukları makbuz ve belgeler: Buna örnekler: borç ödemeden aciz belgesi, kesin rehin açığı belgesi, SSK ve Bağ Kur’un prim alacaklarının ödenmesi için düzenledikleri belgeler.
Kredi Kurumlarının Düzenledikleri Belgeler (m.68b): Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmeyen hesap özetleri ile krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar.
Borçlunun Resmi Daireler veya Memurlar Huzurunda Borç İkrarında Bulunması Örnekler: icra tutanağında borçlunun borç ikrarını kabul ettiği ve imzasının bulunduğu haller; ihtiyati haciz tutanağında borçlunun borç ikrarında bulunması ve imzasının bulunması.
Alacaklı ibraz ettiği bu belgelerden biri ile alacağını ispat etmiş olur. Borçlu alacaklının ibraz ettiği bu belgeleri hükümden düşürmek istiyorsa bunu yine burada sayılan belgelerden birisiyle ispat etmelidir. Eğer borçlu belge ile ispat edemezse ödeme emrine yapmış olduğu itiraz İCRA MAHKEMESİ tarafından kaldırılır. Borçlunun itirazının kaldırılması alacaklının icra takibine devam edilmesini isteyebilmesi sonucunu doğurur.
Buna karşılık, borçlu belge iddiasını ile ispat edebilirse o zaman İCRA MAHKEMESİ alacaklının talebini reddeder, yani borçlunun itirazını yerinde bulur. Bu karar sonucunda borçlu hakkındaki icra takibinin iptali gerekir. Borçlu talep etmişse alacaklı icra ve inkar tazminatına mahkum edilir. Burada alacaklının kötüniyetli görülmesi şart değildir. Borçlu, itirazının kaldırılması kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.
İCRA MAHKEMESİ’de icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için İCRA MAHKEMESİnin kararının esasa ilişkin nedenlerle kabul veya red şeklinde olması gerekir. Yani şekle ilişkin sebeplerle – örneğin yetkisizlik gibi- red kararı verilmişse bu halde icra inkar tazminatı söz konusu olmaz (2003 Değişikliği)
İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kesin kaldırılması sırasında borçlu ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplerle bağlıdır. Bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Burada sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini ileri sürebilir (örneğin senet metninden borcun vadesinin gelmediği veya borcun zamanaşımına uğradığı).
İtirazın kesin kaldırılması yoluna başvuran alacaklının bu talebi İCRA MAHKEMESİ tarafından reddedilirse yani İCRA MAHKEMESİ borçlunun itirazlarını yerinde görür ve icra takibinin haksız olarak yapıldığına karar verirse ALACAKLI (eğer 1 yıllık süre geçmemişse) mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Eğer bu davayı açarsa dava sonuna kadar icra takibi durmaya devam eder. (2003 Değişikliği).
2- İtirazın Geçici Kaldırılması
Borçlu, adi senet altındaki imzayı inkâr ederek imza itirazında bulunmuşsa, bu itiraz ile duran icra takibinin devam edebilmesi için alacaklının başvuracağı yol İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın geçici kaldırılmasıdır.
İCRA MAHKEMESİ inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığını inceler.
Borçlu imzayı İCRA MAHKEMESİNDE de inkar ederse, borçlunun imzası İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenir. Bunun sonucunda:
İmzanın borçluya ait olmadığı kanısına varırsa borçlunun itirazını yerinde görür. Bu karar ile; imzaya itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilemeyeceğine karar verilmiş olur. Borçlunun talebi halinde, İCRA MAHKEMESİ ayrıca alacaklıyı icra inkar tazminatına mahkum eder.
İCRA MAHKEMESİ yaptığı inceleme sonunda inkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu kanısına varırsa borçlunun itirazının geçici olarak kaldırılmasına karar verir. İCRA MAHKEMESİ borçluyu aynı zamanda takip konusu alacağın %10’ u oranında para cezasına mahkûm eder. Talep edilmiş ise borçlu icra inkâr tazminatına da mahkûm edilir. İtirazın geçici kaldırılması üzerine alacaklı kesin haciz isteyemez, geçici haciz isteyebilir.
İtirazı geçici olarak kaldırılan borçlu kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmalıdır.
Borçlu, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açabilir. Bu süre hak düşürücü süredir. Mahkeme bu süreyi kendiliğinden gözetir. Süre geçtikten sonra borçtan kurtulma davası açılmış ise, davaya menfi tespit davası olarak devam edilir. Borçlu, itirazın geçici kaldırma kararının kesin kaldırma kararına dönüşmesini istemiyorsa bu davayı açmalıdır.
Borçlu borçtan kurtulma davası açmazsa itirazın geçici kaldırılması kararı, itirazın kesin kaldırılması kararına dönüşür. Ayrıca alacaklı geçici haciz istemiş ise bu da kesin hacze dönüşür.
Borçtan Kurtulma Davası
İCRA MAHKEMESİ tarafından itirazın geçici kaldırılması kararı aleyhine olan borçlu icra takibine devam edilmesini önlemek için 7 gün içinde genel mahkemede bir dava açabilir. Bu davaya borçtan kurtulma davası denir.
İCRA MAHKEMESİ geçici kaldırma kararı verirken basit bir inceleme yaptığı için borçlu genel mahkemede bir dava açarak (eğer kendini haklı görüyorsa) icra takibinden kurtulabilir.
Borçtan kurtulma davasının hukuki niteliği menfi tespit davasıdır.
Borçlu ilk duruşma gününe kadar, alacağın yüzde on beşi oranında teminat yatırmalıdır. Bu teminat, borçtan kurtulma davasının özel dava şartıdır.
Borçlu borçtan kurtulma davası açarsa ilâmsız icra takibi bu davanın sonuna kadar durmakta devam eder. Geçici haciz yapılmışsa, davanın sonuna kadar kesin hacze dönüşmez. Davada geçen süre, haciz isteme süresinin hesabına katılmaz.
Davada ispat yükü alacaklıdadır. Yani alacaklı, alacağını öncelikle ispat etmelidir.
Dava sonunda:
Borçlu davayı kazanırsa: borçlunun borçlu olmadığı tespit edilmiş olur, yapılmış olan icra takibi hükümsüz kalır. Artık alacaklının icra takibine devam etmesi imkanı yoktur.
Borçlu davayı kaybederse: Borçlunun borçlu olduğu ortaya çıkar ve itirazın geçici kaldırılması kararı kesin kaldırma kararına dönüşür. Alacaklı icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Eğer alacaklı geçici haciz istemişse bu da kesin hacze dönüşür ve alacaklı hacizli malın satılmasını isteyebilir.
Davayı kaybeden taraf, diğer tarafın talebi varsa, asgari yüzde kırk oranında tazminat ödemeye mahkûm edilir (m.69, son). Borçlu bu davayı kaybederse, İCRA MAHKEMESİNDE geçici kaldırma sırasında mahkûm olduğu tazminatla birlikte iki adet (asgari yüzde 40) tazminat ödemek zorunda kalır.
İCRA TAKİBİNİN İPTALİ VE TALİKİ
İcra Takibinin İptali: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra borç sona ermişse takibe devam edilmemesi gerekir. Borçlu, iki sebebe dayanarak takibin iptalini isteyebilir.
İtfa Sebebiyle: Borcun aslı ve ferileri icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde icra dairesi dışında itfa edilmiş ise ( ödeme, hibe, ibra, af terkin, takas…), borçlu İCRA MAHKEMESİ’NE başvurarak takibin iptalini isteyebilir. Borçlu, itfayı sadece; imzası noterden onaylı senet veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi belge ile ispat edebilir. Alacaklı imzayı inkâr ederse İCRA MAHKEMESİ bunun hakkında inceleme yapamaz. Takibin iptali talebini reddetmelidir. İcra takibinin iptali talebi “paraların paylaştırılması” safhasına kadar yapılabilir. Bundan sonra ancak istirdat davası söz konusu olabilir.
Zamanaşımı Sebebiyle: Takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı süresi geçerse borçlu İCRA MAHKEMESİNDEN takibin iptalini isteyebilir. Borçlu belge göstermek zorunda değildir. Çünkü takibe ilişkin son işlem tarihi icra takip dosyasından bellidir. Alacaklı, zamanaşımın durduğu veya kesildiği iddiasında ise, bu hususu ispatlamalıdır. Alacaklı bu ispatı, ancak resmi belgeler veya imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş adi belge ile yapabilir. İCRA MAHKEMESİ’NİN vereceği takibin iptali kararı ile takip durur bu kararın kesinleşmesi ile takip düşer.
İcra Takibinin Ertelenmesi: İcra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde, alacaklı borçluya mühlet vermiş ise; borçlu İCRA MAHKEMESİ’NE başvurarak bu durumu resmi senet veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi belge ile ispatlarsa İCRA MAHKEMESİ takibin ertelenmesine karar verir. Bu halde haciz ve satış isteme süreleri durmaz.
MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI
İlamsız icra takibinde bulunabilmek için alacak hakkında bir mahkeme kararına gerek yoktur. İİK, para (ve teminat) alacaklarının ilâmsız icra prosedürü içinde, alacağın mahkeme kararına ihtiyaç duyulmaksızın tahsil edilmesine yönelik düzenlemeler getirmiştir. Bu sebeple bir kimse maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı halde, kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmeyi ihmal etmiş veya itiraz ettiği halde elinde borcunu ödediğine dair İİK.m.68-68a’daki belgeler olmadığı için borçlu olmadığını ispat edememiş böylece hakkındaki icra takibi kesinleşmiş olabilir. Bu borçlu gerçekte borçlu olamadığı bir borcu icra takibi kesinleştiği için ödemek zorunda kalabilir.
Maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu olmayan bir borçluya borçlu olmadığını İcra ve İflas Kanunu (İİK) sistemine göre değil, genel hükümlere göre tespit ettirmek imkânı verilmiştir. Bu imkânlar menfi tespit davası ve istirdat davası açma imkânlarıdır.
MENFİ TESPİT DAVASI
Alacaklı tarafından kendisinden talep edilen alacağın gerçekte mevcut olmadığını iddia eden borçlunun açtığı davaya menfi tespit davası denir. Borçlu bu dava ile, borçlu olmadığının tespit edilmesini mahkemeden talep etmektedir.
Menfi tespit davasının icra takibine etkisi:
1-İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi
Borçlu, kendisine karşı ortada bir icra takibi yok iken borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir; ancak bunun için borçlu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararının olması gerekir (örneğin, A B’ye protesto çekmiş ve 1 milyar TL tutarındaki senedini öde diyor; fakat B A’ya böyle bir senet vermemiş ise bu halde menfi tespit davası açmasında hukuki yararı vardır)
Borçlu menfi tespit davası açtıktan sonra, alacaklı bu dava konusu alacak için icra takibi yapabilir. Daha önce açılan menfi tespit davası icra takibini engellemez ve icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Fakat menfi tespit davasına bakan mahkeme, teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı ile icra takibini durdurabilir.
2- İcra Takibi Başladıktan Sonra Açılan Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi
Borçlu icra takibi devam ederken menfi tespit davası açabilir, bu dava ile de icra takibi kendiliğinden durmaz. Mahkeme, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı ile dahi icra takibini durduramaz. Davaya bakan mahkeme sadece teminat karşılığı, icra veznesine girmiş olan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verebilir.
Ayrıca, borçlu mallarının haczini engellemek istiyorsa, alacağın tamamını (icra faiz ve giderler ile birlikte) icra dairesine yatıracağını, ancak bunun alacaklıya ödenmesinin engellenmesini mahkemeden ihtiyati tedbir kararı ile isteyebilir. Borçlu bu halde borcu icra dairesine para olarak yatırmak zorundadır (m.72,III c.2).
Menfi Tespit Davasının Sonuçları:
Alacaklı icra takibine devam eder. İhtiyati tedbir yolu ile icra takibi durdurulmuş ise, icra takibi uzatıldığı için mahkeme alacaklının talebi olmasa da borçluyu tazminata mahkûm eder.Dava alacaklı lehine sonuçlanırsa
Karar ile icra takibi durur, karar kesinleşince icra takibi iptal edilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının sonunda mahkeme, borçlunun talebi üzerine, alacaklının da kötü niyetle icra takibi yaptığı kanısında ise borçlu lehine tazminata hükmeder. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılmış ise, borçlu lehine tazminata hükmedilmez.Borçlu lehine sonuçlanırsa
İSTİRDAT DAVASI
Maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu olmayan bir kişi kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmeyi şu veya bu sebeple ihmal etmiş veya itiraz etmesine rağmen İCRA MAHKEMESİNDE borçlu olmadığını ispat edememiş, icra takibinden önce veya icra takibi sırasında menfi tespit davası da açmamış ve bunun sonucunda borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için dava açabilir bu davaya istirdat davası denir.
Borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde menfi tespit davası sonuçlanmadan önce icra takibi sonunda borcun ödenmesi söz konusu olursa menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir.
İstirdat davasının takip hukuku bakımından şartı: takip borçlusunun borçlu bulunmadığı bir parayı icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmasıdır.
Borçlu ödeme emrine itiraz süresi olan 7 gün içinde itiraz etmeyerek, borcu ödemiş ise istirdat davası açamaz. Çünkü burada itiraz imkanı olduğundan cebri icra tehdidi henüz yoktur. Bu halde sebepsiz zenginleşme davası açabilir.
Davanın maddi hukuk bakımından şartı: borçlu olunmayan paranın ödenmek zorunda kalınmasıdır.
İstirdat davası açmak 1 yıllık süreye tabidir. Bu süre, hak düşürücü süredir ve paranın icra dairesine tamamen ödendiği tarihten itibaren başlar. Davada ispat yükü borçlu (davacıdadır) m. 72, VIII c.2; Yargıtay ispat yükünün davalıda olduğu görüşündedir. Bu davada icra inkar tazminatı söz konusu değildir.
MAL BEYANINDA BULUNMAMA
Borçlu, mal beyanında bütün mal ve haklarını bildirmek zorunda değildir. Borcuna yetecek kadarını bildirmesi yeterlidir.
Süresi: -Ödeme emrine itiraz edilmezse, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde
-Ödeme emrine itiraz ederse; itirazının kaldırılması (veya) iptali kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmalıdır.
3- HACİZ
Ödeme emrinin kesinleşmiş olmasına rağmen, borçlu borcunu ödemezse alacaklı takibe devam edilmesini yani borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.
Haciz, kesinleşmiş bir icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.
Haciz Talebi: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra icra takibine kendiliğinden devam edilemez bunun için alacaklının “haciz talebi”nde bulunması gerekir.
Haciz isteme süresi : Alacaklının haciz isteme hakkı, ödeme emrinin borçluya tebliği tarihinden itibaren 1 sene geçmekle düşer. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse İCRA MAHKEMESİ de itirazın kaldırılması için başvurulması veya itirazın iptali için mahkemeye başvurulması tarihinden bu makamlardan çıkan kararların kesinleşmesine kadar olan süre 1 yıllık süre hesabına katılmaz.
Bu sürenin geçmiş olması sadece haciz isteme hakkının düşmesine sebep olur. İcra takibi düşmez. Alacaklı yeniden haciz isteyebilmek için yenileme talebinde bulunmalıdır. Yenileme talebi borçluya tebliğ edilir. Ancak borçluya yeniden ödeme emri gönderilmez.
Haczin Yapılması
İcra dairesi, alacaklının haciz talebi üzerine borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile alacak ve haklarından alacaklının alacağına ( faiz ve giderler dahil) yetecek kadarına haciz koyar.
Haczi icra müdürü veya yardımcısı veya icra dairesi görevlilerinden biri yapabilir. İcra dairesi haciz talebinden itibaren 3 gün içinde hacze başlamalıdır.
Haczi yapan görevli haczedilen malların kıymetini takdir eder ve haciz tutanağına geçirir. Kıymet takdiri için bilirkişiye başvurulabilir.
Borçlu haczi sırasında talep edilirse, kilitli yerleri açmaya ve mallarını göstermeye mecburdur. Borçlunun üzerinde kıymetli bir eşya sakladığı anlaşılırsa ve bunları vermemekte direnirse borçlunun şahsına da zor kullanılabilir.
Haciz Tutanağı
Haczedilen mallar kıymetleri ile birlikte haciz tutanağına yazılır.
Haczedilebilen hiçbir mal bulunmadığını tespit eden haciz tutanağı kesin aciz belgesi hükmündedir.
Kıymet takdirine göre, haczedilenler alacağı ve takip giderlerini karşılamıyorsa, bu durumu belirten haciz tutanağı geçici aciz belgesi hükmündedir.
HACZİN KONUSU
Menkul Malların Haczi: İcra dairesi borçlunun menkul mallarını yerinde haczeder ve kıymet takdiri yaparak haciz tutanağına geçirir. İcra dairesi menkul malları haczedince bunlar hakkında muhafaza tedbirleri almak zorundadır:
Para, altın, kıymetli evrak, banknot, hamiline senet ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi bizzat muhafaza eder (bunların bizzat icra dairesi tarafından muhafaza altına alınması hacizlerinin geçerli olabilmesi için şarttır )
Yukarıda sayılanlar dışındaki menkulleri yediemine teslim eder ( alacaklı kabul ederse haczedilen malları yediemin olarak borçluda bırakabilir).
Sicile kayıtlı malların (örneğin otomobil) haczinde; icra takibinin yapıldığı yer dışında bir yerdeki sicile kayıtlı malların haczi için, takibin yapıldığı icra dairesinin haczi doğrudan sicil amirliğine bildirmesi (kaydî haciz) ile haciz işlemi tamamlanmış olur. (2003 Değişikliği).
Borçluya ait bir mal üçüncü bir kişinin elinde iken haczediliyorsa, alacaklının muvafakati ve üçüncü kişinin kabulü ile o haczedilen mal üçüncü kişi elinde yediemin olarak bırakılır. Aksi halde icra dairesi o malı muhafaza altına almalıdır. (2003 Değişikliği)
Ticari işletme rehni kapsamındaki menkul mal haczinde, haczedilen malların icra dairesince satışına karar verilinceye kadar muhafaza altına alınması mümkün değildir (işletmenin devamını sağlamak amacıyla) (2003 Değişikliği)
Gayrimenkul Malların Haczi: Gayrimenkullerin haczi de mahallinde yapılır ve haciz tutanağına geçirilir. Bundan sonra icra dairesi gayrimenkulün haczedildiğini ve haczin ne miktar alacak için konulduğunu tapu sicil memurluğuna bildirir. Haciz, tapu siciline temlik hakkının tahdidi (kısıtlanması) olarak şerh verilir.
G.menkul haczi onun hâsılat ve menfaatlerini de kapsar. İcra dairesi g.menkul üzerinde rehin hakkı olanlara ve kiracılara da haczi bildirir. Kiracılara yaptığı bildirimde işleyecek kiraları, icra dairesine yatırmaları emrolunur ( m.92).
G.menkul rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan teferruat g.menkulden ayrı olarak haczedilemez.
Anonim Şirketlerde Çıplak Pay Haczi
Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlal ettiği oranda batıldır (2003 Değişikliği).
Borçlunun 3. Kişilerde Bulunan Alacaklarının Haczinde İzlenen Usul
(2003 değişikliği ile usul değişmiştir)
Bunlar: borçlunun bankadaki parası (mevduatı), 3. kişiye vermiş olduğu ödünç para, satmış olduğu bir malın bedeli, kiraladığı evin kira v.s. olabilir.
Alacaklının talebi ile borçlunun 3. bir kişide bulunan bir alacağı (mesela bankadaki parası) icra dairesince haczedilir ve haciz tutanağına yazılır.
İcra dairesi bundan sonra 3. kişiye, takip borçlusunun kendisinden olan alacağına haciz konulduğunu, borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin geçerli olmadığını bildirir. Buna birinci haciz ihbarnamesi denir. Bu ihbarname ile 3. kişiye, bundan sonra borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceği ihtar edilir. Ayrıca 3. kişiye, eğer böyle bir borcu mevcut değilse 7 gün içinde icra dairesine itiraz edebileceği, eğer itiraz etmezse o alacağın kendisinin zimmetinde sayılacağı bildirilir.
3. kişinin, birinci haciz ihbarnamesine itiraz edip etmemesine göre iki ihtimal ortaya çıkar:
BİRİNCİ İHTİMAL
1. HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ EDİLİRSE: Bu halde borç 3. kişi zimmetinde sayılmaz. Yani 3. kişi kendisinden istenen parayı ödemekten kurtulur. Ancak 3. kişi gerçeğe aykırı olarak itiraz etmişse, alacaklı İCRA MAHKEMESİ’ ye başvurarak 3.kişinin verdiği cevabın doğru olmadığını ispat edebilir. Alacaklı bunun için İCRA MAHKEMESİ’de bir ceza davası açar. Burada iki hususa karar verilmesini ister: 3. kişinin cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini (yani 3. kişinin takip borçlusuna olan borcunu icra dairesine ödemesine mahkûm edilmesini).
İKİNCİ İHTİMAL
1. HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ EDİLMEZSE: 3. kişi birinci haciz ihbarnamesine 7 gün içinde itiraz etmez ise söz konusu borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılır ve kendisine ikinci haciz ihbarnamesi gönderilir. İkinci haciz ihbarnamesi ile 3. kişiye; birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de borcun zimmetinde sayıldığı bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren icra dairesine 7 gün içinde itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir.
Burada da iki ihtimal ile karşılaşılır:
2. Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilirse: Bu halde 3. kişi zimmetinde sayılan borcu ödemekten kurtulur. Ancak 3. kişi gerçeğe aykırı olarak itiraz etmişse, alacaklı İCRA MAHKEMESİ’ ye başvurarak 3.kişinin verdiği cevabın doğru olmadığını ispat edebilir. Alacaklı bunun için İCRA MAHKEMESİNDE bir ceza davası açar. Burada iki hususa karar verilmesini ister: 3. kişinin cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini .
2. Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilmezse: İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü kişiye son bildirim gönderilerek 15 gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı bildirilir.
Burada da iki ihtimal ile karşılaşılır:
Üçüncü şahıs, bu son bildirimi (3. haciz İhbarnamesini) aldıktan sonra icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde (asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesinde) süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu davada üçüncü kişi, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü kişi açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilir. Üçüncü kişi menfi tespit davasını kazanırsa zimmetinde sayılan borcu ödemekten kurtulur. Bu halde üçüncü kişi lehine tazminat söz konusu olmaz, çünkü haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek davanın açılmasına kendisi sebep olmuştur.
Üçüncü şahıs, bu son bildirimi (3. haciz İhbarnamesini) aldıktan sonra 15 gün içinde menfi tespit davası açmaz ise zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemek zorundadır. Aksi halde icra dairesi söz konusu borcu zorla (haciz yoluyla) üçüncü kişiden tahsil eder.
NOT 1: Üçüncü kişinin haciz ihbarnamelerinden sonra 7 gün içinde icra dairesine itiraz etmesini engelleyen elinde olmayan sebeplerin varlığı halinde GECİKMİŞ İTİRAZ yoluna başvurabilir.
NOT 2: 2003 değişikliği öncesi sadece iki haciz ihbarnamesi vardı ve ikinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye 7 gün içinde menfi tespit davası açma hakkı veriliyordu; değişiklik ile prosedüre son bildirim (3. haciz ihbarnamesi) eklendi ve bu son bildirimden (3. haciz ihbarnamesinden) sonra menfi tespit davası açma süresi eskiden 7 gün iken 15 güne çıkarıldı.
NOT 3: Burada anlatılan usul, borçlunun üçüncü kişilerde bulunan menkul mallarının haczinde de aynen uygulanır.
HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR
Haczedilemeyen mal ve haklar iki ana gruba ayrılmaktadır:
Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Bir Kısmı Haczedilemeyen Mal ve Haklar
I- Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Bunlar üçe ayrılmaktadır:
1- Maddi Hukuka Göre Başkasına Devri Yasak Olan Mal ve Haklar
Bu devredilmezlik niteliğinin kanuna dayanması gerekir. Kanundan dolayı devredilemedikleri için haczedilemeyin mal ve haklara örnekler:
Manevi tazminat talepleri
Ana ve babanın çocuk malları üzerindeki intifa hakları
Münhasıran şahsa bağlı haklar (MK. m.23)
sükna hakkı
Ölünceye kadar bakma alacaklısının hakkı
İlama bağlı nafaka alacakları
Şahsa bağlı intifa hakları
2- İİK m.82’ye göre Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar
Bu mal ve haklar İİK’ da 12 bent halinde sayılmıştır. Bunlardan bazıları:
Devlet malları haczedilemez. Devlete karşı icra takibi yapılabilir ama devlet malları haczedilemez. Özel hukuk hükümlerine tabi olan bazı kamu tüzel kişilerinin malları haczedilebilir. (örnek: SSK ve Bağkur malları).
Haczedilemeyen Devlet Mallarına Bazı Örnekler
Köy orta malları
İl özel idaresi malları
Katma bütçeli dairelerin (Genel Müdürlüklerin) malları
Encümen kararı ile kamu hizmetine tahsis edilmiş belediye malları
Borçlu ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını sürdürmeleri için haczedilmemesi gereken mal ve haklar. Bu malların neler olduğu İİK’ da 6 bent halinde sayılmıştır.
Ordu ve zabıta hizmetlerinden malul olanlara bağlanan emekli maaşları.
Vücut ve sıhhat sağlığına verilen zararlar karşılığı verilen tazminatlar
Borçlunun haline münasip evi haczedilemez
Özel Kanunlarda Haczedilemeyeceği Yazılı Olan Mal ve Haklar
SSK ve Bağkur kanunları gereğince bağlanan gelir ve aylıklar ve sağlanan yardımlar
Sendikalar Kanununa göre kurulan mesleki kuruluşların malları v.s.
Telefon intifa hakkı ve tahsis edilen numara
Yola çıkmaya hazır gemiler (TTK m.892).
II. Bir Kısmı Haczedilemeyen Mal ve Haklar
1. Maaş ve ücretler: Bunların tamamı haczedilemez. Borçlunun ve ailesinin geçinebilmeleri için gerekli olan kısım onlara bırakılmalıdır.
Bir kısmı haczedilemeyen maaş ve ücretlerin neler olduğu İİK.m.83 de sayılmıştır:
Maaşlar, ödenekler, her çeşit ücretler, şahsa bağlı olmayan intifa hakları, emekli aylıkları (SSK ve Bağ-kur hariç—Emekli Sandığı dahil)
İİK m.83’deki ücret kavramına her türlü ücret dahildir. Öğrenci bursları da buraya dahildir.
2-Özel Kanunlara göre Bir Kısmı Haczedilemeyen Haklar
İş Kanununa göre işçilerin aylık ücretlerinden 1/4’den fazlası haczedilemez.
HACİZDE İSTİHKAK DAVALARI
Borçlunun malları haczedilirken aslında 3. bir kişiye ait olan mallar da haczedilmiş olabilir. Haciz sırasında borçluya ait bulunduğu çekişmeli olan mallar ile karşılaşılabilir. İşte bu çekişmeli mallara istihkak iddia edilen mallar denir. Bu istihkak iddia edilen malların hacizden kurtarılması için başvurulan yola istihkak davası denmektedir.
İstihkak iddia edilen mal borçlunun elinde ise farklı; mal 3. kişinin elinde ise farklı istihkak davası hükümlerine tabidir.
1-İstihkak İddia Edilen Mal BORÇLUNUN ELİNDE OLMASI Halinde İstihkak Davası
Borçlunun elinde bulunan bir mal icra dairesi tarafından haczedilirken bu malın gerçekte borçluya ait olmadığı, üçüncü kişiye ait olduğu iddia edilebilir. Bu iddia borçlu tarafından ileri sürülebileceği gibi 3. kişi tarafından da ileri sürülebilir. İcra Dairesi bu iddiaya rağmen malı haczeder ancak bu istihkak iddiasını tutanağa yazar. İstihkak iddiası haczin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde bildirilmelidir.
Borçlu veya 3. kişinin ileri sürdüğü bu istihkak iddiası alacaklıya (borçluya da) bildirilir. Alacaklı, 3. kişinin istihkak iddiasına 3 gün içinde itiraz etmezse 3. kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Alacaklı eğer bu iddiayı kabul etmezse icra müdürü dosyayı İCRA MAHKEMESİ’NE verir. İCRA MAHKEMESİ önce icra takibinin devamına veya ertelenmesine (teminat alarak ) karar verir.
İCRA MAHKEMESİ’NİN takibin devamına veya ertelenmesine ilişkin kararının üçüncü kişiye tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde, üçüncü kişi İCRA MAHKEMESİNDE istihkak davası açmalıdır.
3. kişi bu süre içinde alacaklıya karşı İCRA MAHKEMESİNDE istihkak davası açmazsa, bu takip açısından, istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır yani malın borçluya ait olduğunu kabul etmiş sayılır.
Yetkili İCRA MAHKEMESİ; takibin yapıldığı yer veya hacizli malın bulunduğu yer İCRA MAHKEMESİ’DİR.
3. kişi bu süre içinde istihkak davası açarsa İCRA MAHKEMESİ bu davayı inceler ve karara bağlar.
Bu davada bazı özel ispat hükümleri vardır. Bu özel ispat hükümleri şunlardır:
istihkak davacısı yani 3. kişi mala ne surette sahip olduğunu ispat etmelidir
3. kişi istihkak iddia ettiği malının borçlunun elinde olmasının hukuki ve fiili sebeplerini göstermek ve hadiseleri ispat etmek zorundadır.
o malın sahibi olduğu ; rehin hakkı iddia etmişse o mal üzerinde rehin rehin hakkı olduğu ortaya çıkmış olur.). Bu halde 3. kişi mülkiyet hakkı iddia etmişse o mal üzerindeki haciz kalkar; eğer rehin hakkı gibi bir hak iddia etmişse mal o hak ile yükümlü olarak haczedilmiş sayılır. Alacaklının kötü niyetle istihkak iddiasını kabul etmediği anlaşılırsa, mahkeme %15 oranında tazminata hükmeder (şartları varsa borçluyu da).3. kişi İCRA MAHKEMESİNDE malın kendisine ait olduğunu (veya rehin hakkının olduğunu) yukarıdaki ispat şartlarına göre ispat ederse istihkak davasını kazanır. Böylece 3. kişinin iddia ettiği istihkak iddiasının doğru olduğu ortaya çıkar. (Mülkiyet iddia etmişse
3.kişi İCRA MAHKEMESİ de istihkak iddiasını ispat edemezse o malın ona ait olmadığı veya o mal üzerinde rehin hakkı gibi bir hakkı olmadığı ortaya çıkar.İCRA MAHKEMESİ nin istihkak davasını reddetmesi ile o mal üzerine konmuş haciz kesinleşir, alacaklı malın satışını isteyebilir. Ayrıca takip durdurulmuşsa, üçüncü kişi tazminata ( asgari %40) mahkum edilir.
2- İstihkak İddia Edilen MALIN 3.KİŞİNİN ELİNDE OLMASI Halinde İstihkak Davası
3. kişinin elinde bulunan fakat borçluya ait olduğu iddia edilen bir mal da (alacaklı veya borçlu iddia ederse) icra dairesi tarafından haczedilir. 3 kişi bu mal üzerinde istihkak iddia etse dahi mal haczedilir. Ama bu iddia haciz tutanağına yazılır. Haczedilen o mal 3. kişiye yediemin olarak bırakılır.
İcra dairesi 3. kişi elinde bulunan malı haczettikten sonra, 3. kişiye karşı İCRA MAHKEMESİ de dava açması için alacaklıya 7 günlük süre verir.
Alacaklı 7 günlük süre içinde istihkak davası açmazsa, 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır ve 3. kişinin elinde haciz olunan mallar hacizden kurtulur.
Alacaklı istihkak davası açarsa İCRA MAHKEMESİ bu davayı inceler .İspat yükü alacaklıdadır.
Alacaklı davayı kazanırsa; o malın 3. kişiye değil borçluya ait olduğu ortaya çıkmış olur ve haciz kesinleşir.
Alacaklı davayı kaybederse o mal üzerindeki haciz kalkar
Bu davada tazminata ilişkin hükümler uygulanmaz.
3- İstihkak İddia Edilen Malın Borçlu ve 3. Kişi Elinde Birlikte Bulunması Halinde İstihkak Davaları
Bu halde mal borçlunun elinde sayılır ve 1. şıktaki hükümler uygulanır.
İstihkak Davasının Konusu
Kanun sadece mülkiyet veya rehin hakkı demektedir; ancak bu sayma tahdidi değildir. Örneğin şu haklar da buraya dahildir:-İntifa hakkı -Sükna hakkı- İrtifak HakkıTapuya şerh verilen vefa, şufa ve iştira hakkı. Borçlar hukuku alanındaki kişisel haklar buraya dahil değildir.
BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİ
Hakkındaki icra takibi ödeme emri kesinleşen borçlu borcunu taksitle ödemek isteyebilir.
1- Alacaklının Muvafakatine Gerek Olmadan Kanunun Borçlulara Tanıdığı Taksit İmkanı
Borcun Taksitle Ödenmesi Şartları (İİK m.111):
a. Borçlunun taksitle ödeme taahhüdü, alacaklının satış talebinden önce olmalı
b. Borçlunun yeteri kadar malı haczedilmiş olmalıdır.
c. Her taksit borcun ¼ den az olmamalı
İlk taksit hemen ödenmeli
kalan taksitler en geç aydan aya verilmek suretiyle olmalı ve ödeme süresi üç aydan fazla olmamalıdır.
Taksitle Ödeme Taahhüdünün Hükümleri:
Yukarıdaki şartlara uygun bir taksitle ödeme taahhüdü , alacaklının kabulüne gerek olmadan icra takibini durdurur. (Hacizli mallar satılamaz.)
Borçlu taksitlerden birini ödemezse icra takibine kaldığı yerden devam edilir, yani alacaklının talebi üzerine hacizli mallar satılır.
Borçlu taahhüdünü yerine getirmezse İİK 340 a göre cezalandırılır.
Borçlunun ödeme teklifi m.111 deki şartlara uygun değilse ama buna rağmen alacaklı bu teklifi kabul etmişse, borçlu taksitlerini zamanında ödediği sürece borçlunun hacizli malları satılamaz.
2- Alacaklı ile Borçlunun Anlaşmaları Sonucu Taksitle Ödeme
Alacaklı ile borçlu borcun taksitle ödenmesi için şartlarını kendilerinin belirleyeceği sözleşme yapabilirler. İcra dairesinde yapacakları taksitle ödeme sözleşmesi veya sözleşmeleri süresince icra takibine devam edilmez ve haczedilen malların satışı için gerekli olan 1 ve 2 yıllık süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresi 10 yılı aşarsa 1 ve 2 yıllık satış isteme süreleri bu 10 yıllık sürenin aşıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar (2003 Değişikliği).
4. SATIŞ
(HACZEDİLEN MALLARIN SATILMASI)
Alacaklının alacağı para ile ödenir yani borçlunun haczedilen malları satılır satıştan elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Yoksa haczedilen mallar hiçbir şekilde alacaklıya verilmez.
Borçludan haczedilen şey para ise o zaman satış safhasına gerek kalmaz, doğruca paraların paylaştırılması ödenmesi safhasına geçilir.
Satış Talebi
Hacizli malların satılabilmesi için satışın alacaklı veya borçlu tarafından istenmiş olması gerekir. icra dairesi talep olmadan hacizli malları satamaz.
Satış Talebine Hakkı Olanlar
Kesin haciz sahibi alacaklı satış talep edebilir. Buna karşılık geçici haciz sahibi alacaklı satış talep edemez. Ayrıca ihtiyatı haciz koyduran alacaklı bu ihtiyatı haciz kesinleşmeden satış isteyemez.
Borçlu da hacizli malların satışını isteyebilir.
Satış talebinde bulunan alacaklı satış giderlerini peşin yatırmalıdır. Hacizli mallar, icra dairesinin yetki çevresinde olsa bile, satış talebi yine takibi yürüten icra dairesine yapılmalıdır.
Satış İsteme Süresi
Hacizli menkul mallar ile alacaklar için satış isteme süresi kesin haciz tarihinden itibaren 1 yıldır.
Gayri menkuller için satış isteme süresi kesin hacizden itibaren 2 yıldır.
Taksitle ödeme anlaşması süresince; İstihkak davası sırasında; geçici haciz ve ihtiyati hacizde bu süreler işlemez.
Bu süreler içinde haciz istenmezse ( veya talep olmuş, ancak giderler yatırılmamışsa) o mal üzerindeki haciz kalkar; burada sadece haciz kalkar icra takibi düşmez, alacaklı yeniden haciz isteyebilir.
MENKUL MALLARIN SATILMASI
Menkul mallar kural olarak açık artırma ile satılır. Bazı hallerde pazarlıkla satılması da mümkündür (değeri süratle düşen mallar, bozulma ihtimali olan mallar, değeri 1 milyar TL’nin altındaki mallar için) .
Talepten itibaren 1 ay içinde satışın yapılması gerekir.
Açık Artırma İle Satış:
Açık artırma ile satıştan önce bazı hazırlıklar yapılır. Önce açık artırma ilan edilir. Bu ilanda açık artırmanın yapılacağı yer, gün, saat belirtilir. İlanın nasıl yapılacağını icra müdürü takdir eder.
İlandan sonra artırma şartnamesi hazırlanır. Bu şartnameye ilanda gösterilmeyen ve artırmanın yapılmasına ilişkin tüm hususlar yazılır.
Açık artırma ilanda bildirilen yer gün ve saatte yapılır. Satış icra dairesi görevlilerince yapılır. En çok artırana icra müdürü tarafından ihale edilir.
Ancak en çok artırana ihale edilebilmesi için şu 2 şartın gerçekleşmesi gerekir.
Artırma bedeli hacizli malın tahmin edilen değerinin %60 ını bulmuş olmalıdır (2003 Değişikliği)
Hacizli mal üzerinde rüçhanlı alacaklılar var ise (mesela bir başkasının rehin hakkı) satış bedelinin bu rüçhanlı alacaklıların toplamından fazla olması ve ayrıca satış ile paralarının paylaştırılması giderlerini geçmiş olmalıdır.
Artırmada en çok pay sürenin artırma miktarı bu iki şartı karşılamıyorsa icra müdürü satışı geri bırakır.
Bundan sonra 2. bir açık artırma yapılır.
2. artırma 1. artırmayı takip eden 5. gün yapılır (2003 Değişikliği). 2. artırmada en çok artırana ihalenin yapılabilmesi için;
Artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin % 40 nı bulması ve
rüçhanlı alacaklılar var ise bu rüçhanlı alacaklardan fazla olması ayrıca satış ve paylaştırma giderlerini de karşılaması gerekir.
Bu miktar bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.
Satış peşin para ile yapılır. İHALE kesinleşmeden satılan mal alıcıya teslim edilemez (2003 Değişikliği)
İcra müdürü alıcıya ihale bedelini ödeyebilmesi için en fazla 7 gün süre verebilir. Bedel ödenmezse icra müdürü ihale kararını kaldırır ve menkul malı yeniden artırmaya çıkarır. Bu ihalede % 40 kuralı uygulanır.
Menkul mal kendisine ihale eden alıcı ihale anında mülkiyeti iktisap eder. Haczedilen alacaklar menkul mal hükmünde olup menkuller gibi paraya çevrilirler.
GAYRİMENKUL MALLARIN SATILMASI
Haczedilen gayri menkuller sadece açık arttırma ile satılır.
Satış talebinden sonra, gayrimenkulun iki ay içinde satılması gerekir.
Açık arttırma ilan edilir. İlan satıştan en az bir ay önce yapılır. İlanın şekline icra müdürü karar verir. Artırma ilanı; borçluya, alacaklıya ve gayrimenkulun tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerine tebliğ edilir.
Daha sonra artırma şartnamesi hazırlanır.
Gayri menkulü açık artırmada satın alan kimse onu artırma şartnamesine göre iktisap eder. Artırma Şartnamesi tapu sicili hükmündedir.
Mükellefiyetler Listesi:
İki fonksiyonu vardır:
Artırma şartnamesinin bir cüz’ünü (bölümünü) teşkil etmesi ve tapu sicili hükmünde olması
Satış bedelinin paylaştırılması şeklini gösterir bir sıra cetveli olması
Artırmanın Yapılması ve İhale
Gayrimenkulün satılması kural olarak menkullerdeki gibidir. Gayrimenkul en yüksek pey sürene ihale edilir. İhalenin iki şartı vardır.
Artırma bedelinin, gayrimenkul için tahmin edilen kıymetin %60’ını bulması lazımdır. (2003 Değişikliği)
Artırma bedelinin o gayrimenkul ile temin edilmiş olup da satış isteyen alacaklının alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve ayrıca satış ve paylaştırma giderlerini de geçmesi lazımdır.
Bu şartların varlığı durumunda gayrimenkul en fazla pey sürene ihale edilir.
Yukarıdaki 2 şart gerçekleşmezse, birinci artırmadan sonra 10. günde 2. Artırma yapılır.
Birinci Artırmada en fazla peyi süren bu teklifle bağlı kalır. Eğer 2. Artırmada teklif edilen bedel, 1. Artırmada en fazla pey verenin verdiği bedelden az ise, ihale 1. Artırmadaki kişiye yapılır
Ancak bu bedelin, tahmini bedelin %40’ını bulması ve satış isteyenin rüçhanına alacağı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka satış ve paylaştırma masraflarını geçmesi şarttır.
Satış Bedelinin Ödenmesi: Bedel peşin ödenir. Ancak müdür 10 günlük bir ödeme süresi (2003 Değişikliği) ( eskiden 20 gün idi) verebilir. İhalenin feshi için şikâyet yoluna başvurulmuş olsa bile bedel peşin ödenmelidir (2003 Değişikliği). Bedel ödenmeden gayrimenkul alacaklıya teslim edilmez ve tapu siciline tescil edilmez.
Satış bedelinin ödenmemesi halinde icra müdürü ihale kararını kendiliğinden kaldırır.
İhale kararı kaldırılırsa; icra müdürü, alıcıdan önce en yüksek pey sürmüş olan kimseye teklifte bulunur (ihale yapılabilme şartları mevcutsa) , bir muhtıra ile üç gün süre verir; kabul edilirse ihale ona yapılır. Kabul edilmezse, icra dairesi g.menkulü hemen artırmaya çıkarır. Bu artırma da ilan edilir. Bu artırmada ikinci artırma kuralları uygulanır.
İhalenin kaldırılmasına sebep olan ilk alıcı ve kefilleri, eğer varsa aradaki satış bedeli farkından ve temerrüt faizinden sorumludur. Bu miktar, ayrıca hükme gerek olmaksızın icra dairesi tarafından tahsil olunur.
Gayrimenkulun ihale yolu ile satılmasında; alıcı ihale anında mülkiyeti iktisap eder. Tapu siciline tescildin önce mülkiyet iktisap edilir. Ancak, sicile geçmedikçe, temlik yasağı vardır.
Birinci ve ikinci açık artırmada satış yapılamazsa satış düşer, talep üzerine satış sürecine yeniden başlanabilir.
İhaleyle mülkiyet alıcıya geçer.
İHALENİN FESHİ
İhalenin feshi yalnızca şikâyet yolu ile icra mahkemesinden istenebilir.
İhalenin feshi için görevsiz ve yetkisiz İCRA MAHKEMESİ ye ( veya mahkemeye) başvurulursa evrak üzerinde inceleme ile en geç 10 gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilir. Bu karar kesindir, temyiz edilemez. (2003 Değişikliği)
Sebepleri: İhalenin usulüne uygun olarak yapılmaması ihalenin feshini gerektirir.
İptale neden olan usulsüzlük artırmanın çeşitli dönemlerinde ortaya çıkabilir. Usulsüzlük artırmaya hazırlık döneminde olabilir. Mesela ilanın kanuna aykırı yapılması; İhaleye kanuna ve ahlaka aykırı bir şekilde fesat karıştırılmış olması, alıcının, malın esaslı niteliklerinde hataya düşürülmüş olması…
İhalenin Feshi Usulü:İhalenin feshi, Şikâyet yoluyla, ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde İCRA MAHKEMESİNDEN istenir.
Bazı hallerde şikâyet süresi, şikâyet sebebinin öğrenilmesi ile başlar:
– İhaleye fesat karıştırılması. Örneğin ihaleye katılmak isteyenler engellenmişse.
– Kendisine satış ilanı tebliği gereken ilgiliye, ilanın tebliğ edilmemiş olması
– Gayrimenkulun esaslı niteliklerindeki hatanın sonradan öğrenilmesi
Ancak, ihale tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra artık ihalenin feshi istenemez.
İhalenin feshini sadece:
satış isteyen alacaklı,
borçlu,
tapu sicilindeki ilgililer,
pey sürerek ihaleye iştirak edenler isteyebilir.
Sonuçları: Fesih kararı verilir ve karar kesinleşirse, alıcının ihaleyle kazandığı mülkiyet son bulur, mülkiyet tekrar borçluya döner. Tescil varsa iptal edilir..
İhalenin feshinden önce üçüncü kişiler iyi niyetle hak iktisap etmiş iseler, bu iktisapları korunur.
5. PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI (ÖDENMESİ) SAFHASI
Paraların paylaştırılması icra takibinin son safhasıdır.
Paraların ödenmesi için alacaklının talebine gerek yoktur. İcra müdürü satış sonucu elde edilen parayı kendiliğinden paylaştırır.
Paraların paylaştırılması için haczedilen bütün mal ve hakların satışının bitmiş olması lazımdır.
Paranın paylaştırılması birden fazla alacaklı olduğunda söz konusu olur. Alacaklı bir tane ise ona ödeme yapılır.
Paylaştırmanın Yapılması:
Önce haciz, satış ve paylaştırma giderleri gibi, tüm alacaklıları ilgilendiren ortak masraflar çıkarılır. Arta kalan para, alacakları oranında paylaştırılır.
Satış tutarı aynı derecede hacze iştirak eden alacaklara yetmezse icra dairesi şu işlemleri yapmak zorundadır:
– tamamlama haczi yapmak
– sıra cetveli düzenlemek
Tamamlama Haczi: İcra müdürünün satış tutarının bütün alacakları ödemeye yetmediğini tespit etmesi üzerine kendiliğinden (re’sen) borçlunun başka mallarını haczetmesine denir. Bu haczettiği malları da aynı zamanda satış talebine gerek olmadan, kendiliğinden satar.
Sıra Cetveli:. Eğer tamamlama haczi ile aynı derecede hacze iştirak etmiş alacaklıların alacakları tamamen ödenemeyecekse, icra müdürünün paylaştırma yapabilmesi için bir sıra cetveli düzenler ve bunun kesinleşmesini bekler. Bu cetvel kesinleşmeden paylaştırma yapılamaz.
Bu cetvele göre yapılacak paylaştırmada artık alacaklılar alacağını tam olarak almaları mümkün değildir. Burada imtiyazlı alacaklılar alacaklarını tam olarak alırlarken, imtiyazsızlar ise bir kısmını alırlar.
Sıra cetvelinde alacaklar 4 sıra halinde İcra ve İflas Kanunu’nda belirlenmiştir. İcra takibi sonunda yapılacak ödemeler kanunda belirlenen sıraya uygun olarak icra dairesinin düzenleyeceği sıra cetveline göre yapılır. Önceki sırada bulunan tüm alacaklılar alacaklarını almadan alttaki sıraya para paylaştırılmasına geçilemez. Sıra cetvelindeki İlk 3 sıradaki alacaklılar imtiyazlı alacaklı olup, her bir sıradaki alacaklılar birbirine eşittir.Yani eğer eldeki para aynı sıradaki alacaklılara yetmiyor ise para garameten paylaştırılır. 4. sıradaki alacaklılar ise imtiyazsız alacaklı olup, para dağıtımında aynı sıradaki (yani 4. sıradaki) diğer alacaklılarla eşit değildir, yani bu sıradakilere para dağıtılırken elde edilen para alacaklıların tamamının alacağına yetmeyecekse, alacaklar birbirine orantılanır ve paylaştırma garameten (orantılı olarak) alacaklılara ödenir. Örneğin 50 milyon alacağı olan kişi ile 100 milyon alacağı olan arasındaki oran olan 1/2, paranın dağıtımında da esas alınır.
Sıra Cetveli
(2003 değişikliği ile sıra cetveli değiştirildi)
Birinci sıra:
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
C) İflasın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.
İkinci sıra:
Velayet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;
Ancak bu alacaklar, iflas, vesayet veya velayetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.
Üçüncü sıra:
Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.
Dördüncü sıra:
İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.
Alacaklılar sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde sıra cetveline karşı:
Şikâyet yoluna başvurabilirler.
Mahkemede itiraz davası açabilirler.
Şikâyet Yolu: İcra müdürü sıra cetvelini yaparken bu husustaki takip hukuku hükümlerine aykırı davrandığı ve yapılan muamelenin hadiseye uygun olmadığı iddia edilmekteyse şikâyet yoluna gidilir. Başvuru İCRA MAHKEMESİ’NE yapılır. Kendi sırasının yanlış olduğu iddiasında olan alacaklılar bu yola başvurur.
Sıra Cetveline Karşı İtiraz Davası: Davacı alacaklı, sıra cetveline alınmış bir alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz etmek istiyorsa genel mahkemede itiraz davası açar. Borçlu bu davayı açamaz.
Sıra cetveline karşı şikâyet veya itiraz yoluna başvurulmuş ise bu şikâyet veya itiraz hakkında verilecek karara kadar cetvel kesinleşmez ve para dağıtımına geçilemez. Ancak 2003 değişikliği ile alacaklılara teminat karşılığı ödeme yapılabilme hakkı tanınmıştır.
Buna göre;
Teminat karşılığı ödeme:
Sıra cetveline karşı şikâyet veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına düşen meblağı tahsil edebilir.
Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği meblağ ile bu meblağın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi halinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince belirlenir. (2003 Değişikliği).
7 gün içinde dava açılmamışsa cetvel kesinleşir.
Davayı kazanma neticesinden sadece davayı açan yararlanır. Yani davalıdan indirilecek alacak miktarı, davacının alacağının ödenmesine tahsis edilir.
Sıra cetveline göre yapılan paylaştırma sonunda alacağını alamamış olanlara “borç ödemeden aciz belgesi” verilir.
Eğer alacaklı tek kişiyse yukarıdaki işlemlerin çoğuna gerek yoktur. Eğer bu tek alacaklı da tamamlama haczi sonunda alacağını tamamen alamazsa ona da borç ödemeden aciz belgesi verilir.
Borç Ödemeden Aciz Belgesi
Alacağını tamamen alamamış alacaklıya kendisine ödenmeye kısım için bu belge verilir. Bu belgeyi icra müdürü verir. Bu belge aynı zamanda bir ispat aracıdır. Bu belge alacağın zamanaşımına uğramasını engeller. Bu belgenin aksini ispat borçluya düşer.
Borç Ödemeden Aciz Belgesinin Hükümleri
1- Takip Hukuku Bakımından:
İİK m.68 anlamında borç ikrarı içeren belgedir (İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kesin Kaldırılmasını isteme imkanı verir).
Alacaklı bu belgeyi aldığı tarihten itibaren 1yıl içinde borçluya karşı takip yaparsa, borçluya yeniden ödeme emri tebliğine gerek yoktur.
Aciz belgesi alacaklıya iptal davası açma hakkı verir.
Elinde bu belge olan alacaklı, diğer şartlar da varsa, hacze iştirak edebilir.
2- Maddi Hukuk Bakımından Hükümleri:
Borcun bu belgeye bağlanmasıyla borç yenilenmiş olmaz.
Aciz belgesine verilen alacak, borçluya karşı 20 yılda zamanaşımına uğrar. Mirasçılar mirasın açılmasından itibaren 1 yıl içinde alacaklı hakkını aramamışsa borcun zamanaşımına uğradığını iddia edebilirler. (2003 Değişikliği)
Aciz belgesindeki alacak miktarı için faiz istenmez (Fakat alacaklı, borçlu ile birlikte müşterek borçlu olanlardan ve kefillerden faiz isteyebilir).
Geçici Aciz Belgesi: Haciz sırasında borçlunun mallarının alacaklının alacağına yetmeyeceği anlaşılması ve bu durumun haciz tutanağına geçirilmesi halinde, bu tutanak geçici aczi belgesi hükmündedir. Bu belgenin tek hükmü İPTAL DAVASI açma imkânı vermesidir.
Aciz Belgesi ile ilgili 2003 değişikliğiyle getirilen diğer düzenlemeler:
Aciz belgesinin bir nüshası her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir.
Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir. (2003 Değişikliği).