5.Hafta

Mart 30, 2009

 

5.HAFTA NE OLACAK

Sıkıldım bu icra işinden diyenler

Bir an evvel sınav olsun diyenler

İflas hukukunu şimdiden merak ettim diyenler

 

 

REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP

Alacağı bir rehinle temin edilmiş olan rehin alacaklısı, kural olarak diğer takip yollarına başvuramaz, önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmak zorundadır. İstisnalar:

Alacak bir kambiyo senedine bağlı ise, alacaklı doğrudan kambiyo senetlerine mahsus takip (haciz veya iflâs) yoluna başvurabilir

İpotekle (gayrimenkul rehni) temin edilmiş olan faiz ve yıllık taksit alacakları için de önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurulması zorunlu değildir.

Rehinle temin edilmiş alacak için, müteselsil kefil varsa, alacaklı ona karşı haciz veya iflâs yoluna başvurabilir.

Bazı hukuki kavramlar kanunda geniş anlamda kullanılmaktadır. Buna göre rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip açısından bu kavramların neleri kapsadığı aşağıda gösterilmiştir:

 ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, gayrimenkul mükellefiyetlerini, bazı g.menkuller üzerindeki özel imtiyazları ve g.menkul teferruatı üzerindeki rehin işlemlerini kapsar.à        İpotek terimi

 teslim şartlı rehinleri, hayvan rehinlerini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri, ticari işletme rehnini, Medeni Kanun m.940 daki rehinleri (yani rehin için tescilin zorunlu olduğu taşınır mal rehinlerini, örneğin otomobil üzerine konan rehinleri) (koyu yazılanlar 2003 Değişikliği ile ilave edildi) kapsar.à        Menkul Rehni terimi
 
 tapuya kayıtlı taşınmazlar, gemi siciline kayıtlı olan gemileri ve hava siciline kayıtlı hava nakil araçlarını kapsar.à        Gayrimenkul Rehni terimi

Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip haciz yolu ile takibe çok benzer, yalnız burada haciz safhası yoktur; ödeme emrinin kesinleşmesine rağmen borç ödenmezse rehinli mal icra dairesi tarafından satılır ve bedel alacaklıya ödenir.

REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP
Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile İlamsız Takip  

Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile İlamlı Takip

Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi             Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi 
Yolu İle İlamsız Takip                                     Yolu ile İlamlı Takip

İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takip    İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile İlamlı Takip

RPÇY ile takip kural olarak ilâmsız icra yoludur, çünkü alacaklının bu yola başvurabilmesi için elinde bir ilâm veya ilâm niteliğinde belge olması gerekmez. Fakat alacak veya rehin hakkı veya her ikisi birden bir ilâma veya ilâm niteliğindeki belgeye bağlı ise alacaklının bu halde başvurabileceği rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip bir ilâmlı icra yoludur.

I- Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takip

a- Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takip: Alacaklının alacağı veya rehin hakkı bir ilâmda veya ilâm niteliğindeki belgede tespit edilmemişse bu yola başvurulur.

Alacaklı icra dairesine takip talebinde bulunur. Bunun üzerine icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Bundan sonra genel haciz yolu prosedürüne benzer bir prosedür uygulanır. Ödeme emri ile borçluya 7 gün içinde borca veya rehin hakkına itiraz edebileceği; bir itirazı yoksa borcu 15 gün içinde ödemesi gerektiği ihtar edilir. Bundan sonra şu üç durumdan biri ortaya çıkabilir.

Borçlu itirazda bulunmaz ve 15 gün içinde borcu öderse takip son bulur.

Borçlu itirazda bulunmaz ve 15 gün içinde borcu da ödemezse takip kesinleşir. Bunun üzerine alacaklı rehinli menkulün satılmasını icra dairesinden isteyebilir.
Borçlu 7 gün içinde borca veya rehin hakkına veya her ikisine birden itirazda bulunursa, takip durur. Duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının aynı genel haciz yolunda olduğu gibi itirazın iptali davası veya İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın kaldırılması yollarından birine başvurup borçlunun itirazını bertaraf etmesi gerekir. Borçlunun itirazı bu iki yoldan biri ile giderilirse, alacaklı rehinli menkulün satılmasını icra dairesinden isteyebilir.

Borçlu sadece rehin hakkına itiraz ederse (rehin hakkına ilişkin itirazı açıkça ve ayrıca olmalıdır); alacaklı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipten vazgeçip (ve bununla rehin hakkından vazgeçip) takibin aynı dosyada genel haciz yolu olarak devamını isteyebilir.

b- İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız Takip: Alacak için bir gayrimenkul ipotek edilmiş ve vadesinde borçlu borcunu ödememişse alacaklı icra dairesine takip talebinde bulunur. Bunun üzerine icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Bu takip yolunda da genel haciz yolu prosedürüne benzer bir prosedür uygulanır. Ödeme emri ile borçluya 7 gün içinde sadece borca itiraz edebileceği; bir itirazı yoksa borcu 30 gün içinde ödemesi gerektiği ihtar edilir.  Borçlu, ipotek hakkına itiraz edemez. Çünkü ipotek hakkı resmi senetle tespit edilmiştir. Ayrıca borçlu zamanaşımı itirazında da bulunamaz, çünkü gayrimenkul rehni ile temin edilmiş alacaklarda zamanaşımı işlemez. Bundan sonra şu üç durumdan biri ortaya çıkabilir.

Borçlu itirazda bulunmaz ve 30 gün içinde borcu öderse takip son bulur.

Borçlu itirazda bulunmaz ve 30 gün içinde borcu da ödemezse takip kesinleşir. Bunun üzerine alacaklı rehinli gayrimenkulün satılmasını icra dairesinden isteyebilir.

Borçlu 7 gün içinde borca itirazda ederse takip durur. Duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının aynı genel haciz yolunda olduğu gibi itirazın iptali davası veya İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın kaldırılması yollarından birine başvurup borçlunun itirazını bertaraf etmesi gerekir. Borçlunun itirazı bu iki yoldan biri ile giderilirse, alacaklı rehinli gayrimenkulün satılmasını icra dairesinden isteyebilir.

II- Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamlı Takip

a- Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamlı Takip:  Alacak veya rehin hakkı veya her ikisi birden bir ilâmda veya ilâm niteliğindeki bir belgede tespit edilmişse bu yola başvurulur. Alacaklı icra dairesine takip talebinde bulunur. Bunun üzerine icra dairesi borçluya icra emri gönderir. Borçlu icra emrine itirazda bulunamaz. Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez ve icranın geri bırakıldığına dair bir karar da getirmezse, alacaklı rehinli menkulün satılmasını isteyebilir.

b- İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamlı Takip:  İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip iki halde “ilâmlı takip” niteliğinde olabilir:

1-) Alacak veya ipotek hakkı yada her ikisi birden bir ilâmda veya ilâm niteliğindeki belgede tespit edilmişse; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı takip söz konusudur. 

Bu takip yolu da alacaklının takip talebi ile başlar. İcra dairesi borçluya bir icra emri gönderir. Borçlu bu icra emrine itiraz edemez. Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez veya icranın geri bırakıldığına dair bir karar da getirmezse, alacaklı ipotekli gayrimenkulün satılmasını isteyebilir.

2-) İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ediyorsa, kanunumuz bu hali de ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile  “ilâmlı takip” niteliğinde saymış ve özel bir takip yolu düzenlemiştir.

Açıklama: İpotek üç şekilde konulabilir:
        
Halen mevcut olan yani doğmuş bir alacağın teminatı olarak
İleride doğacak bir alacağın teminatı olarak
İleride doğma ihtimali olan bir alacağın teminatı olarak

1. şıktaki durumda yani halen mevcut bir alacağın teminatı olarak ipotek verilmişse, ipotek edilmiş olan o gayrimenkulün tapudaki ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içeriyor demektir.

İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ediyorsa ve vadesinde borç ödenmemişse ( icra dairesi alacağın vadesinin gelip gelmediğini incelemek zorundadır), alacaklı icra dairesine takip talebinde bulunur. İcra dairesi borçluya bir icra emri gönderir. Borçlu 30 gün içinde borcu ödemez veya icranın geri bırakıldığına dair bir karar da getirmezse, alacaklı ipotekli gayrimenkulün satılmasını isteyebilir.

ORTAK HÜKÜMLER

Satış İsteme Süresi: Ödeme veya icra emrinin borçluya tebliğinden itibaren;
    
rehinli menkuller için 1 yıl içinde
ipotekli gayrimenkuller için 2 yıl içinde satış istemelidir. 
Aksi halde takip düşer. (Genel Haciz Yolundan bu yönüyle farklıdır)

Paraların Paylaştırılması: Rehin satış tutarı aynı derecedeki bütün rehinli alacakları ödemeye yetmezse, icra dairesi bir sıra ve pay cetveli düzenler

Aynı malla temin edilmiş birden fazla rehin alacaklısı arasındaki sıra MK hükümlerine göre belirlenir.

REHİN AÇIĞI BELGESİ

1- Geçici Rehin Açığı Belgesi: RPÇY ile takip devam ederken, rehnin satışı sonunda elde edilecek paranın alacaklının alacağına yetmeyeceği anlaşılırsa, alacaklının talebi üzerine geçici rehin açığı belgesi verilir.

Alacaklı bu belge ile aynı takip dosyası üzerinde, borçlunun diğer mallarının haczini isteyebilir. Bu haciz geçici hacizdir. Rehin satılıp da ne kadar açık olduğu belli olmadan, geçici hacizli malların satışı istenemez.

2- Kesin Rehin Açığı Belgesi:  Rehinli mal üzerinde başka rehinli alacaklıların rüçhan hakkı olduğu için satış sonunda rehinli alacaklıya hiç para kalmazsa veya rehinli mal satılıp elde edilen bedel alacaklının alacağına yetmezse; birinci halde bütün alacak için ikinci halde ise alacağının alamadığı kısmı için alacaklıya verilen belgedir.

Hükümleri:
– Alacaklı, Kesin rehin açığındaki alacak miktarı için, borçluya karşı icra veya iflâs takibi yapabilir
– Alacaklı, bir yıl içinde ilâmlı veya ilâmsız takip yaparsa borçluya yeniden ödeme emri veya icra emri gönderilmesine gerek yoktur.

-Bu belge m.68 anlamında borç ikrarını içeren belge niteliğindedir

Rehin açığı belgesi ile iptal davası açılamaz.
İHTİYATİ HACİZ

İhtiyati haciz: alacaklının bir para alacağının (2003 Değişikliği ile bu husus kanun metnine girmiştir) zamanında ödenmesini güvence altına almak için borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. Alacaklı, borçlunun borcunu zamanında ödeyeceğinden emin değilse, ilk önce borçlunun mallarını ihtiyaten haczettirip ondan sonra alacak davasını açar veya icra takibini yapar.

İhtiyati haciz talebi için gerekli şartlar:
Alacağın vadesi gelmiş olmalıdır 
Alacak bir rehinle temin edilmemiş olmalıdır.

2 istisnai halde vadesi gelmemiş alacak için ihtiyati haciz istenebilir:

Borçlunun belli bir ikametgahı bulunmuyorsa, 
Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya hazırlanıyorsa veya borçlunun kendisi kaçmaya hazırlanıyorsa.

İhtiyati Haciz Kararı: Yukarıdaki şartlar var ise alacaklı mahkemeye başvurarak borçlunun mallarının ihtiyaten haczine karar verilmesini isteyebilir. 

Yetkili mahkeme genel haciz yolundaki yetki kurallarına göre belirlenir. Görevli mahkeme HMUK m.1/8’e göre belirlenir.

Alacaklı mahkemede alacağın varlığını, vadesinin geldiğini ve alacak için rehin alınmadığını ispat eder. Bu ispat tam bir ispat değildir; burada emarelerle ispat veya gerçeğe yakınlık karinesi yeterlidir. Bunlar ispat edilince mahkeme alacaklıdan bir miktar teminat alarak borçlunun mallarının ihtiyaten haczine karar verir.  Alacak ilâma dayanıyorsa teminata gerek yoktur (m.259,II).
İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
İhtiyati haciz kararı verilirken borçlu dinlenmemişse, borçlu ihtiyati haciz kararını öğrenmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.
Borçlunun yanı sıra menfaati ihlal olan üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendikten itibaren 7 gün içinde ihtiyati haciz kararına dayanak olan sebeplere ve teminatın miktarına itiraz edebilirler (Bu hüküm 2003 değişikliği ile getirildi).
Borçlunun veya üçüncü kişinin yapmış olduğu itiraz sonucunda mahkemenin vermiş olduğu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz ihtiyati haczin icra edilmesini durdurmaz.
İhtiyati haciz talebi reddedilen alacaklı da bu karara karşı temyiz yoluna başvurma hakkına sahiptir. (2003 değişiklikleri ile ihtiyati hacizde temyiz hakkı taraflara tanınmış oldu) 
     
İhtiyati Haciz Kararının Yerine Getirilmesi
Alacaklı mahkemeden aldığı İhtiyati haciz kararını icra dairesine vererek yerine getirtir. 

Alacaklı ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren 10 gün içinde icra dairesine başvurarak ihtiyati haciz kararının yerine getirilmesini istemek zorundadır. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar. İhtiyati haciz kararı genel haciz yolundaki hükümlere göre yerine getirilir. Borçlu teminat gösterirse, icra dairesi bu teminat karşılığında, ihtiyaten haczedilmiş olan menkul malları borçluya bırakabilir (m.263). Bu halde mallar üzerindeki ihtiyati haciz devam etmektedir

Borçlu teminat göstererek mahkemeden (takipten sonra icra mahkemesinden) ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyebilir. Bu halde borçlunun talebi kabul edilirse mallar üzerindeki haciz kalkmakta, ihtiyati haciz teminat üzerinde devam etmektedir.
 
İhtiyati Haczin Etkisi

İhtiyati haczin kesin (icrai) bir etkisi yoktur. Alacaklı ihtiyati haciz kesinleşmeden ihtiyaten haczedilen malların satılmasını ve bedelinden alacağın ödenmesini isteyemez. 

İhtiyati Haczin Kesinleşmesi 

Borçlunun mallarına icra dairesi tarafından ihtiyati haciz konulduktan itibaren alacaklı   7 gün içinde harekete geçerek:

Mahkemede dava açmalı ya da
İcra dairesinde icra (veya iflas) takibi yapmalıdır. Aksi halde ihtiyati haciz düşer.

Alacaklı 7 gün içinde dava açar veya takip yapar ise ihtiyati haciz dava veya takip sonuna kadar devam eder. Alacaklı dava veya takip sonunda haklı çıkarsa, ihtiyati haciz kesinleşir, malların satışı icra dairesinden istenebilir.      

 

 

 

4.Hafta

Mart 30, 2009

4.HAFTA NELER OLACAK:

 Elimde kapı gibi Mahkeme kararı var diyenler

Yüksek Mahkemeleri ezbere sayabilenler

Davayı Edirne’de kazanmıştım. Şimdi Hakkari’deyim ne olacak diyenler

 

İLÂMLI İCRA Para ve teminat alacakları dışındaki alacaklar için ilâmsız icra yolu kapalıdır. Konusu paradan başka şey olan alacaklar için, alacaklının ilk önce mahkemede dava açarak bir ilâm alması ve ondan sonra bu ilâm ile icraya başvurması gerekir. Para alacağı için de ilâmlı icra yoluna başvurulabilir. İlamlar, alacağın konusuna göre farklılık arz ederler ve her birinin kendisine özgü nitelikleri vardır. Örneğin bir gayrimenkulün teslimine dair bir ilâm ile bir para borcunun ödenmesine dair bir ilâmın içerikleri ve nitelikleri farklıdır. Bunların icraları da farklı özellikler içerir. İİK’ nu bu sebeple “ilâmlı icra”yı ikiye ayırmıştır:

1- Para ve teminat borçlarına ilişkin ilâmların icrası

2- Para ve teminattan başka borçlara ilişkin ilâmların icrası: Menkul teslimine ilişkin ilâmların icrası Gayrimenkullerin tahliye ve teslimine ilişkin ilâmların icrası Çocuk teslime ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilâmların icrası Bir şeyin yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin ilâmların icrası İrtifak hakları hakkındaki ilâmların icrası Öncelikle bu ilâmların icrası için müşterek olan hükümler incelenecektir.

MÜŞTEREK HÜKÜMLER I- İlâm ve İlâm Niteliğindeki Belgeler Mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örneklerine ilâm denir. Buradaki ilâmdan maksat, her şeyden önce hukuk (sulh hukuk, asliye hukuk ve ticaret) mahkemelerinden alınmış olan ilâmlardır. Bundan başka: Ceza mahkemesi ilâmlarının tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası, Tam yargı davası sonucunda verilmiş olan idari yargı mercii ilâmları, Sayıştay ilâmları, Hakem kararları Usulüne göre tenfiz kararı verilmiş bulunan yabancı mahkeme ilâmları ilâmlı icraya konabilir. Yukarıda sayılan mahkeme ilâmları, eda hükmüne ilişkin ilâmlar ise icraya konabilir; yoksa tespit hükmü içeren ilâmlar ilâmlı icraya konamaz. Tespit hükümlerinin sadece yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkraları ilâmlı icraya konabilir. İİK m. 38’e göre ilâm niteliğinde sayılan belgeler şunlardır:

1-Mahkeme huzurunda yapılan sulhler

2-Mahkeme huzurunda yapılan kabuller ( ayrıca feragatler)

3-Kayıtsız şartsız tek taraflı para borcu ikrarını içeren düzenleme biçimindeki noter senetleri

4-Temyiz kefaletnameleri

5-İcra dairesindeki kefaletnameler. Özel Kanunlar gereği ilâm hükmünde olan belgelere örnek: Avukatlık K.’ na göre, her iki tarafın avukatı huzurunda yapılan ve onların da imzasını taşıyan “uzlaşma tutanağı”

 

II- İlamlı İcrada Yetki:  Alacaklı elindeki ilâmı dilediği yerdeki (il veya ilçedeki) icra dairesinde icraya koyabilir. İlamlı icrada da icra dairesine başvurulmasıyla, yani alacaklının takip talebiyle icra takibi başlar. İlam veya ilâm niteliğindeki belge takip talebiyle birlikte icra dairesine verilir. Takip talebini alan İcra dairesi borçluya icra emri gönderir. İcra dairesi bu belgenin ilâm veya ilâm niteliğinde bir belge olup olmadığını inceler.

 

III- İlamların Zamanaşımına Uğraması İlamlı icra yoluna başvurabilmek için ilâmın zamanaşımına uğramamış olması gerekir. Eğer zamanaşımına uğramış ise, borçlu icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. İlamlar 10 yıllık zamanaşımına tabidir (Noter senetlerindeki alacak, alacağın tabi olduğu hükümlerdeki zamanaşımına tabidir). Bazı ilâmlar zamanaşımına uğramaz. Bunlar: Gayrimenkul mülkiyetine ve gayrimenkul üzerindeki diğer ayni haklara ilişkin ilâmlar Aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilâmlardır

 

IV- İlamlı İcraya Başvurabilmek İçin Hükmün Kesinleşmiş Olması Kural Olarak Şart Değildir Bir mahkeme hükmüne karşı temyiz yoluna başvurulması kural olarak hükmün icrasını durdurmaz. Ancak aşağıdaki ilâmlar kesinleşmedikçe icraya konamaz: Gayrimenkul mülkiyetine ve gayrimenkul üzerindeki diğer ayni haklara ilişkin hükümler Aile ve şahsın hukukuna ait hükümler (örnek: boşanma veya babalık davası sonunda verilen hükümler) Fakat nafaka hükümlerinin icrası için kesinleşmeye gerek yoktur, Hakem kararları Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi hakkındaki kararlar temyiz edilirse icra durdurulur. Mahkeme hükmünü temyiz eden borçlunun hükmün icrasını durdurabilmesi için teminat karşılığı Yargıtay’dan icranın durdurulmasını istemesi lazımdır. Bu halde borçlu, borcun tamamı kadar teminatı icra dairesine vermek zorundadır.

 

V- İcranın İadesi Bir mahkeme hükmü temyiz edilmesine rağmen, ilâm icraya konulmuş olabilir. Bunun üzerine ilâm aleyhine olan kişi teminat karşılığı Yargıtay’dan icranın durdurulmasını isteyebilir. Yargıtay icranın durdurulmasına karar vermezse; bir yandan Yargıtay temyiz incelemesine devam ederken diğer yandan da icra dairesi ilâmın icrasına devam eder. Bu durumda temyiz incelemesi sonunda Yargıtay mahkemenin hükmünü bozarsa ve mahkemede bu bozma kararına uyarsa ne olacaktır? İlamın hükmü tamamen icra edilmemişse; ilâmlı icra takibi son bulacağından icra işlemleri son bulur. İlamın hükmü tamamen icra edilmişse: icra tamamen veya kısmen eski haline iade olur. İcra dairesi alacaklıya ödemiş olduğu parayı veya teslim etmiş olduğu malı geri alıp borçluya geri verir.İlamların icrası ile ilgili olarak müşterek olan hükümleri incelenmiş oldu.

PARA ALACAKLARI HAKKINDAKİ İLAMLARIN İCRASI Para ve teminat alacağı hakkında elinde ilâm olan alacaklı, bu ilâmı icra dairesine vererek takip talebinde bulunur. Takip talebini alan icra dairesi bir icra emri düzenleyerek borçluya gönderir. Borçlu borcunu icra emrinde yazılı 7 gün içinde ödemezse, alacaklının talebi üzerine icra dairesi, borçlunun borca yetecek kadar malını haczeder, satar ve bedelinden alacaklının alacağını öder. Borçlu kendisine gönderilen icra emrine karşı itirazda bulunamaz. Ancak borçlu üç halde icranın geri bırakılmasını aşağıdaki mercilerden isteyebilir.

1- Mahkeme hükmü kesinleşmeden icraya konulmuş ise; borçlu Yargıtay’dan icranın durdurulması kararı verilmesini isteyebilir.

2- Borçlu, ilâm verildikten sonra borcunu ödemişse (itfa) veya alacaklıdan mehil almışsa (imhal) veya ilâm zamanaşımına uğramışsa bu sebeplere dayanarak İCRA MAHKEMESİNDEN icranın geri bırakılmasını isteyebilir.

3- Borçlu hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın iadesi talebini inceleyen mahkemeden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Borçlu borcunu 7 gün içinde ödemez ve yukarıdaki üç merciden birinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirmezse alacaklının talebi ile icraya devam edilir.

3.Hafta

Mart 20, 2009

 

3.HAFTA BİZİ NE BEKLİYOR PEKİ:

Ticaret hukukunu sevenler ve bu dersi geçtim diyenler

Öğrencilikten sonra ticarete atılmak istiyorum diyenler

Memur olsam bile ticaret yaparım diyenler

Poliçe,bono,çek görenler

Senet imzaladım ne olacak vee “ama ben kefildim” diyenler

Hani hapis cezası yoktu diyenler.

KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS HACİZ YOLU İLE TAKİP

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu özel bir ilâmsız icra yoludur. Alacaklının bu yola başvurabilmesi için elinde mutlaka bir kambiyo senedinin bulunması gerekir.

Kambiyo senetleri; bono, poliçe ve çek’tir.

Elinde kambiyo senedi olan alacaklı dilerse genel haciz yoluna da başvurabilir.

Alacak rehinle temin edilmiş olsa bile alacaklı önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurabilir.

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu genel haciz yoluna benzer, ikisinde de aynı safhalar vardır:
Takip talebi
Ödeme emri ve kesinleşmesi
Haciz
Satış
Paraların paylaştırılması

İki takip yolu arasında 1. ve 2. safhalarda farklılıklar vardır, ancak bu farklar çok önemlidir.

I- TAKİP TALEBİ

Takip talebi genel haciz yolunda olduğu gibi icra dairesine yapılır. 
Genel haciz yolundan farklı olarak burada takip talebine kambiyo senedinin aslının eklenmesi zorunludur.
 

Alacaklının borçludan alacağını isteyebilmesi için “ödememe protestosu” çekilmesinin şart olduğu hallerde takip talebine bu ödememe protestosunun da eklenmesi zorunludur

Senedin aslı ve protesto belgesi takip talebi ile birlikte icra dairesine verilmemiş buna rağmen ödeme emri gönderilmişse; borçlu şikâyet yolu ile ödeme emrinin iptalini İCRA MAHKEMESİNDEN isteyebilir. Bu halde şikâyet süresi 7 (yedi) gündür. İCRA MAHKEMESİ ödeme emrini iptal ederse, borçluya yeniden ödeme emri gönderilir.

Genel haciz yolundan farklı olarak burada; takip talebini alan icra dairesi takip talebi ile kendisine verilen senedin kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığını ve senedin vadesinin gelip gelmediğini incelemek zorundadır.

II- ÖDEME EMRİ

İcra dairesi takip talebi ile kendisine verilen senedi inceler ve senet kambiyo senedi niteliğinde ise ve vadesi de gelmişse borçluya hemen kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri gönderir. 

Ödeme emri ile borçluya:

Borcu  ve takip masraflarını 10 gün içinde ödemesi, 

Senet kambiyo senedi niteliğinde değilse bunu 5 gün içinde İCRA MAHKEMESİ’NE şikâyet yolu ile bildirmesi gerektiği,  

Borca veya imzaya itirazı varsa bunu 5 gün içinde dilekçe ile İCRA MAHKEMESİ’NE yapabileceği

İCRA MAHKEMESİNDEN itirazının kabul edildiğini gösteren bir karar getirmedikçe cebri icraya devam olunacağı, 

İtiraz etmediği ve borç ödenmediği takdirde 10 gün içinde mal beyanında bulunması gerektiği ihtar edilir.

Ödeme emrinin sonucunda:
Borçlu borcunu 10 gün içinde ödemek zorundadır
Ödeme Emrine İtiraz:

 Borçlu, senedin altındaki imzayı kabul etmiyorsa, bunu bir dilekçe ile, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde İCRA MAHKEMESİ’NE bildirmelidir. İmza itirazı, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. Ancak İCRA MAHKEMESİ takibi geçici olarak durdurabilir.àİmzaya İtiraz ve İncelenmesi

İCRA MAHKEMESİ imzanın borçluya ait olmadığına karar verirse, itirazın kabulüne karar verir ve bu kararla icra takibi durur. Alacaklının kötü niyetle veya ağır kusur sonucu takip yaptığı anlaşılırsa, alacaklı alacağın %10 oranında para cezasına mahkum edilir.

İCRA MAHKEMESİ imzanın borçluya ait olduğuna karar verirse, itirazın reddi ile birlikte borçluyu inkâr tazminatına mahkûm eder.

 Borçlu, itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır. İCRA MAHKEMESİNDE bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Borçlu İCRA MAHKEMESİNDEKİ duruşmada, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini veya borcun ertelendiğini sadece resmi bir belge veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebilir.àBorca İtiraz ve İncelenmesi

İCRA MAHKEMESİNDE yapılan inceleme sonucunda; borçlunun itirazının kabulüne karar verilirse icra takibi durur, kararın kesinleşmesi ile takip iptal edilir. Ayrıca: borçlunun yapmış olduğu itirazı inceleyen İCRA MAHKEMESİ, borçlunun itirazını esasa ilişkin nedenlerle kabul ederse ve borçlunun talebi varsa, alacaklının icra takibi yaparken kötü niyeti veya ağır kusuru da tespit edilmişse alacağın %20 si oranında icra-inkar tazminatına alacaklıyı mahkum eder (2003 Değişikliği).

Borçlunun itirazı reddedilirse, karar temyiz edilse bile icra takip işlemlerinin hiçbirini durdurmaz. Borçlu alacağın tamamı için teminat gösterirse temyiz incelemesi sonuna kadar takip durdurulur.

İCRA MAHKEMESİ borçlunun itirazını yerinde bulmaz ise borçlunun itirazını kaldırır. Eğer borçlunun malları haczedilmiş fakat itiraz dolayısıyla satış yapılamamışsa artık malların satışı yapılabilir. İCRA MAHKEMESİ itirazı ilk önce ciddi görüp takibi geçici olarak durdurmuş ise takibe kaldığı yerden devam edilir. Borçlunun itirazının reddi halinde itirazın incelemesi bitene kadar takip geçici olarak durdurulmuş ise ve alacaklının talebi varsa borçlu %40 oranında icra-inkâr tazminatına mahkûm edilir (2003 Değişikliği).

Borca veya imzaya itiraz eden ancak itirazı İCRA MAHKEMESİ tarafından reddedilen borçlu 3 gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır (bu hüküm 2003 Değişikliği ile getirildi) 

Ödeme Emrine Karşı Şikâyet: Alacaklının elindeki senet kambiyo senedi niteliğinde olmadığı halde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulmuş ve icra dairesi de bu hususu göz ardı etmişse, burada icra dairesinin bir hatası söz konusudur. Bu sebeple borçlu, ödeme emrinden sonra 5 gün içinde İCRA MAHKEMESİNDE şikâyet yoluna başvurarak, yanlışın düzeltilmesini ister.

2.Hafta

Mart 14, 2009

2.HAFTA BİZİ NELER BEKLİYOR:
İlk hafta temel prensipler öğrenildi diyenler
Bir an evvel ilamsız takibe başlayalım diyenler
Kötü niyetli alacaklı ve borçluyla nasıl mücadele ederim diyenler.
Borçlunun malını haczetme ve satışı nasıl olur diyenler
Ağlayanın malı gülene hayretmez ata sözüne inanmış kişiler
İcra ve İflas hukukunda beddua müessesesi

İCRA TAKİP YOLLARI:

A)HACİZ YOLUYLA TAKİP
a) İlamsız takip
aa) Genel Haciz yolu ile takip
bb) Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu
cc) Kiralanan taşınmazların tahliyesi

b) İlamlı takip
aa) Para alacakları hakkındaki ilamlar için
bb) Para dışındaki ilamlar için

B) REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP
a) İlamsız takip
b) İlamlı takip

İLAMSIZ TAKİP: Para ve teminat alacakları ile kiralanan taşınmazların tahliyesi için başvurulabilen ve takibin yürümesi için herhangi bir mahkeme kararına ya da rehin hakkıyla güvence altına alınmış bir alacağa gereksinim olmayan icra takibidir.

YETKİ : Davanın veya takibin nerde açılacağını- bakılacağını ifade eder. Yani Sivas’ta mı Bingöl de mi görüleceği yetkiyi ilgilendirir.
GÖREV: Sivas’ta görülecek dava olduğunu kabul edelim (Yetki sorunu çözülmüş) Sivas’ta hangi mahkemenin bakacağını ifade eder. Yani Sulh hukuk mu Asliye hukuk mu İcra Hukuk Mahkemesi mi bakacaktır. Bu mesele görevin konusunu oluşturur. Adli Yargıda Hakim/Mahkeme görevi yani Sivas’ta hangi mahkemenin davaya bakacak oluşunu kendiliğinden talebe gerek olmaksızın inceler ve karar verir. Oysa yetki hususunu hakim/mahkeme kendiliğinden inceleyemez. Yani normalde Bingöl de açılması gereken bir dava veya takip Sivas’ta açılmış ise mahkeme yanlış yerde açılmış diyemez. Bu yanlışlık davalı tarafça belirtilmesi (İcra dairesine yetki itirazında) bulunması gerekir. Görev ve yetkiye ilişkin kurallar Hukuk Usulü Kanununda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

GENEL HACİZ YOLU:

Genel haciz yoluyla takip, temel olarak altı aşamadan oluşur. Bunlar sırasıyla: *Alacaklının takip talebi *borçluya ödeme emri gönderilmesi * Takibin kesinleşmesi, * borçlunun mallarının haczedilmesi, *Hacizli malların satışı, *satıştan elde edilen paraların,paylaştırılmasıdır.

Bir para (veya teminat) alacağı rehinle temin edilmemiş ise ve bir kambiyo senedine de dayanmıyorsa başvurulacak icra takip yolu genel haciz yoludur.

Kambiyo senedine (bono,poliçe,çek) bağlı alacaklar için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulur. Ancak genel haciz yoluna başvurmaya da bir engel yoktur.

Alacak bir rehinle temin edilmiş ise, alacaklı ilk önce rehin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak zorundadır. Genel haciz yoluna başvuramaz.

Genel Haciz Yolu beş safhadan meydana gelmektedir:

Alacaklının takip talebi
Borçluya ödeme emri gönderilmesi ve bu ödeme emrinin (takibin) kesinleşmesi
Haciz
Haczedilen malların satışı
Paraların Paylaştırılması

1- TAKİP TALEBİ

Alacaklının icra dairesine başvurarak alacağını cebri icra yolu ile tahsil edilmesini istemesine takip talebi denir.Takip talebi yetkili icra dairesine yazılı veya sözlü olarak yapılır (m.58,I).

Alacaklının takip talebi olmadan icra takibinin başlaması mümkün değildir.

Takip talebinde; alacaklı ve borçlunun kimliği ve adresleri, vergi kimlik numaraları, varsa vekillerinin isimleri, adresleri, alacağın TL cinsinden tutarı ve faizli alacaklarda faiz oranı ve faizin işlemeye başladığı gün, temerrüt faizi isteniyorsa temerrüt tarihi ve takip gününe kadar işlemiş olan temerrüt faiz miktarı bulunur. Takip bir senede dayanıyorsa senedin aslı veya onaylı örneği takip talebine eklenir.

Takip talebinde bulunulmasının sonuçları:

Takip Hukuku Bakımından:

Takip talebini alan icra dairesi 3 gün içinde borçluya bir ödeme emri göndermek zorundadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun tayin ettiği bazı süreler korunmuş olur
Takip talebi tarihi hacze iştirak için esas alınır

– Borçlar Hukuku Bakımından

Takip talebi ile takip konusu alacak hakkında zamanaşımı kesilmiş olur. (müteselsil borçlulardan birine karşı yapılan takip, diğer borçlular için de zamanaşımını keser).
Takip talebinde bulunulduğunda borçlu mütemerrit olur (Daha önce temerrüde düşürülmemişse artık en son bu anda temerrüde düşmüş sayılır)

2- ÖDEME EMRİ
Takip talebini alan icra dairesi, 3 gün içinde bir ödeme emri düzenler ve borçluya gönderir.

Ödeme emri ile borçluya, borcu ödemesi veya itirazı varsa bunu bildirmesi ve bunları yapmazsa hakkında cebri icraya devam edileceği ihtar edilir.
Takip talebini alan icra dairesi ödeme emri göndermeden önce:

İstenen alacağın mevcut olup olmadığını,
Alacağın vadesinin gelip gelmediğini,
Alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığını,
inceleme yetkisine sahip değildir. Bu haller var ise bunu borçlu ödeme emrine itiraz ederek ileri sürebilir.

Ödeme Emrinin İçeriği:

*Takip talebinde bulunan kayıtlar
*Borcun ve giderlerin 7 gün içinde ödenmesi ihtarı
*Borçlunun bir itirazı varsa bunu 7 gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı
*7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz etmezse aynı yedi gün içinde mal beyanında bulunması gerektiği ihtarı
*Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz etmezse mallarının haczedileceği ihtarı

İcra Takibinin Ödeme Emrinin Tebliğinden Sonraki Durumu

Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun davranış şekline göre burada üç durum ortaya çıkabilir:

Borçlu ödeme emrinde yazılı olan borcu kabul eder ve 7 gün içinde borcunu icra dairesine yatırabilir. Bu halde borç ödenmiş olduğundan icra takibi sona erer.

Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez ve itiraz da etmez ise ödeme emri kesinleşmiş olur. Bunun üzerine alacaklı icra dairesinden borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.

Borçlu 7 gün içinde kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz edebilir.

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

Ödeme emrine itiraz icra dairesine, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılır. İCRA MAHKEMESİ’NE yapılan itiraz geçersizdir.

Borçlu ödeme emrine itiraz ederken mutlaka yurt içindeki adresini belirtmelidir. Belirtilen bu adres sonradan değişir ve bu durum icra dairesine bildirilmezse, o adrese yapılan tebligatlar borçluya yapılmış sayılır (2003 Değişikliği)

Borçlu çeşitli nedenlerle ödeme emrine itiraz edebilir:
-İcraya konan senet sahtedir.
-Hiç borç yoktur.
-Borcu doğuran sözleşme geçersizdir.
-Borcun vadesi gelmemiştir.
-Borç zamanaşımına uğramıştır.
-Borç talep edilen kadar değildir(kısmi itiraz).

İtiraz Sebepleri

İtiraz sebepleri ileri sürülüş bakımından ikiye ayrılır:
1-İmzaya İtiraz
2-Borca İtiraz

1-İmzaya İtiraz

Alacaklı bir adi senede dayanarak icra takibi yapmakta ise borçlu bu adi senet altındaki imzanın kendisinin olmadığını ileri sürerek itiraz edebilir buna imzaya itiraz denir.

Borçlu, imzaya itirazını “açıkça ve ayrıca” bildirmek zorundadır. Açıkça ve ayrıca itiraz edilmezse adi senet altındaki imza kabul edilmiş sayılır.

Borçlu imza itirazı ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerini de bildirebilir. Örneğin, imzaya itiraz ile zamanaşımı itirazı, takas itirazı çelişmez; ancak imza itirazı ile borcun ödendiği itiraz çelişir, bu halde borçlunun imzaya itiraz etmediği borca itiraz ettiği sonucuna varılabilir.

İmzaya itiraz ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerinin de bildirildiği durumda borçlu “imzaya itiraz” etmiş sayılır. İmza itirazı ile birlikte yetki itirazında da aynı durum vardır.

İcra takibi imzası noterlikçe onaylı bir senede dayanıyorsa borçlu imza inkarında bulunamaz (Genel mahkemelerde sahtelik davası -menfi tespit davası- açabilir). Borçlu noter senedindeki imzaya açıkça ve ayrıca itiraz etmişse bu itiraz borca itiraz sayılır.

2-Borca İtiraz

İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir.

Borçlu, borca itiraz sebeplerini itiraz ederken ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Sadece “itiraz ediyorum” demesi yeterlidir. Ancak borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlı olduğundan borçlunun sebep bildirmesi kendi yararına olacaktır.

Borçlunun İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olması

Borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır; itiraz sebeplerini değiştiremez, genişletemez. ( Bu kural itirazın İCRA MAHKEMESİ’NDE kaldırılması sırasında geçerlidir; yoksa itirazın iptali davasında borçlu yeni itiraz sebepleri ileri sürebilir). Ancak borçlu itirazında sebep bildirmek zorunda da değildir, sadece itiraz ediyorum diyebilir. Bu bakımdan konuyu ikiye ayırarak incelemek gerekir:

Borçlu itirazında sebep bildirmemiş ise Borçlu sadece itiraz ediyorum demişse ve takip adi bir senede dayanıyorsa borçlu adi senet altındaki imzasını kabul etmiş demektir. Yani itiraz imzaya değil borca itirazdır (çünkü imzaya itiraz “açıkça ve ayrıcı yapılmalıdır). Sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir .

Borçlu itirazında sebep bildirmişse Borçlu bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlıdır bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Bu durumda borçlu sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir. (2003 Değişikliği)

Kısmi İtiraz

Borçlu, alacaklının talep ettiği alacak miktarının sadece bir kısmına itiraz edebilir diğer kısmını kabul edebilir. Buna kısmi itiraz denir. Örneğin: alacaklı 1000 TL için icra takibi yapmıştır. Borçlu ise 500 TL’i daha önce ödemiştim diye kısmi itirazda bulunabilir.

Kısmi itirazda borçlu itiraz ettiği kısmın miktarını açıkça göstermelidir. Eğer borçlu kısmi itirazda itiraz ettiği miktarı açıkça belirtmez ise mesela “ borcum bu kadar değildir itiraz ediyorum derse” bu itiraz geçersizdir. İtiraz edilmemiş sayılır.

GECİKMİŞ İTİRAZ

Borçlu kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle (örneğin ağır hastalık veya bir seyahatte bulunması nedeniyle, deprem, sel vb. afet durumları) 7 günlük itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edememişse gecikmiş itirazda bulunabilir.

Ödeme emri ilanen tebligat yolu ile yapılmışsa, borçlu gecikmiş itiraz yoluna başvuramaz.

Kanuni temsilci bir engel sebebiyle itiraz edememişse gecikmiş itiraz mümkün, ancak avukat bir engel sebebiyle itiraz edememişse gecikmiş itiraz yoluna başvurulamaz.

Gecikmiş itiraz için:
Engelin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde İcra Mahkemesi’ne başvurulur.

Gecikmiş itirazda, normal itirazdan farklı olarak engelin ne olduğunun ve itiraz sebepleri ile birlikte, İCRA MAHKEMESİ’NE bildirilmesi gerekir.

Gecikmiş itiraz, haczedilmiş malların paraya çevirme işlemi bitinceye kadar yapılabilir.

Borçlu mazeretinin haklı olduğunu her türlü delil ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİ borçluya re’sen yemin teklif edebilir. Tanık dinletilebilir.

Gecikmiş itiraz üzerine icra takibi normal itirazda olduğu gibi kendiliğinden durmaz. Ancak İCRA MAHKEMESİ borçlunun mazeretini kabul ederse bununla gecikmiş itiraz süresinde yapılmış itiraz hükmünde olur ve icra takibi durur.

İtiraz edilmediği için takip kesinleşmiş, borçlunun mallarına haciz konmuş, bundan sonra borçlu gecikmiş itiraza başvurmuş ve talebi kabul edilmiş ise; alacaklı İCRA MAHKEMESİ’NİN kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmaz veya itirazın iptali davası açmaz ise konulmuş olan hacizler kalkar.

Borçlunun yapmış olduğu itiraz (gerek borca gerekse imzaya itiraz) alacaklıya tebliğ edilir.

Ödeme Emrine Yapılan İtirazın Etkisi

7 gün içinde yapılan geçerli bir itiraz icra takibini durdurur.

Borçlu kısmi itirazda bulunmuş ise, itiraz etmediği kısım için icra takibi durmaz, devam eder.

Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine devam edilebilmesi için bu itirazın giderilmesi gerekir.

ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GİDERİLMESİ

Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine devam edilebilmesi için borçlunun bu itirazının giderilmesi gerekir. Borçlunun itirazının giderilebilmesi için alacaklının başvurabileceği 2 yol vardır. Alacaklı:

Genel mahkemelerde İtirazın İptali Davası açabilir
İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kaldırılması’na başvurabilir.

Alacaklının İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kaldırılması yoluna başvurabilmesi için elinde İİK m.68-68a’da sayılan belgelerden birinin bulunması gerekir. Alacaklının elinde bu belgelerden biri yok ise başvurabileceği yol sadece İtirazın İptali Davasıdır. Alacaklının elinde İİK m.68-68a’da sayılmış belgelerden biri var ise bu iki yoldan istediğine başvurabilir.

İtirazın İCRA MAHKEMESİN’ DE kaldırılması yolu itirazın iptali davasına göre daha basit ve çabuk bir yoldur.

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

Bu davanın konusu: icra takibinde borçlunun yapmış olduğu itirazın iptal edilmesidir.

İtirazın iptali davasını açan alacaklı, bu yolu bırakarak İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz. Ancak bunun tersi mümkündür. Yani önce İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı bir kereye mahsus, bu yolu bırakarak itirazın iptali davası açabilir.

Görevli mahkeme HUMK’a göre belirlenir (Asliye veya Sulh Hukuk Mahkemesi). Ticari işlerde Ticaret Mahkemesinde, iş hukukuna ilişkin işlerde İş Mahkemesinde açılır.

Davacı: İcra takibi yapan alacaklı
Davalı: İcra takibinin borçlusudur.

Davacı alacaklı, davalının icra takibine yaptığı itirazının iptalini ve davalı borçlunun icra takibinin konusu olan alacağı ödemeye mahkum edilmesini ister. Aynı zamanda borçlunun inkar tazminatına da mahkum edilmesini isteyebilir.

Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde bu davayı açmalıdır. Bu süre içinde dava açılmazsa icra takibi düşer.

İtirazın iptali davasında her türlü hukuki delille ispat mümkündür, yani yemin, bilirkişi, tanık delillerine başvurulabilir. Bu davada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplerle bağlı değildir.

İtirazın iptali davasının yargılaması sonunda;

Davanın reddi halinde, mahkeme borçlunun itirazını kabul eder yani alacaklıya borcu olmadığı kanısına varır. Böylece alacaklının iddia ettiği ve icra takibi yaptığı alacağın gerçekte mevcut olmadığı ortaya çıkmış olur . Kararın kesinleşmesi ile, borçluya karşı yapılmış olan icra takibi iptal edilmiş sayılır. Ayrıca, borçlu cevap dilekçesinde talep etmişse ve alacaklının kötü niyetli olduğu kanaatine varılmışsa alacaklı icra tazminatına mahkum edilir.

Davanın kabulü halinde, mahkeme borçlunun itirazının doğru olmadığına yani itirazının iptaline karar verir. Bu karar itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini sağlar; bunun için kararın kesinleşmiş olması gerekmez.
Ayrıca, mahkeme, alacaklı talep etmişse borçluyu inkar tazminatına da mahkum eder.

Borçlunun İcra İnkar Tazminatına Mahkum Edilebilmesinin Şartları:

Geçerli bir ilâmsız icra takibi yapılmış olmalıdır
Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır
Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmalıdır
Alacaklı talep etmiş olmalıdır
Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmiş olmalıdır
Borçlunun kötü niyetli olması kural olarak şart değildir ( Ancak borçlunun yerine veli, vasi, kayyım veya mirasçı itiraz etmişse; bu halde bunların kötü niyetli olmaları koşulu da aranır).

İcra İnkar Tazminatının Miktarı: Kanun takip konusu alacağın en az % 40’ı demiştir. Ancak alacaklı daha az talep etmişse, talepten fazlasına hükmedilmemelidir. Alacaklının zararı, yüzde kırk oranından fazla ise, ispat edilmek şartı ile mahkeme bu miktara hüküm verebilir.

İTİRAZIN KALDIRILMASI (İCRA MAHKEMESİNDE)

İtirazın kaldırılması yoluna sadece elinde İİK m.68-68a da sayılmış olan belgelerden birisi olan alacaklılar başvurabilir. Borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 6 ay içinde açılmalıdır.

İtirazın kaldırılması bir dava değildir. Burada İCRA MAHKEMESİ’NİN yaptığı inceleme itirazın iptali davasında mahkemenin yaptığı incelemeye oranla daha basit ve sınırlıdır. Alacaklı alacağını sadece İİK m.68-68a da sayılan belgelerden biri ile ispat edebilir. Borçlu da itirazını belge ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİN’ de tanık, yemin gibi delillere başvurulamaz.

Borçlu ödeme emrine itiraz ederken itiraz sebeplerini bildirse de bildirmese de İCRA MAHKEMESİ deki duruşmada sadece bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlıdır, sonradan sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini ileri sürebilir (2003 Değişikliği)

İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması iki çeşittir. Borçlunun itirazının niteliğine göre itirazın kaldırılması farklı hükümlere tabi kılınmıştır.

Borçlu borca itiraz etmişse alacaklının başvuracağı yol => İtirazın Kesin Kaldırılması
Borçlu imzaya itiraz etmişse alacaklının başvuracağı yol => İtirazın Geçici Kaldırılması

1-İtirazın Kesin Kaldırılması

Borçlunun borca itiraz etmesi halinde başvurulacak yoldur. İCRA MAHKEMESİ’NE başvurulur.

Alacaklının bu yola başvurabilmesi için elinde İİK m. 68-68a da sayılan belgelerden biri olması gerekir. Bu belgeler şunlardır:

İmzası borçlu tarafından ikrar edilmiş bir adi senet: Bu senet kayıtsız ve şartsız olarak bir borç ikrarını içermelidir. Alacaklının belgeler zincirine dayanması da mümkündür. Yani, alacaklı ile borçlu arasında düzenlenen ilk belgede kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarı bulunmuyor ama birbirini tamamlayan belgeler ile borç ikrarı ortaya çıkıyorsa, alacaklı itirazın kaldırılması yoluna bu belgelerin tümünü vererek başvurur.

İmzası noterlikçe tasdik edilmiş bir senet: Bu senedin de kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarı içermesi gerekir.

Resmi dairelerin ve yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre vermiş oldukları makbuz ve belgeler: Buna örnekler: borç ödemeden aciz belgesi, kesin rehin açığı belgesi, SSK ve Bağ Kur’un prim alacaklarının ödenmesi için düzenledikleri belgeler.

Kredi Kurumlarının Düzenledikleri Belgeler (m.68b): Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmeyen hesap özetleri ile krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar.

Borçlunun Resmi Daireler veya Memurlar Huzurunda Borç İkrarında Bulunması Örnekler: icra tutanağında borçlunun borç ikrarını kabul ettiği ve imzasının bulunduğu haller; ihtiyati haciz tutanağında borçlunun borç ikrarında bulunması ve imzasının bulunması.

Alacaklı ibraz ettiği bu belgelerden biri ile alacağını ispat etmiş olur. Borçlu alacaklının ibraz ettiği bu belgeleri hükümden düşürmek istiyorsa bunu yine burada sayılan belgelerden birisiyle ispat etmelidir. Eğer borçlu belge ile ispat edemezse ödeme emrine yapmış olduğu itiraz İCRA MAHKEMESİ tarafından kaldırılır. Borçlunun itirazının kaldırılması alacaklının icra takibine devam edilmesini isteyebilmesi sonucunu doğurur.

Buna karşılık, borçlu belge iddiasını ile ispat edebilirse o zaman İCRA MAHKEMESİ alacaklının talebini reddeder, yani borçlunun itirazını yerinde bulur. Bu karar sonucunda borçlu hakkındaki icra takibinin iptali gerekir. Borçlu talep etmişse alacaklı icra ve inkar tazminatına mahkum edilir. Burada alacaklının kötüniyetli görülmesi şart değildir. Borçlu, itirazının kaldırılması kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.

İCRA MAHKEMESİ’de icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için İCRA MAHKEMESİnin kararının esasa ilişkin nedenlerle kabul veya red şeklinde olması gerekir. Yani şekle ilişkin sebeplerle – örneğin yetkisizlik gibi- red kararı verilmişse bu halde icra inkar tazminatı söz konusu olmaz (2003 Değişikliği)

İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kesin kaldırılması sırasında borçlu ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplerle bağlıdır. Bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Burada sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini ileri sürebilir (örneğin senet metninden borcun vadesinin gelmediği veya borcun zamanaşımına uğradığı).

İtirazın kesin kaldırılması yoluna başvuran alacaklının bu talebi İCRA MAHKEMESİ tarafından reddedilirse yani İCRA MAHKEMESİ borçlunun itirazlarını yerinde görür ve icra takibinin haksız olarak yapıldığına karar verirse ALACAKLI (eğer 1 yıllık süre geçmemişse) mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Eğer bu davayı açarsa dava sonuna kadar icra takibi durmaya devam eder. (2003 Değişikliği).

2- İtirazın Geçici Kaldırılması

Borçlu, adi senet altındaki imzayı inkâr ederek imza itirazında bulunmuşsa, bu itiraz ile duran icra takibinin devam edebilmesi için alacaklının başvuracağı yol İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın geçici kaldırılmasıdır.

İCRA MAHKEMESİ inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığını inceler.

Borçlu imzayı İCRA MAHKEMESİNDE de inkar ederse, borçlunun imzası İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenir. Bunun sonucunda:

İmzanın borçluya ait olmadığı kanısına varırsa borçlunun itirazını yerinde görür. Bu karar ile; imzaya itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilemeyeceğine karar verilmiş olur. Borçlunun talebi halinde, İCRA MAHKEMESİ ayrıca alacaklıyı icra inkar tazminatına mahkum eder.

İCRA MAHKEMESİ yaptığı inceleme sonunda inkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu kanısına varırsa borçlunun itirazının geçici olarak kaldırılmasına karar verir. İCRA MAHKEMESİ borçluyu aynı zamanda takip konusu alacağın %10’ u oranında para cezasına mahkûm eder. Talep edilmiş ise borçlu icra inkâr tazminatına da mahkûm edilir. İtirazın geçici kaldırılması üzerine alacaklı kesin haciz isteyemez, geçici haciz isteyebilir.

İtirazı geçici olarak kaldırılan borçlu kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmalıdır.

Borçlu, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açabilir. Bu süre hak düşürücü süredir. Mahkeme bu süreyi kendiliğinden gözetir. Süre geçtikten sonra borçtan kurtulma davası açılmış ise, davaya menfi tespit davası olarak devam edilir. Borçlu, itirazın geçici kaldırma kararının kesin kaldırma kararına dönüşmesini istemiyorsa bu davayı açmalıdır.

Borçlu borçtan kurtulma davası açmazsa itirazın geçici kaldırılması kararı, itirazın kesin kaldırılması kararına dönüşür. Ayrıca alacaklı geçici haciz istemiş ise bu da kesin hacze dönüşür.

Borçtan Kurtulma Davası

İCRA MAHKEMESİ tarafından itirazın geçici kaldırılması kararı aleyhine olan borçlu icra takibine devam edilmesini önlemek için 7 gün içinde genel mahkemede bir dava açabilir. Bu davaya borçtan kurtulma davası denir.

İCRA MAHKEMESİ geçici kaldırma kararı verirken basit bir inceleme yaptığı için borçlu genel mahkemede bir dava açarak (eğer kendini haklı görüyorsa) icra takibinden kurtulabilir.

Borçtan kurtulma davasının hukuki niteliği menfi tespit davasıdır.

Borçlu ilk duruşma gününe kadar, alacağın yüzde on beşi oranında teminat yatırmalıdır. Bu teminat, borçtan kurtulma davasının özel dava şartıdır.

Borçlu borçtan kurtulma davası açarsa ilâmsız icra takibi bu davanın sonuna kadar durmakta devam eder. Geçici haciz yapılmışsa, davanın sonuna kadar kesin hacze dönüşmez. Davada geçen süre, haciz isteme süresinin hesabına katılmaz.

Davada ispat yükü alacaklıdadır. Yani alacaklı, alacağını öncelikle ispat etmelidir.

Dava sonunda:
Borçlu davayı kazanırsa: borçlunun borçlu olmadığı tespit edilmiş olur, yapılmış olan icra takibi hükümsüz kalır. Artık alacaklının icra takibine devam etmesi imkanı yoktur.

Borçlu davayı kaybederse: Borçlunun borçlu olduğu ortaya çıkar ve itirazın geçici kaldırılması kararı kesin kaldırma kararına dönüşür. Alacaklı icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Eğer alacaklı geçici haciz istemişse bu da kesin hacze dönüşür ve alacaklı hacizli malın satılmasını isteyebilir.

Davayı kaybeden taraf, diğer tarafın talebi varsa, asgari yüzde kırk oranında tazminat ödemeye mahkûm edilir (m.69, son). Borçlu bu davayı kaybederse, İCRA MAHKEMESİNDE geçici kaldırma sırasında mahkûm olduğu tazminatla birlikte iki adet (asgari yüzde 40) tazminat ödemek zorunda kalır.

İCRA TAKİBİNİN İPTALİ VE TALİKİ

İcra Takibinin İptali: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra borç sona ermişse takibe devam edilmemesi gerekir. Borçlu, iki sebebe dayanarak takibin iptalini isteyebilir.

İtfa Sebebiyle: Borcun aslı ve ferileri icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde icra dairesi dışında itfa edilmiş ise ( ödeme, hibe, ibra, af terkin, takas…), borçlu İCRA MAHKEMESİ’NE başvurarak takibin iptalini isteyebilir. Borçlu, itfayı sadece; imzası noterden onaylı senet veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi belge ile ispat edebilir. Alacaklı imzayı inkâr ederse İCRA MAHKEMESİ bunun hakkında inceleme yapamaz. Takibin iptali talebini reddetmelidir. İcra takibinin iptali talebi “paraların paylaştırılması” safhasına kadar yapılabilir. Bundan sonra ancak istirdat davası söz konusu olabilir.

Zamanaşımı Sebebiyle: Takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı süresi geçerse borçlu İCRA MAHKEMESİNDEN takibin iptalini isteyebilir. Borçlu belge göstermek zorunda değildir. Çünkü takibe ilişkin son işlem tarihi icra takip dosyasından bellidir. Alacaklı, zamanaşımın durduğu veya kesildiği iddiasında ise, bu hususu ispatlamalıdır. Alacaklı bu ispatı, ancak resmi belgeler veya imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş adi belge ile yapabilir. İCRA MAHKEMESİ’NİN vereceği takibin iptali kararı ile takip durur bu kararın kesinleşmesi ile takip düşer.

İcra Takibinin Ertelenmesi: İcra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde, alacaklı borçluya mühlet vermiş ise; borçlu İCRA MAHKEMESİ’NE başvurarak bu durumu resmi senet veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi belge ile ispatlarsa İCRA MAHKEMESİ takibin ertelenmesine karar verir. Bu halde haciz ve satış isteme süreleri durmaz.

MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI

İlamsız icra takibinde bulunabilmek için alacak hakkında bir mahkeme kararına gerek yoktur. İİK, para (ve teminat) alacaklarının ilâmsız icra prosedürü içinde, alacağın mahkeme kararına ihtiyaç duyulmaksızın tahsil edilmesine yönelik düzenlemeler getirmiştir. Bu sebeple bir kimse maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı halde, kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmeyi ihmal etmiş veya itiraz ettiği halde elinde borcunu ödediğine dair İİK.m.68-68a’daki belgeler olmadığı için borçlu olmadığını ispat edememiş böylece hakkındaki icra takibi kesinleşmiş olabilir. Bu borçlu gerçekte borçlu olamadığı bir borcu icra takibi kesinleştiği için ödemek zorunda kalabilir.

Maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu olmayan bir borçluya borçlu olmadığını İcra ve İflas Kanunu (İİK) sistemine göre değil, genel hükümlere göre tespit ettirmek imkânı verilmiştir. Bu imkânlar menfi tespit davası ve istirdat davası açma imkânlarıdır.

MENFİ TESPİT DAVASI

Alacaklı tarafından kendisinden talep edilen alacağın gerçekte mevcut olmadığını iddia eden borçlunun açtığı davaya menfi tespit davası denir. Borçlu bu dava ile, borçlu olmadığının tespit edilmesini mahkemeden talep etmektedir.

Menfi tespit davasının icra takibine etkisi:

1-İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi

Borçlu, kendisine karşı ortada bir icra takibi yok iken borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir; ancak bunun için borçlu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararının olması gerekir (örneğin, A B’ye protesto çekmiş ve 1 milyar TL tutarındaki senedini öde diyor; fakat B A’ya böyle bir senet vermemiş ise bu halde menfi tespit davası açmasında hukuki yararı vardır)

Borçlu menfi tespit davası açtıktan sonra, alacaklı bu dava konusu alacak için icra takibi yapabilir. Daha önce açılan menfi tespit davası icra takibini engellemez ve icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Fakat menfi tespit davasına bakan mahkeme, teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı ile icra takibini durdurabilir.

2- İcra Takibi Başladıktan Sonra Açılan Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi

Borçlu icra takibi devam ederken menfi tespit davası açabilir, bu dava ile de icra takibi kendiliğinden durmaz. Mahkeme, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı ile dahi icra takibini durduramaz. Davaya bakan mahkeme sadece teminat karşılığı, icra veznesine girmiş olan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verebilir.

Ayrıca, borçlu mallarının haczini engellemek istiyorsa, alacağın tamamını (icra faiz ve giderler ile birlikte) icra dairesine yatıracağını, ancak bunun alacaklıya ödenmesinin engellenmesini mahkemeden ihtiyati tedbir kararı ile isteyebilir. Borçlu bu halde borcu icra dairesine para olarak yatırmak zorundadır (m.72,III c.2).

Menfi Tespit Davasının Sonuçları:
Alacaklı icra takibine devam eder. İhtiyati tedbir yolu ile icra takibi durdurulmuş ise, icra takibi uzatıldığı için mahkeme alacaklının talebi olmasa da borçluyu tazminata mahkûm eder.Dava alacaklı lehine sonuçlanırsa

Karar ile icra takibi durur, karar kesinleşince icra takibi iptal edilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının sonunda mahkeme, borçlunun talebi üzerine, alacaklının da kötü niyetle icra takibi yaptığı kanısında ise borçlu lehine tazminata hükmeder. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılmış ise, borçlu lehine tazminata hükmedilmez.Borçlu lehine sonuçlanırsa

İSTİRDAT DAVASI

Maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu olmayan bir kişi kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmeyi şu veya bu sebeple ihmal etmiş veya itiraz etmesine rağmen İCRA MAHKEMESİNDE borçlu olmadığını ispat edememiş, icra takibinden önce veya icra takibi sırasında menfi tespit davası da açmamış ve bunun sonucunda borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için dava açabilir bu davaya istirdat davası denir.

Borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde menfi tespit davası sonuçlanmadan önce icra takibi sonunda borcun ödenmesi söz konusu olursa menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir.

İstirdat davasının takip hukuku bakımından şartı: takip borçlusunun borçlu bulunmadığı bir parayı icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmasıdır.

Borçlu ödeme emrine itiraz süresi olan 7 gün içinde itiraz etmeyerek, borcu ödemiş ise istirdat davası açamaz. Çünkü burada itiraz imkanı olduğundan cebri icra tehdidi henüz yoktur. Bu halde sebepsiz zenginleşme davası açabilir.

Davanın maddi hukuk bakımından şartı: borçlu olunmayan paranın ödenmek zorunda kalınmasıdır.

İstirdat davası açmak 1 yıllık süreye tabidir. Bu süre, hak düşürücü süredir ve paranın icra dairesine tamamen ödendiği tarihten itibaren başlar. Davada ispat yükü borçlu (davacıdadır) m. 72, VIII c.2; Yargıtay ispat yükünün davalıda olduğu görüşündedir. Bu davada icra inkar tazminatı söz konusu değildir.

MAL BEYANINDA BULUNMAMA

Borçlu, mal beyanında bütün mal ve haklarını bildirmek zorunda değildir. Borcuna yetecek kadarını bildirmesi yeterlidir.

Süresi: -Ödeme emrine itiraz edilmezse, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde
-Ödeme emrine itiraz ederse; itirazının kaldırılması (veya) iptali kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunmalıdır.

3- HACİZ

Ödeme emrinin kesinleşmiş olmasına rağmen, borçlu borcunu ödemezse alacaklı takibe devam edilmesini yani borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.

Haciz, kesinleşmiş bir icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.

Haciz Talebi: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra icra takibine kendiliğinden devam edilemez bunun için alacaklının “haciz talebi”nde bulunması gerekir.

Haciz isteme süresi : Alacaklının haciz isteme hakkı, ödeme emrinin borçluya tebliği tarihinden itibaren 1 sene geçmekle düşer. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse İCRA MAHKEMESİ de itirazın kaldırılması için başvurulması veya itirazın iptali için mahkemeye başvurulması tarihinden bu makamlardan çıkan kararların kesinleşmesine kadar olan süre 1 yıllık süre hesabına katılmaz.

Bu sürenin geçmiş olması sadece haciz isteme hakkının düşmesine sebep olur. İcra takibi düşmez. Alacaklı yeniden haciz isteyebilmek için yenileme talebinde bulunmalıdır. Yenileme talebi borçluya tebliğ edilir. Ancak borçluya yeniden ödeme emri gönderilmez.

Haczin Yapılması

İcra dairesi, alacaklının haciz talebi üzerine borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile alacak ve haklarından alacaklının alacağına ( faiz ve giderler dahil) yetecek kadarına haciz koyar.

Haczi icra müdürü veya yardımcısı veya icra dairesi görevlilerinden biri yapabilir. İcra dairesi haciz talebinden itibaren 3 gün içinde hacze başlamalıdır.

Haczi yapan görevli haczedilen malların kıymetini takdir eder ve haciz tutanağına geçirir. Kıymet takdiri için bilirkişiye başvurulabilir.

Borçlu haczi sırasında talep edilirse, kilitli yerleri açmaya ve mallarını göstermeye mecburdur. Borçlunun üzerinde kıymetli bir eşya sakladığı anlaşılırsa ve bunları vermemekte direnirse borçlunun şahsına da zor kullanılabilir.

Haciz Tutanağı

Haczedilen mallar kıymetleri ile birlikte haciz tutanağına yazılır.

Haczedilebilen hiçbir mal bulunmadığını tespit eden haciz tutanağı kesin aciz belgesi hükmündedir.

Kıymet takdirine göre, haczedilenler alacağı ve takip giderlerini karşılamıyorsa, bu durumu belirten haciz tutanağı geçici aciz belgesi hükmündedir.

HACZİN KONUSU

Menkul Malların Haczi: İcra dairesi borçlunun menkul mallarını yerinde haczeder ve kıymet takdiri yaparak haciz tutanağına geçirir. İcra dairesi menkul malları haczedince bunlar hakkında muhafaza tedbirleri almak zorundadır:

Para, altın, kıymetli evrak, banknot, hamiline senet ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi bizzat muhafaza eder (bunların bizzat icra dairesi tarafından muhafaza altına alınması hacizlerinin geçerli olabilmesi için şarttır )

Yukarıda sayılanlar dışındaki menkulleri yediemine teslim eder ( alacaklı kabul ederse haczedilen malları yediemin olarak borçluda bırakabilir).

Sicile kayıtlı malların (örneğin otomobil) haczinde; icra takibinin yapıldığı yer dışında bir yerdeki sicile kayıtlı malların haczi için, takibin yapıldığı icra dairesinin haczi doğrudan sicil amirliğine bildirmesi (kaydî haciz) ile haciz işlemi tamamlanmış olur. (2003 Değişikliği).

Borçluya ait bir mal üçüncü bir kişinin elinde iken haczediliyorsa, alacaklının muvafakati ve üçüncü kişinin kabulü ile o haczedilen mal üçüncü kişi elinde yediemin olarak bırakılır. Aksi halde icra dairesi o malı muhafaza altına almalıdır. (2003 Değişikliği)

Ticari işletme rehni kapsamındaki menkul mal haczinde, haczedilen malların icra dairesince satışına karar verilinceye kadar muhafaza altına alınması mümkün değildir (işletmenin devamını sağlamak amacıyla) (2003 Değişikliği)

Gayrimenkul Malların Haczi: Gayrimenkullerin haczi de mahallinde yapılır ve haciz tutanağına geçirilir. Bundan sonra icra dairesi gayrimenkulün haczedildiğini ve haczin ne miktar alacak için konulduğunu tapu sicil memurluğuna bildirir. Haciz, tapu siciline temlik hakkının tahdidi (kısıtlanması) olarak şerh verilir.

G.menkul haczi onun hâsılat ve menfaatlerini de kapsar. İcra dairesi g.menkul üzerinde rehin hakkı olanlara ve kiracılara da haczi bildirir. Kiracılara yaptığı bildirimde işleyecek kiraları, icra dairesine yatırmaları emrolunur ( m.92).

G.menkul rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan teferruat g.menkulden ayrı olarak haczedilemez.

Anonim Şirketlerde Çıplak Pay Haczi

Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlal ettiği oranda batıldır (2003 Değişikliği).

Borçlunun 3. Kişilerde Bulunan Alacaklarının Haczinde İzlenen Usul

(2003 değişikliği ile usul değişmiştir)

Bunlar: borçlunun bankadaki parası (mevduatı), 3. kişiye vermiş olduğu ödünç para, satmış olduğu bir malın bedeli, kiraladığı evin kira v.s. olabilir.

Alacaklının talebi ile borçlunun 3. bir kişide bulunan bir alacağı (mesela bankadaki parası) icra dairesince haczedilir ve haciz tutanağına yazılır.

İcra dairesi bundan sonra 3. kişiye, takip borçlusunun kendisinden olan alacağına haciz konulduğunu, borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin geçerli olmadığını bildirir. Buna birinci haciz ihbarnamesi denir. Bu ihbarname ile 3. kişiye, bundan sonra borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceği ihtar edilir. Ayrıca 3. kişiye, eğer böyle bir borcu mevcut değilse 7 gün içinde icra dairesine itiraz edebileceği, eğer itiraz etmezse o alacağın kendisinin zimmetinde sayılacağı bildirilir.

3. kişinin, birinci haciz ihbarnamesine itiraz edip etmemesine göre iki ihtimal ortaya çıkar:

BİRİNCİ İHTİMAL
1. HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ EDİLİRSE: Bu halde borç 3. kişi zimmetinde sayılmaz. Yani 3. kişi kendisinden istenen parayı ödemekten kurtulur. Ancak 3. kişi gerçeğe aykırı olarak itiraz etmişse, alacaklı İCRA MAHKEMESİ’ ye başvurarak 3.kişinin verdiği cevabın doğru olmadığını ispat edebilir. Alacaklı bunun için İCRA MAHKEMESİ’de bir ceza davası açar. Burada iki hususa karar verilmesini ister: 3. kişinin cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini (yani 3. kişinin takip borçlusuna olan borcunu icra dairesine ödemesine mahkûm edilmesini).

İKİNCİ İHTİMAL
1. HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ EDİLMEZSE: 3. kişi birinci haciz ihbarnamesine 7 gün içinde itiraz etmez ise söz konusu borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılır ve kendisine ikinci haciz ihbarnamesi gönderilir. İkinci haciz ihbarnamesi ile 3. kişiye; birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de borcun zimmetinde sayıldığı bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren icra dairesine 7 gün içinde itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir.

Burada da iki ihtimal ile karşılaşılır:

2. Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilirse: Bu halde 3. kişi zimmetinde sayılan borcu ödemekten kurtulur. Ancak 3. kişi gerçeğe aykırı olarak itiraz etmişse, alacaklı İCRA MAHKEMESİ’ ye başvurarak 3.kişinin verdiği cevabın doğru olmadığını ispat edebilir. Alacaklı bunun için İCRA MAHKEMESİNDE bir ceza davası açar. Burada iki hususa karar verilmesini ister: 3. kişinin cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini .

2. Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilmezse: İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü kişiye son bildirim gönderilerek 15 gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı bildirilir.

Burada da iki ihtimal ile karşılaşılır:

Üçüncü şahıs, bu son bildirimi (3. haciz İhbarnamesini) aldıktan sonra icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde (asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesinde) süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu davada üçüncü kişi, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü kişi açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilir. Üçüncü kişi menfi tespit davasını kazanırsa zimmetinde sayılan borcu ödemekten kurtulur. Bu halde üçüncü kişi lehine tazminat söz konusu olmaz, çünkü haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek davanın açılmasına kendisi sebep olmuştur.

Üçüncü şahıs, bu son bildirimi (3. haciz İhbarnamesini) aldıktan sonra 15 gün içinde menfi tespit davası açmaz ise zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemek zorundadır. Aksi halde icra dairesi söz konusu borcu zorla (haciz yoluyla) üçüncü kişiden tahsil eder.

NOT 1: Üçüncü kişinin haciz ihbarnamelerinden sonra 7 gün içinde icra dairesine itiraz etmesini engelleyen elinde olmayan sebeplerin varlığı halinde GECİKMİŞ İTİRAZ yoluna başvurabilir.

NOT 2: 2003 değişikliği öncesi sadece iki haciz ihbarnamesi vardı ve ikinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye 7 gün içinde menfi tespit davası açma hakkı veriliyordu; değişiklik ile prosedüre son bildirim (3. haciz ihbarnamesi) eklendi ve bu son bildirimden (3. haciz ihbarnamesinden) sonra menfi tespit davası açma süresi eskiden 7 gün iken 15 güne çıkarıldı.

NOT 3: Burada anlatılan usul, borçlunun üçüncü kişilerde bulunan menkul mallarının haczinde de aynen uygulanır.

HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR

Haczedilemeyen mal ve haklar iki ana gruba ayrılmaktadır:

Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Bir Kısmı Haczedilemeyen Mal ve Haklar

I- Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Bunlar üçe ayrılmaktadır:

1- Maddi Hukuka Göre Başkasına Devri Yasak Olan Mal ve Haklar

Bu devredilmezlik niteliğinin kanuna dayanması gerekir. Kanundan dolayı devredilemedikleri için haczedilemeyin mal ve haklara örnekler:
Manevi tazminat talepleri
Ana ve babanın çocuk malları üzerindeki intifa hakları
Münhasıran şahsa bağlı haklar (MK. m.23)
sükna hakkı
Ölünceye kadar bakma alacaklısının hakkı
İlama bağlı nafaka alacakları
Şahsa bağlı intifa hakları
2- İİK m.82’ye göre Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar
Bu mal ve haklar İİK’ da 12 bent halinde sayılmıştır. Bunlardan bazıları:

Devlet malları haczedilemez. Devlete karşı icra takibi yapılabilir ama devlet malları haczedilemez. Özel hukuk hükümlerine tabi olan bazı kamu tüzel kişilerinin malları haczedilebilir. (örnek: SSK ve Bağkur malları).
Haczedilemeyen Devlet Mallarına Bazı Örnekler
Köy orta malları
İl özel idaresi malları
Katma bütçeli dairelerin (Genel Müdürlüklerin) malları
Encümen kararı ile kamu hizmetine tahsis edilmiş belediye malları

Borçlu ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını sürdürmeleri için haczedilmemesi gereken mal ve haklar. Bu malların neler olduğu İİK’ da 6 bent halinde sayılmıştır.

Ordu ve zabıta hizmetlerinden malul olanlara bağlanan emekli maaşları.

Vücut ve sıhhat sağlığına verilen zararlar karşılığı verilen tazminatlar

Borçlunun haline münasip evi haczedilemez

Özel Kanunlarda Haczedilemeyeceği Yazılı Olan Mal ve Haklar

SSK ve Bağkur kanunları gereğince bağlanan gelir ve aylıklar ve sağlanan yardımlar
Sendikalar Kanununa göre kurulan mesleki kuruluşların malları v.s.
Telefon intifa hakkı ve tahsis edilen numara
Yola çıkmaya hazır gemiler (TTK m.892).

II. Bir Kısmı Haczedilemeyen Mal ve Haklar

1. Maaş ve ücretler: Bunların tamamı haczedilemez. Borçlunun ve ailesinin geçinebilmeleri için gerekli olan kısım onlara bırakılmalıdır.

Bir kısmı haczedilemeyen maaş ve ücretlerin neler olduğu İİK.m.83 de sayılmıştır:
Maaşlar, ödenekler, her çeşit ücretler, şahsa bağlı olmayan intifa hakları, emekli aylıkları (SSK ve Bağ-kur hariç—Emekli Sandığı dahil)

İİK m.83’deki ücret kavramına her türlü ücret dahildir. Öğrenci bursları da buraya dahildir.

2-Özel Kanunlara göre Bir Kısmı Haczedilemeyen Haklar
İş Kanununa göre işçilerin aylık ücretlerinden 1/4’den fazlası haczedilemez.

HACİZDE İSTİHKAK DAVALARI

Borçlunun malları haczedilirken aslında 3. bir kişiye ait olan mallar da haczedilmiş olabilir. Haciz sırasında borçluya ait bulunduğu çekişmeli olan mallar ile karşılaşılabilir. İşte bu çekişmeli mallara istihkak iddia edilen mallar denir. Bu istihkak iddia edilen malların hacizden kurtarılması için başvurulan yola istihkak davası denmektedir.

İstihkak iddia edilen mal borçlunun elinde ise farklı; mal 3. kişinin elinde ise farklı istihkak davası hükümlerine tabidir.

1-İstihkak İddia Edilen Mal BORÇLUNUN ELİNDE OLMASI Halinde İstihkak Davası

Borçlunun elinde bulunan bir mal icra dairesi tarafından haczedilirken bu malın gerçekte borçluya ait olmadığı, üçüncü kişiye ait olduğu iddia edilebilir. Bu iddia borçlu tarafından ileri sürülebileceği gibi 3. kişi tarafından da ileri sürülebilir. İcra Dairesi bu iddiaya rağmen malı haczeder ancak bu istihkak iddiasını tutanağa yazar. İstihkak iddiası haczin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde bildirilmelidir.

Borçlu veya 3. kişinin ileri sürdüğü bu istihkak iddiası alacaklıya (borçluya da) bildirilir. Alacaklı, 3. kişinin istihkak iddiasına 3 gün içinde itiraz etmezse 3. kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Alacaklı eğer bu iddiayı kabul etmezse icra müdürü dosyayı İCRA MAHKEMESİ’NE verir. İCRA MAHKEMESİ önce icra takibinin devamına veya ertelenmesine (teminat alarak ) karar verir.

İCRA MAHKEMESİ’NİN takibin devamına veya ertelenmesine ilişkin kararının üçüncü kişiye tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde, üçüncü kişi İCRA MAHKEMESİNDE istihkak davası açmalıdır.

3. kişi bu süre içinde alacaklıya karşı İCRA MAHKEMESİNDE istihkak davası açmazsa, bu takip açısından, istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır yani malın borçluya ait olduğunu kabul etmiş sayılır.

Yetkili İCRA MAHKEMESİ; takibin yapıldığı yer veya hacizli malın bulunduğu yer İCRA MAHKEMESİ’DİR.

3. kişi bu süre içinde istihkak davası açarsa İCRA MAHKEMESİ bu davayı inceler ve karara bağlar.

Bu davada bazı özel ispat hükümleri vardır. Bu özel ispat hükümleri şunlardır:

istihkak davacısı yani 3. kişi mala ne surette sahip olduğunu ispat etmelidir
3. kişi istihkak iddia ettiği malının borçlunun elinde olmasının hukuki ve fiili sebeplerini göstermek ve hadiseleri ispat etmek zorundadır.

o malın sahibi olduğu ; rehin hakkı iddia etmişse o mal üzerinde rehin rehin hakkı olduğu ortaya çıkmış olur.). Bu halde 3. kişi mülkiyet hakkı iddia etmişse o mal üzerindeki haciz kalkar; eğer rehin hakkı gibi bir hak iddia etmişse mal o hak ile yükümlü olarak haczedilmiş sayılır. Alacaklının kötü niyetle istihkak iddiasını kabul etmediği anlaşılırsa, mahkeme %15 oranında tazminata hükmeder (şartları varsa borçluyu da).3. kişi İCRA MAHKEMESİNDE malın kendisine ait olduğunu (veya rehin hakkının olduğunu) yukarıdaki ispat şartlarına göre ispat ederse istihkak davasını kazanır. Böylece 3. kişinin iddia ettiği istihkak iddiasının doğru olduğu ortaya çıkar. (Mülkiyet iddia etmişse

3.kişi İCRA MAHKEMESİ de istihkak iddiasını ispat edemezse o malın ona ait olmadığı veya o mal üzerinde rehin hakkı gibi bir hakkı olmadığı ortaya çıkar.İCRA MAHKEMESİ nin istihkak davasını reddetmesi ile o mal üzerine konmuş haciz kesinleşir, alacaklı malın satışını isteyebilir. Ayrıca takip durdurulmuşsa, üçüncü kişi tazminata ( asgari %40) mahkum edilir.

2- İstihkak İddia Edilen MALIN 3.KİŞİNİN ELİNDE OLMASI Halinde İstihkak Davası

3. kişinin elinde bulunan fakat borçluya ait olduğu iddia edilen bir mal da (alacaklı veya borçlu iddia ederse) icra dairesi tarafından haczedilir. 3 kişi bu mal üzerinde istihkak iddia etse dahi mal haczedilir. Ama bu iddia haciz tutanağına yazılır. Haczedilen o mal 3. kişiye yediemin olarak bırakılır.

İcra dairesi 3. kişi elinde bulunan malı haczettikten sonra, 3. kişiye karşı İCRA MAHKEMESİ de dava açması için alacaklıya 7 günlük süre verir.

Alacaklı 7 günlük süre içinde istihkak davası açmazsa, 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır ve 3. kişinin elinde haciz olunan mallar hacizden kurtulur.

Alacaklı istihkak davası açarsa İCRA MAHKEMESİ bu davayı inceler .İspat yükü alacaklıdadır.
Alacaklı davayı kazanırsa; o malın 3. kişiye değil borçluya ait olduğu ortaya çıkmış olur ve haciz kesinleşir.
Alacaklı davayı kaybederse o mal üzerindeki haciz kalkar

Bu davada tazminata ilişkin hükümler uygulanmaz.

3- İstihkak İddia Edilen Malın Borçlu ve 3. Kişi Elinde Birlikte Bulunması Halinde İstihkak Davaları

Bu halde mal borçlunun elinde sayılır ve 1. şıktaki hükümler uygulanır.

İstihkak Davasının Konusu

Kanun sadece mülkiyet veya rehin hakkı demektedir; ancak bu sayma tahdidi değildir. Örneğin şu haklar da buraya dahildir:-İntifa hakkı -Sükna hakkı- İrtifak HakkıTapuya şerh verilen vefa, şufa ve iştira hakkı. Borçlar hukuku alanındaki kişisel haklar buraya dahil değildir.

BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİ

Hakkındaki icra takibi ödeme emri kesinleşen borçlu borcunu taksitle ödemek isteyebilir.

1- Alacaklının Muvafakatine Gerek Olmadan Kanunun Borçlulara Tanıdığı Taksit İmkanı

Borcun Taksitle Ödenmesi Şartları (İİK m.111):

a. Borçlunun taksitle ödeme taahhüdü, alacaklının satış talebinden önce olmalı

b. Borçlunun yeteri kadar malı haczedilmiş olmalıdır.

c. Her taksit borcun ¼ den az olmamalı
İlk taksit hemen ödenmeli
kalan taksitler en geç aydan aya verilmek suretiyle olmalı ve ödeme süresi üç aydan fazla olmamalıdır.

Taksitle Ödeme Taahhüdünün Hükümleri:

Yukarıdaki şartlara uygun bir taksitle ödeme taahhüdü , alacaklının kabulüne gerek olmadan icra takibini durdurur. (Hacizli mallar satılamaz.)

Borçlu taksitlerden birini ödemezse icra takibine kaldığı yerden devam edilir, yani alacaklının talebi üzerine hacizli mallar satılır.

Borçlu taahhüdünü yerine getirmezse İİK 340 a göre cezalandırılır.

Borçlunun ödeme teklifi m.111 deki şartlara uygun değilse ama buna rağmen alacaklı bu teklifi kabul etmişse, borçlu taksitlerini zamanında ödediği sürece borçlunun hacizli malları satılamaz.

2- Alacaklı ile Borçlunun Anlaşmaları Sonucu Taksitle Ödeme

Alacaklı ile borçlu borcun taksitle ödenmesi için şartlarını kendilerinin belirleyeceği sözleşme yapabilirler. İcra dairesinde yapacakları taksitle ödeme sözleşmesi veya sözleşmeleri süresince icra takibine devam edilmez ve haczedilen malların satışı için gerekli olan 1 ve 2 yıllık süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresi 10 yılı aşarsa 1 ve 2 yıllık satış isteme süreleri bu 10 yıllık sürenin aşıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar (2003 Değişikliği).

4. SATIŞ
(HACZEDİLEN MALLARIN SATILMASI)

Alacaklının alacağı para ile ödenir yani borçlunun haczedilen malları satılır satıştan elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Yoksa haczedilen mallar hiçbir şekilde alacaklıya verilmez.

Borçludan haczedilen şey para ise o zaman satış safhasına gerek kalmaz, doğruca paraların paylaştırılması ödenmesi safhasına geçilir.

Satış Talebi
Hacizli malların satılabilmesi için satışın alacaklı veya borçlu tarafından istenmiş olması gerekir. icra dairesi talep olmadan hacizli malları satamaz.

Satış Talebine Hakkı Olanlar

Kesin haciz sahibi alacaklı satış talep edebilir. Buna karşılık geçici haciz sahibi alacaklı satış talep edemez. Ayrıca ihtiyatı haciz koyduran alacaklı bu ihtiyatı haciz kesinleşmeden satış isteyemez.

Borçlu da hacizli malların satışını isteyebilir.

Satış talebinde bulunan alacaklı satış giderlerini peşin yatırmalıdır. Hacizli mallar, icra dairesinin yetki çevresinde olsa bile, satış talebi yine takibi yürüten icra dairesine yapılmalıdır.

Satış İsteme Süresi

Hacizli menkul mallar ile alacaklar için satış isteme süresi kesin haciz tarihinden itibaren 1 yıldır.

Gayri menkuller için satış isteme süresi kesin hacizden itibaren 2 yıldır.

Taksitle ödeme anlaşması süresince; İstihkak davası sırasında; geçici haciz ve ihtiyati hacizde bu süreler işlemez.

Bu süreler içinde haciz istenmezse ( veya talep olmuş, ancak giderler yatırılmamışsa) o mal üzerindeki haciz kalkar; burada sadece haciz kalkar icra takibi düşmez, alacaklı yeniden haciz isteyebilir.

MENKUL MALLARIN SATILMASI

Menkul mallar kural olarak açık artırma ile satılır. Bazı hallerde pazarlıkla satılması da mümkündür (değeri süratle düşen mallar, bozulma ihtimali olan mallar, değeri 1 milyar TL’nin altındaki mallar için) .

Talepten itibaren 1 ay içinde satışın yapılması gerekir.

Açık Artırma İle Satış:

Açık artırma ile satıştan önce bazı hazırlıklar yapılır. Önce açık artırma ilan edilir. Bu ilanda açık artırmanın yapılacağı yer, gün, saat belirtilir. İlanın nasıl yapılacağını icra müdürü takdir eder.

İlandan sonra artırma şartnamesi hazırlanır. Bu şartnameye ilanda gösterilmeyen ve artırmanın yapılmasına ilişkin tüm hususlar yazılır.

Açık artırma ilanda bildirilen yer gün ve saatte yapılır. Satış icra dairesi görevlilerince yapılır. En çok artırana icra müdürü tarafından ihale edilir.

Ancak en çok artırana ihale edilebilmesi için şu 2 şartın gerçekleşmesi gerekir.

Artırma bedeli hacizli malın tahmin edilen değerinin %60 ını bulmuş olmalıdır (2003 Değişikliği)

Hacizli mal üzerinde rüçhanlı alacaklılar var ise (mesela bir başkasının rehin hakkı) satış bedelinin bu rüçhanlı alacaklıların toplamından fazla olması ve ayrıca satış ile paralarının paylaştırılması giderlerini geçmiş olmalıdır.

Artırmada en çok pay sürenin artırma miktarı bu iki şartı karşılamıyorsa icra müdürü satışı geri bırakır.

Bundan sonra 2. bir açık artırma yapılır.

2. artırma 1. artırmayı takip eden 5. gün yapılır (2003 Değişikliği). 2. artırmada en çok artırana ihalenin yapılabilmesi için;
Artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin % 40 nı bulması ve
rüçhanlı alacaklılar var ise bu rüçhanlı alacaklardan fazla olması ayrıca satış ve paylaştırma giderlerini de karşılaması gerekir.

Bu miktar bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.

Satış peşin para ile yapılır. İHALE kesinleşmeden satılan mal alıcıya teslim edilemez (2003 Değişikliği)

İcra müdürü alıcıya ihale bedelini ödeyebilmesi için en fazla 7 gün süre verebilir. Bedel ödenmezse icra müdürü ihale kararını kaldırır ve menkul malı yeniden artırmaya çıkarır. Bu ihalede % 40 kuralı uygulanır.

Menkul mal kendisine ihale eden alıcı ihale anında mülkiyeti iktisap eder. Haczedilen alacaklar menkul mal hükmünde olup menkuller gibi paraya çevrilirler.

GAYRİMENKUL MALLARIN SATILMASI

Haczedilen gayri menkuller sadece açık arttırma ile satılır.

Satış talebinden sonra, gayrimenkulun iki ay içinde satılması gerekir.

Açık arttırma ilan edilir. İlan satıştan en az bir ay önce yapılır. İlanın şekline icra müdürü karar verir. Artırma ilanı; borçluya, alacaklıya ve gayrimenkulun tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerine tebliğ edilir.

Daha sonra artırma şartnamesi hazırlanır.

Gayri menkulü açık artırmada satın alan kimse onu artırma şartnamesine göre iktisap eder. Artırma Şartnamesi tapu sicili hükmündedir.

Mükellefiyetler Listesi:

İki fonksiyonu vardır:

Artırma şartnamesinin bir cüz’ünü (bölümünü) teşkil etmesi ve tapu sicili hükmünde olması
Satış bedelinin paylaştırılması şeklini gösterir bir sıra cetveli olması

Artırmanın Yapılması ve İhale

Gayrimenkulün satılması kural olarak menkullerdeki gibidir. Gayrimenkul en yüksek pey sürene ihale edilir. İhalenin iki şartı vardır.

Artırma bedelinin, gayrimenkul için tahmin edilen kıymetin %60’ını bulması lazımdır. (2003 Değişikliği)

Artırma bedelinin o gayrimenkul ile temin edilmiş olup da satış isteyen alacaklının alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve ayrıca satış ve paylaştırma giderlerini de geçmesi lazımdır.

Bu şartların varlığı durumunda gayrimenkul en fazla pey sürene ihale edilir.

Yukarıdaki 2 şart gerçekleşmezse, birinci artırmadan sonra 10. günde 2. Artırma yapılır.

Birinci Artırmada en fazla peyi süren bu teklifle bağlı kalır. Eğer 2. Artırmada teklif edilen bedel, 1. Artırmada en fazla pey verenin verdiği bedelden az ise, ihale 1. Artırmadaki kişiye yapılır

Ancak bu bedelin, tahmini bedelin %40’ını bulması ve satış isteyenin rüçhanına alacağı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka satış ve paylaştırma masraflarını geçmesi şarttır.

Satış Bedelinin Ödenmesi: Bedel peşin ödenir. Ancak müdür 10 günlük bir ödeme süresi (2003 Değişikliği) ( eskiden 20 gün idi) verebilir. İhalenin feshi için şikâyet yoluna başvurulmuş olsa bile bedel peşin ödenmelidir (2003 Değişikliği). Bedel ödenmeden gayrimenkul alacaklıya teslim edilmez ve tapu siciline tescil edilmez.

Satış bedelinin ödenmemesi halinde icra müdürü ihale kararını kendiliğinden kaldırır.
İhale kararı kaldırılırsa; icra müdürü, alıcıdan önce en yüksek pey sürmüş olan kimseye teklifte bulunur (ihale yapılabilme şartları mevcutsa) , bir muhtıra ile üç gün süre verir; kabul edilirse ihale ona yapılır. Kabul edilmezse, icra dairesi g.menkulü hemen artırmaya çıkarır. Bu artırma da ilan edilir. Bu artırmada ikinci artırma kuralları uygulanır.

İhalenin kaldırılmasına sebep olan ilk alıcı ve kefilleri, eğer varsa aradaki satış bedeli farkından ve temerrüt faizinden sorumludur. Bu miktar, ayrıca hükme gerek olmaksızın icra dairesi tarafından tahsil olunur.
Gayrimenkulun ihale yolu ile satılmasında; alıcı ihale anında mülkiyeti iktisap eder. Tapu siciline tescildin önce mülkiyet iktisap edilir. Ancak, sicile geçmedikçe, temlik yasağı vardır.

Birinci ve ikinci açık artırmada satış yapılamazsa satış düşer, talep üzerine satış sürecine yeniden başlanabilir.
İhaleyle mülkiyet alıcıya geçer.

İHALENİN FESHİ

İhalenin feshi yalnızca şikâyet yolu ile icra mahkemesinden istenebilir.

İhalenin feshi için görevsiz ve yetkisiz İCRA MAHKEMESİ ye ( veya mahkemeye) başvurulursa evrak üzerinde inceleme ile en geç 10 gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilir. Bu karar kesindir, temyiz edilemez. (2003 Değişikliği)

Sebepleri: İhalenin usulüne uygun olarak yapılmaması ihalenin feshini gerektirir.

İptale neden olan usulsüzlük artırmanın çeşitli dönemlerinde ortaya çıkabilir. Usulsüzlük artırmaya hazırlık döneminde olabilir. Mesela ilanın kanuna aykırı yapılması; İhaleye kanuna ve ahlaka aykırı bir şekilde fesat karıştırılmış olması, alıcının, malın esaslı niteliklerinde hataya düşürülmüş olması…

İhalenin Feshi Usulü:İhalenin feshi, Şikâyet yoluyla, ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde İCRA MAHKEMESİNDEN istenir.

Bazı hallerde şikâyet süresi, şikâyet sebebinin öğrenilmesi ile başlar:
– İhaleye fesat karıştırılması. Örneğin ihaleye katılmak isteyenler engellenmişse.
– Kendisine satış ilanı tebliği gereken ilgiliye, ilanın tebliğ edilmemiş olması
– Gayrimenkulun esaslı niteliklerindeki hatanın sonradan öğrenilmesi

Ancak, ihale tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra artık ihalenin feshi istenemez.

İhalenin feshini sadece:
satış isteyen alacaklı,
borçlu,
tapu sicilindeki ilgililer,
pey sürerek ihaleye iştirak edenler isteyebilir.

Sonuçları: Fesih kararı verilir ve karar kesinleşirse, alıcının ihaleyle kazandığı mülkiyet son bulur, mülkiyet tekrar borçluya döner. Tescil varsa iptal edilir..

İhalenin feshinden önce üçüncü kişiler iyi niyetle hak iktisap etmiş iseler, bu iktisapları korunur.

5. PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI (ÖDENMESİ) SAFHASI

Paraların paylaştırılması icra takibinin son safhasıdır.

Paraların ödenmesi için alacaklının talebine gerek yoktur. İcra müdürü satış sonucu elde edilen parayı kendiliğinden paylaştırır.

Paraların paylaştırılması için haczedilen bütün mal ve hakların satışının bitmiş olması lazımdır.

Paranın paylaştırılması birden fazla alacaklı olduğunda söz konusu olur. Alacaklı bir tane ise ona ödeme yapılır.

Paylaştırmanın Yapılması:

Önce haciz, satış ve paylaştırma giderleri gibi, tüm alacaklıları ilgilendiren ortak masraflar çıkarılır. Arta kalan para, alacakları oranında paylaştırılır.

Satış tutarı aynı derecede hacze iştirak eden alacaklara yetmezse icra dairesi şu işlemleri yapmak zorundadır:

– tamamlama haczi yapmak
– sıra cetveli düzenlemek

Tamamlama Haczi: İcra müdürünün satış tutarının bütün alacakları ödemeye yetmediğini tespit etmesi üzerine kendiliğinden (re’sen) borçlunun başka mallarını haczetmesine denir. Bu haczettiği malları da aynı zamanda satış talebine gerek olmadan, kendiliğinden satar.

Sıra Cetveli:. Eğer tamamlama haczi ile aynı derecede hacze iştirak etmiş alacaklıların alacakları tamamen ödenemeyecekse, icra müdürünün paylaştırma yapabilmesi için bir sıra cetveli düzenler ve bunun kesinleşmesini bekler. Bu cetvel kesinleşmeden paylaştırma yapılamaz.

Bu cetvele göre yapılacak paylaştırmada artık alacaklılar alacağını tam olarak almaları mümkün değildir. Burada imtiyazlı alacaklılar alacaklarını tam olarak alırlarken, imtiyazsızlar ise bir kısmını alırlar.

Sıra cetvelinde alacaklar 4 sıra halinde İcra ve İflas Kanunu’nda belirlenmiştir. İcra takibi sonunda yapılacak ödemeler kanunda belirlenen sıraya uygun olarak icra dairesinin düzenleyeceği sıra cetveline göre yapılır. Önceki sırada bulunan tüm alacaklılar alacaklarını almadan alttaki sıraya para paylaştırılmasına geçilemez. Sıra cetvelindeki İlk 3 sıradaki alacaklılar imtiyazlı alacaklı olup, her bir sıradaki alacaklılar birbirine eşittir.Yani eğer eldeki para aynı sıradaki alacaklılara yetmiyor ise para garameten paylaştırılır. 4. sıradaki alacaklılar ise imtiyazsız alacaklı olup, para dağıtımında aynı sıradaki (yani 4. sıradaki) diğer alacaklılarla eşit değildir, yani bu sıradakilere para dağıtılırken elde edilen para alacaklıların tamamının alacağına yetmeyecekse, alacaklar birbirine orantılanır ve paylaştırma garameten (orantılı olarak) alacaklılara ödenir. Örneğin 50 milyon alacağı olan kişi ile 100 milyon alacağı olan arasındaki oran olan 1/2, paranın dağıtımında da esas alınır.

Sıra Cetveli
(2003 değişikliği ile sıra cetveli değiştirildi)
Birinci sıra:
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
C) İflasın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.
İkinci sıra:
Velayet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;
Ancak bu alacaklar, iflas, vesayet veya velayetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.

Üçüncü sıra:
Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.
Dördüncü sıra:
İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.

Alacaklılar sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde sıra cetveline karşı:

Şikâyet yoluna başvurabilirler.
Mahkemede itiraz davası açabilirler.

Şikâyet Yolu: İcra müdürü sıra cetvelini yaparken bu husustaki takip hukuku hükümlerine aykırı davrandığı ve yapılan muamelenin hadiseye uygun olmadığı iddia edilmekteyse şikâyet yoluna gidilir. Başvuru İCRA MAHKEMESİ’NE yapılır. Kendi sırasının yanlış olduğu iddiasında olan alacaklılar bu yola başvurur.

Sıra Cetveline Karşı İtiraz Davası: Davacı alacaklı, sıra cetveline alınmış bir alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz etmek istiyorsa genel mahkemede itiraz davası açar. Borçlu bu davayı açamaz.

Sıra cetveline karşı şikâyet veya itiraz yoluna başvurulmuş ise bu şikâyet veya itiraz hakkında verilecek karara kadar cetvel kesinleşmez ve para dağıtımına geçilemez. Ancak 2003 değişikliği ile alacaklılara teminat karşılığı ödeme yapılabilme hakkı tanınmıştır.

Buna göre;
Teminat karşılığı ödeme:
Sıra cetveline karşı şikâyet veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına düşen meblağı tahsil edebilir.

Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği meblağ ile bu meblağın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi halinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince belirlenir. (2003 Değişikliği).

7 gün içinde dava açılmamışsa cetvel kesinleşir.

Davayı kazanma neticesinden sadece davayı açan yararlanır. Yani davalıdan indirilecek alacak miktarı, davacının alacağının ödenmesine tahsis edilir.

Sıra cetveline göre yapılan paylaştırma sonunda alacağını alamamış olanlara “borç ödemeden aciz belgesi” verilir.

Eğer alacaklı tek kişiyse yukarıdaki işlemlerin çoğuna gerek yoktur. Eğer bu tek alacaklı da tamamlama haczi sonunda alacağını tamamen alamazsa ona da borç ödemeden aciz belgesi verilir.

Borç Ödemeden Aciz Belgesi

Alacağını tamamen alamamış alacaklıya kendisine ödenmeye kısım için bu belge verilir. Bu belgeyi icra müdürü verir. Bu belge aynı zamanda bir ispat aracıdır. Bu belge alacağın zamanaşımına uğramasını engeller. Bu belgenin aksini ispat borçluya düşer.

Borç Ödemeden Aciz Belgesinin Hükümleri

1- Takip Hukuku Bakımından:

İİK m.68 anlamında borç ikrarı içeren belgedir (İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kesin Kaldırılmasını isteme imkanı verir).
Alacaklı bu belgeyi aldığı tarihten itibaren 1yıl içinde borçluya karşı takip yaparsa, borçluya yeniden ödeme emri tebliğine gerek yoktur.
Aciz belgesi alacaklıya iptal davası açma hakkı verir.
Elinde bu belge olan alacaklı, diğer şartlar da varsa, hacze iştirak edebilir.

2- Maddi Hukuk Bakımından Hükümleri:

Borcun bu belgeye bağlanmasıyla borç yenilenmiş olmaz.

Aciz belgesine verilen alacak, borçluya karşı 20 yılda zamanaşımına uğrar. Mirasçılar mirasın açılmasından itibaren 1 yıl içinde alacaklı hakkını aramamışsa borcun zamanaşımına uğradığını iddia edebilirler. (2003 Değişikliği)

Aciz belgesindeki alacak miktarı için faiz istenmez (Fakat alacaklı, borçlu ile birlikte müşterek borçlu olanlardan ve kefillerden faiz isteyebilir).

Geçici Aciz Belgesi: Haciz sırasında borçlunun mallarının alacaklının alacağına yetmeyeceği anlaşılması ve bu durumun haciz tutanağına geçirilmesi halinde, bu tutanak geçici aczi belgesi hükmündedir. Bu belgenin tek hükmü İPTAL DAVASI açma imkânı vermesidir.

Aciz Belgesi ile ilgili 2003 değişikliğiyle getirilen diğer düzenlemeler:

Aciz belgesinin bir nüshası her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir.

Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir. (2003 Değişikliği).

İcra Hukuku

Şubat 21, 2009

 

T.C.

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

MALİYE BÖLÜMÜ – İCRA ve İFLAS HUKUKU DERS NOTLARI

 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

 

                  *************************************************

NOT: Bu notların hazırlanmasında Baki KURU/Ramazan ARSLAN/Ejder YILMAZ’ın Yetkin Yayınları İcra-İflas Hukuku kitabından ve aynı ismi taşıyan Hakan PEKCANITEZ / Muhammed ÖZEKES / Meral SUNGURTEKİN / Oğuz ATALAY  hocalarımızın kitaplarından, Mesleki sınavlara yönelik kitaplar ve soru bankaları ile Yargıtay Kararlarından istifade edilmiştir. Size uygun en kısa-öz bilgi verilmek istenmiştir. Gönlünüzde ki yere gelmeniz ve bu notların size katkı sağlaması ümidiyle başarılar dilerim…

 

                ***********************************************

1. HAFTA KONULARI:

İcra hukuku nedir?

Bu hukuk dalına ve derse ihtiyaç var mı?

Bize ne faydası var?

Elimde belge yok ama alacağım var diyenler.

Hukuk dersleri çok zor anlayamıyorum diyenler.

İcra prosedürünü merak edenler.

Devlet çok harç alır mı meraklıları.

Örneklerle konu açıklansın diyenler.

Bizim komşumuza geçen haciz gelmişti diyenler.

Öğrenim kredisi alıyorum iş bulamazsam ne olacak diyenler.

…. işte tam aradığınız derstesiniz ne mutlu sizlere.

 

Devlet, toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar koyması çerçevesinde, toplumsal barışın ve hukuk barışının korunması görevini de üzerine almıştır. Bu görev doğrultusunda devlet, sadece genel ve soyut kurallar koyma yükümlülüğü altında bulunmamakta; bunların uygulanmasını, kurulan dengenin korunmasını, hukuk düzeninin ve hukuk barışının devamını da yüklenmektedir.. Aralarındaki hukuki ihtilafları çözmek ve hak aramak için fertlerin kendiliğinden kuvvet kullanmaları( ihkak-ı hak) kural olarak yasaklanmış ve buna aykırı davrananların cezalandırılacağı öngörülmüştür.

Devletin hak dağıtma görevini üzerine alması sebebiyle hakkı ihlal edilenler veya ihlal edilmesi ihtimali bulunanlar, devletin bu konuda yetkili kıldığı ilgili mercilerden yardım talep etmelidirler. Hakkın ( gerekiyorsa zorla ) yerine getirilmesi tekeli ve görevinin devlete bırakılmış olmasının ve hukuk devletinin bir gereği olarak devlet, bu görevi yaparken taraf tutmamalı, gereksiz yere şiddete başvurmamalı, kullanacağı kuvvet, hakkın yerine getirilmesi ihtiyacı ile orantılı olmalıdır.

Hukuk devleti ilkesi ve hak arama hürriyetinin sonucu olarak, devlete etkili bir koruma mekanizması oluşturma yolunda olumlu bir edim yükümü yüklenmiştir. Kişilerin hak aramasını zorlaştıran hukuki ve fiili engellerin kaldırılması da hak arama hürriyetinin, gerçek ve etkili bir hukuki korumanın gereğidir. Hakların ihlal veya inkar edilmesi halinde, bu hakların korunması ve ihlalin bertaraf edilmesi için yargı mercilerine başvurulur. Ve bu yönde karar verilmesi durumunda hakkın icrası da devletin yardımı ile yerine getirilir. Bu ikili aşamada önce hak tespit edilir veya ifası emredilir, bu yerine getirilmezse ikinci aşamada yetkili mercilerce icra edilir. Bu açıdan geniş anlamda yargı mercileri içine icra-iflas organları da dahildir.

Sübjektif hakkın korunması konusunda hukuki korumayı gerçekleştiren yargılama sonucunda elde edilen şey, bir hakka ilişkin tespit, hakkın gerçekleştirilmesine yönelik bir emirdir. Tespit edilen ve ifası gerekenler, muhatap tarafından gönüllü olarak yerine getirilirse bir sorun çıkmayacaktır. Aksi takdirde takip hukuku devreye girecek ve yargılama hukukuna uygun olarak tespit edilip, ifası gereken hakkın icrasını sağlayacaktır. Cebri icra maddi hukuktan kaynaklanan taleplerin devlet kuvveti yardımı ile fiilen gerçekleştirilmesine yardım etmektedir.

Cebri icra, hukuki koruma talebinin zorunlu bir sonucudur. Zira sadece yetkili yargı organınca tespit edilip yerine getirilmesi istenen bir hak, borçlu tarafından yerine getirilmedikçe gerçek ve etkin bir hukuki korumadan bahsedilemez. Bu sebeple duruma göre hakkın cebri icra yoluyla yerine getirilmesi de gerekebilir. Ancak bu toplumsal ve hukuki barışı bozmadan sağlanmalıdır. Bununla ilgili olarak, alacaklı ile borçlu arasında çıkan bu uyuşmazlığı ve gerilimi önlemek, bu konuda mümkün olan en iyi yolu icra sırasında çıkabilecek zararlı sonuçları elden geldiğince azaltmak ve çekilebilir bir hale getirmek devletin görevidir. 

İCRA HUKUKU (Cebri İcra, Takip Hukuku): Devlet sadece soyut kurallar koymamakta bu kuralların uygulanmasını düzenin sağlanması, bu kurallara aykırı hareket edenlere de ceza verme iktidarına sahiptir. Kişilerin bazı istisnalar dışında ( Meşru Müdafaa, ıstırar hali) kendilerinden hak alması mümkün değildir (İhkak-ı hak yasağı). Hukukun gelişimi içerisinde ilk zamanlarda cebri icranın alacaklıya bırakıldığı görülmüştür. Borç yerine getirilmezse veya alacaklının haklarını tehlikeye sokarsa, alacaklı bizzat hakkın yerine getirilmesi yoluna başvurabilmekteydi. Borçlunun köle edilmesi, hapsedilmesi hatta ortadan kaldırılması da uygulanabilmekteydi. Mesela 12 Levha Kanunlarında, icabında borçlunun vücudunun parçalanacağı dahi yer almaktaydı. Günümüz modern hukukunda Cebri icranın konusu borçlunun malvarlığıdır. (evi, dükkanı, bir eşyanın teslimi, taşınmazın tahliyesi ve teslimi gibi). Borçlu, borcunu yerine getirmemesinden ötürü kişiliğine yönelik yaptırım uygulanmamaktadır (hapis gibi). Ancak kanunen yapılması gerekli “emre” uyulmaması halinde (mal beyanında bulunmamak, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak) devlet bu emre uyana kadar kişiyi hapsedebiliyordu. Burada ki amaç kötü niyetli borçluları cezalandırmaktı. Dikkat edilirse borç yerine getirilmiyor diye değil konulan kurala aykırı hareket cezalandırılıyor. Borcu ödeyecek malvarlığı olmayan kişi buna karşın kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş ise hapis cezası uygulanmayacaktır. Mesela İcra dairesi İlamsız takipte kişiye göndermiş olduğu ödeme emrinde borcunu 7 gün içerisinde öde veya itirazda bulun, borcunu ödemez, itiraz etmez ve aynı süre içerisinde emredilen şeyi( mal beyanında bulunmak)  yerine getirmezsen borçlunun hapsedileceği ihtarında bulunuyordu ve alacaklının şikayeti üzerine İcra Mahkemesince 10 günden 1 aya hapis kararı verilebiliyordu.  Bu hususun Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesince İcra Mahkemesinin vermiş olduğu hapis cezası Anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir. Bu husus zaten Anayasanın 38.maddesinde 2001 yılında yapılan değişiklik ile belirtilmişti. Bu hükümde açıkça: ”Özel hukuka ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez”  denilmektedir. Şu anda İcra İflas Hukukunda 338 ve 344 .maddelerde gerçeğe uygun beyan vermemek ve nafaka yükümlülüğünü yerine getirmemek gibi halleri dışında hapis cezası öngörülmemiştir.

Cebri İcra Hukuku menfaatler dengesine dayanır. Hiçbir tarafa üstünlük tanımaz. Mesela Alacaklı elinde hiçbir belge olmaksızın takip yapabilir. Bu hal sanki alacaklı lehine bir kuralmış gibi durabilir ancak karşı tarafta bulunan kişi de itirazı sonucu takip hemen durur. Bundan sonra ki aşama alacaklı sıfatı ile takip yapmış kişinin icra mahkemesine veya genel mahkemelerde dava açmasıdır.

Cebri İcra Hukuku içerisinde insani düşüncelerle düzenlenmiş hükümler mevcuttur. Mesela bazı hallerde kişinin evi haczedilemez. Burada borçlu ile birlikte yaşayan kişilerde düşünülmüş borçlunun ve ailesinin sürekli fakirleşmesi ve topluma muhtaç olması engellenmek istenmiştir. Yine Haczedilemeyecek mallar olarak borçlunun kendisi veya mesleği için zaruri eşyalar,  mutfak takımı pek lüzumlu ev eşyaları, borçlu ve ailesinin 2 aylık yiyecek ve yakıtı gibi mallar  sayılmıştır.

Yine icra hukuku sadece borç – icra ilişkisinin taraflarını değil bu ilişkiden zarar gören başka kişilerin de haklarını korumaya yönelik kurallar yer almıştır. Mesela istihkak prosedürünün düzenlenmesi bu düşüncenin sonucudur. Kiralanan taşınmazın tahliyesi için yapılmış takipte halihazırda önceki malik ile yapılmış kira sözleşmesi gereği oturan kiracının hakları korunmuş ona uygun süre içerisinde başka bir yer bulabilmesi için imkan tanınmıştır.

Cebri icra alacaklı veya borçlunun kötü niyetli takip/itirazlarına da hüküm tesis etmiştir. Tazminat hükümlerinin öngörülmesi, iptal davası, ihtiyati haciz, cezai hükümlere yer verilmesi bunlardan bazılarıdır. Cebri icrada kavramlar daha geniş anlam taşımaktadır. Mesela Boşanma davasında taraflar davalı ve davacı eş olarak yer almasına rağmen verilen nafaka veya velayet kararı sonrası icra hukukunda alacaklı ve borçlu isimlerini alırlar. Ve bu hukuk dalında kullanılan terimlerin özel anlamı vardır. Mesela, ipotek terimi; ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre kurulmuş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz yüklerini, bazı taşınmazlar üzerindeki özel imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerindeki rehin işlemlerini kapsar.

 

Buraya kadar anlatılanları özetlersek İcra – İflas Hukukunun Özellikleri; 

·         İcra ve İflas Hukuku, alacaklı ve borçlu arasında bir dengeye dayanır.

·         İcra ve İflas Hukuku, etkilerini yalnızca borçlunun malvarlığı üzerinde gösterir.

·         İcra ve İflas Hukukunda alacaklı,borç ve borçlu terimleri özel hukuka (borçlar hukukuna) göre daha geniş bir anlama sahiptir.

·         İcra ve İflas Hukukunda bazı terimlerin özel anlamı vardır.

İcra – İflas Hukukunun İnceleme Alanını;

·         İcra Hukuku

·         İflas Hukuku

·         Konkordato Hukuku

·         Yeniden Yapılanma Hukuku

·         İptal davası ve

·         İcra İflas Suçları oluşturmaktadır.

TAKİBİN TARAFLARI:

1- TARAF EHLİYETİ:  Bu ehliyet türü özel hukuktaki hak ( Medeni Haklardan yararlanma) ehliyetinin icra ve iflas hukukundaki görünümüdür. “Sınavlarda sıkça sorulması sebebiyle hak ehliyeti; sağ ve tam doğmak kaydı ile ana rahmine düşmesinden itibaren başlamaktadır. Hak ehliyetine sahip her gerçek ve/veya tüzel kişi takipte taraf ehliyetine sahiptir. Takip ehliyeti olmayan ya da bu kişi adına yapılan takibin icra mahkemesince kendiliğinden iptaline karar verilir. Tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların, topluluk olarak taraf ehliyetleri yoktur. Mesela adi ortaklığın veya miras ortaklığının taraf  takip ehliyetleri yoktur. Hak ehliyeti bulunan gerçek veya tüzel kişi yabancı alacaklı icra takibi yaparken teminat göstermekle yükümlüdür. Ölmüş bir kişinin taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, 

·         Ölmüş bir kişiye karşı takip yapılamaz

·         Ölmüş bir kişi adına alacaklı sıfatıyla takip yapılamaz. Yapılan takipte miras ortaklığı alacaklı ise bütün mirasçıların hep birlikte veya temsilci tarafından yapılması gerekir.

·         Alacaklı icra takibi devam ederken ölürse, icra takibine alacaklının mirasçılarının hepsi veya tereke temsilcisi tarafından devam edilebilir.

·         Borçlu icra takibi devam ederken ölürse icra takibine terekeye karşı devam edilebilir. Miras ortaklığının tüzel kişiliği olmadığından takibin ya tüm mirasçılara veya tereke temsilcisine karşı devam ettirilmesi gerekir. Ancak borçluya karşı iflas yolu ile takibe başlanmışsa iflas takibi ve davasına mirasçılara karşı devam edilemez. İflas davası ve takibi yalnızca terekeye karşı devam edilebilir. 

·         Alacaklının takibi mirasçıların tümüne karşı devam ettirme yükümlülüğü yoktur. Çünkü mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumludur. Yani mirasçılar arasında ihtiyari takip arkadaşlığı vardır.

·         Borçlunun sağlığında başlamış olan icra takiplerine gerek terekeye (miras ortaklığı) gerek mirasçılara karşı devam edilebilmesi için üç günlük ve üç aylık erteleme sürelerinin geçmiş olması gerekir. ( Bu süreler mirası red için kanunen belirtilmiş sürelerdir.)

·         Borçlunun ölümünden sonra  alacaklılar, yalnızca mirası kabul etmiş olan mirasçılara karşı yeni takip yapabilirler.

NOT: Mirasçıların  borcu para borcu dışında bir borç ise takibin bütün mirasçılara karşı devam etmesi gerekir. ( Kiralanan taşınmazın tahliyesi gibi) 

NOT: Yukarıda geçen bazı hukuki kavramlar şu şekilde izah edilebilir, 

Müteselsil Sorumluluk – Adi Sorumluluk: 

Örnek: Akbank, çekmiş olduğu kredi sebebiyle 100.000 TL’lik senedi Ahmet isimli şahsa imzalatmış ve kefil olarak da Ahmet’in kız arkadaşı Zeynep imzalamıştır. Burada Akbank dilerse Ahmet’e karşı icra takibi yapabileceği gibi Zeynep’e karşı da takip yapabilir/dava açabilir. Yani Akbank’ın seçim hakkı mevcuttur. Müteselsil sorumluluk ( Müteselsil = Zincirleme kefil ) olması sebebiyle olayımızda Zeynep “bana karşı takip yapamazsınız” diyemez. Müteselsil sorumlu olan kişinin sanki borcun gerçek borçlusu olduğu durum hukukumuzda bu şekilde isimlendirilir. Bu kavramın zıddı adi sorumluluk veya adli kefil halidir. Örnek olayımızda Zeynep adi kefil olsa idi “önce Ahmet’e karşı takip yapılmalıdır” diyebilme hakkı olacaktı. 

İhtiyari(Seçimlik) Dava Arkadaşlığı – Zorunlu Dava Arkadaşlığı: 

Örnek: Turgut ÖZAL’ın Sivasta evi olduğu ve bu evde de Maliye Bölümünden üç sınıf arkadaşın kaldıklarını düşünürsek. ÖZAL’ın vefatı üzerine, hanımı ve çocukları evi tahliye etmeleri için üç arkadaşa karşı davayı beraber açmaları gerekir. Bu olayımızda Semra ÖZAL tek başına dava açamaz. Hakim, ÖZAL’ın diğer çocuklarının da bu davaya katılmaları için süre verir gelmezlerse dava reddedilir. Bu olayda görüldüğü gibi tüm davacıların veya davalıların birlikte hareket etmek zorunda oldukları tür mecburi dava arkadaşlığıdır.

Yukarıda verilen örnekte Akbank’ın dilerse Ahmet’e karşı takip yapabilme/dava açabilme, dilerse Zeynep’e karşı dava açabilme gibi seçimlik hakkın kendisine bırakıldığı bir halde ise ihtiyari dava arkadaşlığı olacaktır. İhtiyari dava arkadaşlığının en güzel örnekleri müteselsil borç ve müteselsil alacak durumlarıdır. Dikkat edilmesi gereken husus; ödeme emrine itiraz edilmesi durumunda sadece itiraz eden kişi bundan istifade eder. Yani Ahmet itiraz etmez buna karşılık Zeynep ödeme emrine itiraz ederse takip sadece Zeynep açısından duracaktır. Ahmet açısından ise takip kesinleşecektir.

 

2- TAKİP EHLİYETİ: Fiil (Medeni hakları kullanma) ehliyetinin İcra ve İflas Hukukundaki görünümüdür. Takip ehliyeti, bir kimsenin bizzat veya atadığı bir temsilci aracılığıyla, alacaklı olarak takip ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi veya takibin borçlusu olarak haklarını koruyacak işlemlerde bulunabilmesi ehliyetidir. Takip ehliyeti bulunmayan kişinin yasal temsilcileri; Velayet hakkına sahip anne, baba ve evlat edinen ile vasi ve kayyımdır. 

3- SIFAT (HUSUMET): Bir takip talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kimselerin gerçekten borçlu ve alacaklı olma durumlarıdır. Mesela mirası reddetmiş bir kişinin borçlu sıfatı yoktur. Sıfat yokluğu itiraz yoluyla ileri sürebilir. 

·         Hukukumuzda vekil(avukat) tutma zorunluluğu yoktur. Dilerse kendisi işlerini takip edebilir. Kişi, Avukat dışındaki kişileri vekil olarak atayamaz. ( İstisnası; En az 3 avukat ve ruhsatnameli dava vekili bulunmayan yerlerde dava takipçileri de vekil olarak atanabilir.) Avukat olmayan bir kişinin yaptığı işlemler şikayet yolu ile iptal edilir.

·         Takip devam ederken alacaklının değişmesi, alacağın temliki veya alacaklının takip sırasında ölmesi hallerinde borçlunun hukuksal durumunu değiştirmez. Yeni alacaklı veya mirasçılar takibe kalındığı yerden devam edebilirler.

·         Takip devam ederken borçlunun durumunda değişiklik olması halinde ise(borçlunun ölümü, borcun nakli) takip yeni borçluya veya terekeye(mirasçılara) karşı yürütülür. 

İCRA HUKUKUNDA SÜRELER, TATİL VE TALİKLER (ERTELEME):

            Süre yasanın kendisine hukuksal sonuç bağladığı belli zaman kesitleridir. İcra hukukunda süreler iki türdür,

a)     İlgililer için konulmuş süreler: Hak düşürücü niteliktedir. Bu süreler kesindir. Sürelerin değiştirilmesi hakkında yapılan sözleşmeler geçersizdir. İstisnası; Herhangi bir sürenin geçmesinde yararı (istifade hakkı) olan borçlu bu hakkından vazgeçebilir.

b)     İcra organları için konulmuş süreler: Hak düşürücü nitelikte değildir. İşlem sonradan da yapılsa geçerlidir. 

İcra ve İflas Hukukunda Adli tatil( 1 Ağustos – 5 Eylül) hükümleri uygulanmaz. İcra/iflas daireleri adli tatilde de iş başındadır. İcra organları sürelere uyup uyulmadığını kendiliğinden gözetir. 

Bir işlemin icra takip işlemi sayılabilmesi için,

·         İşlem icra organınca yapılmalıdır. (borçlu, alacaklı ya da 3.kişi tarafından yapılan işlemler icra takibi sayılmaz.)

·         İşlem borçluya karşı yapılmalıdır. (alacaklı ya da 3.kişiye yapılan işlemler olmamalı)

·         İşlem icra takibinin ilerlemesini – borçlunun malvarlığına yaklaştırıcı nitelikte olmalıdır. 

      Tatil ve talik (erteleme) süreleri içerisinde icra takip işlemi yapılmaz.Ancak icra takip işlemi niteliğinde olmayan işlemler tatil ve talik dönemlerinde yapılabilir. Takip talebi gibi.

      Tatil saatlerinde(gece), icra takip işlemleri yapılmaz. Ancak,

* Gece iş görülen yerlerde(bar,sinema…) hasılat haczi yapılabilir

* Borçlunun mallarını kaçırdığı anlaşılırsa

* Gündüz vakti başlayan hacze  gece devam edilebilir.

* Gece vakti tebligat yapılabilir.

Tatil Günlerinde de kural olarak icra takip işlemi yapılmaz. Ancak,

       * Tatil günlerinde haciz yapılabilir

* Muhafaza tedbirleri alınabilir.

* Tebligat yapılabilir.

TALİK (ERTELEME) DURUMLARI: Borçlunun özel koşulları sebebiyle icra takibinin ertelenmesini gerektiren hallerdir. Talik durumlarında süreler işlemeye devam eder. Ancak sürenin son günü talik gününe denk gelirse, süre talikin bitiminden sonra bir gün daha uzar.

 

a)     Borçlunun Ölümü: Mirasçıları açık bir şekilde mirası kabul etmişlerse 3 gün süre ile icra takibi ertelenir. Açık bir irade beyanı ile kabul veya reddedilmemişse Medeni Kanun gereği 3 aylık süre beklenmelidir.

b)     Borçlunun Yakınlarından Birinin Ölümü: Eşi, üstsoy veya altsoyun ölümü halinde ölüm dahil 3 gün takip tehir edilir (ertelenir).

c)     Borçlunun Tutuklu veya Hükümlü Olması: Borçlu 1 yıldan  az hürriyeti bağlayıcı ceza almış ise icra müdürü vasi ataması için süre verir. 1 yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı ceza verilmişse bu halde icra müdürü vasi ataması için Sulh hukuk mahkemesine başvurur. Vasi atanıncaya kadar icra takibi ertelenir.

Ç)  Borçlunun Asker(Er/Erbaş) Olması: Kendisine temsilci atayana kadar uygun mühlet verilir.

d)     Borçlunun Ağır Hastalığı: Kendisine vekil atayana kadar uygun süre verir.

*** Mal kaçırma olasılığının bulunduğu durumlarda gece vakti de olsa, tutukluluk, ağır hastalık ve askerlik durumlarında borçlunun malları haczedilebilir.*** 

Özel Talik Durumları: Yasanın tatil ve talik bölümlerinde düzenlemediği diğer talik halleri şunlardır;

      Konkordato Mühleti

      Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma

      Olağanüstü durumlarda (Ekonomik kriz, sel, deprem) Mühlet ve tatil: Bu halde Bakanlar kurulunca belirlenen yerlerde İcra mahkemesince süre tanınır. En çok 6 aylık süre verilir ve 4 ay daha uzatılabilir. Mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir. 

      Olağanüstü durumlarda (Salgın hastalık, savaş, genel bir felaket) tatil: Bu halde Bakanlar Kurulu belli bir bölgede veya belli bir ekonomik sınıf lehine olmak üzere icra takiplerinin belli bir süre durdurulmasına karar verir.

Olağanüstü Mühlet ile Olağanüstü Tatilin Ortak Yönleri:

·         Amaç her ikisinde de borçlarını ödeyemeyen borçlulara yardım etmektir

·         İkisinde de karar verecek makam aynıdır: Bakanlar Kurulu           

    Olağanüstü Mühlet ile Olağanüstü Tatilin Farkı:

Olağanüstü mühlette, Bakanlar Kurulu olağanüstü mühlet hakkındaki yasa hükümlerinin uygulanması sağlar. Ancak hangi borçlunun bundan yararlanacağına İcra Mahkemesi karar verir. Olağanüstü tatilde ise Bakanlar kurulu o bölgede/zümredeki herkes için takipleri kendiliğinden durdurur.

TEBLİGAT: Bir işlem veya eylemden hukuksal yönden etkilenecek kimseleri haberdar etmektir. Tebligat yasası hükümlerine göre tebliğ çıkarılır. Tebligat kural olarak muhataba yapılır. Kendisini avukat ile temsil ettiriyorsa tebligat avukata yapılır. Yine yasal temsilcisi bulunanlara tebligat yasal temsilciye, tüzel kişilerde yetkili temsilciye, asker kişilerde en yakın üste,  eğlence-dinlenme yerleri ile okul öğrenci yurtlarında kişinin kendisi bulunamıyorsa bu yerlerin yöneticisine tebligat yapılır. Tebliğ yapılacak kişide iki şart aranır; görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve açıkça anlaşılabilecek şekilde ehliyetsiz olmaması gerekir. Adresini değiştiren kişi yetkili makamlara yeni adresini bildirmemiş ise eski adresine yapılacak tebligat geçerli olacaktır. Bu halde eski adresinin kapısına teslim edenin adresi yapıştırılır. Tebliğ olunacak evrak muhtar, ihtiyar heyeti veya kolluk görevlilerine imza karşılığı teslim edilir ayrıca kişini komşularına da haber verilir. Ve kapıya asılma  tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Adresi bilinmeyen kişilere tebligat ilanen yapılır. İlanen tebliğ son ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yapılmış sayılır. 

USULSÜZ TEBLİGAT: Yasada öngörülen kişi ya da yöntem kurallarına aykırı olarak çıkartılan tebligattır. Tebligatın kapıcıya yapılması, ehliyetsiz kişiye, 18 yaşından küçük (görünüş itibari ile) kişiye veya avukat varken asile yapılması gibi. Bu hallerde kural olarak tebligat GEÇERSİZDİR. Ancak usulsüz tebligatla ilgili tebligatın içeriğini öğrenmişse tebligat geçerlidir. Borçlu usulsüz tebliği öğrendiği günden itibaren 7 gün içersinde şikayet yoluna başvurmalıdır. Aksi halde ödeme emri kesinleşir.

TAKİP YOLUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ: İflasa tabi borçlusu hakkında haciz veya iflas yollarından birini seçmiş olan alacaklı seçtiği bu yolu harç ödemeden bir defaya özgü olmak üzere değiştirebilir. Bu halde yeniden harç ödenmez, yeniden takip talebi doldurulur. Aynı dosya üzerinden takip yürür. Başvurulan takip yolunun değiştirilmesi yalnızca haciz (ilamlı-İlamsız) yoluyla iflas yolları arasındadır. Bu sebeple alacaklı başlamış olduğu “Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu” ile takibi bırakıp haciz yolu ile takip yapamaz.  Bu anlatılanlar yeniden harç ödenmemesi içindir. Harç ödenmesi halinde istenen takip yolu değiştirilebilir.

ŞİKAYET: Mahkeme yada yardımcı organ niteliğinde olmayan bir icra veya  iflas organının yaptığı hukuka aykırı işlemlerin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını sağlamak için ilgililer tanınmış haktır. Şikayet ile icra organlarının işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetlenmesi amaçlanmaktadır. İcra mahkemesinin veya genel mahkemelerin işlemlerine karşı şikayet yoluna başvurulamaz.

            İcra İflas dairesi dışında işlemlerine karşı şikayet yoluna başvurulabilen öteki icra-iflas organları şunlardır.

·         Birinci alacaklılar toplantısı

·         İkinci alacaklılar toplantısı

·         İflas bürosu

·         İflas idaresi

·         Konkordato tasfiye memurları

·         Konkordato alacaklılar kurulu

·         Konkordato komiseri

Şikayet istem üzerine olur. İcra dairesi dosyayı kendiliğinden icra mahkemesine göndermeye yetkili değildir. Şikayet bir dava değildir. Şikayet yoluna maddi hukukun değil takip hukukuna ilişkin kuralların yanlış uygulanması üzerine başvurulur. Şikayet başvurusu üzerine icra memurunun takip hukukuna ilişkin görevlerini hiç yapmadığı veya yanlış yaptığı iddia edilir. Kambiyo Senetlerine Mahsus iflâs yolunda şikâyet icra dairesine yapılır, iflâs davasına bakan Ticaret Mahkemesince incelenir. Şikâyet İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenip karara bağlanır. İCRA MAHKEMESİ şikâyeti incelerken: tanık  dinleyebilir,bilirkişiye,başvurabilir,keşif,yapabilir.

KOŞULLARI: Şikayet yoluna başvurabilmek için 5 koşulun bir arada bulunması gerekir.

·         İcra takip işlemi ilgilinin hukuksal durumuna yönelik olması ve olumsuz etkilemesi gerekmektedir.

·         Şikayet nedenlerinin oluşması gerekir.

·         Şikayet edenin fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Aksi halde yasal temsilci tarafından yapılmalıdır.

·         Şikayet süresine uyulması gerekir.

·         İstemde bulunan ilgilinin şikayet konusu hak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması gerekir. 

*** Şikayet yoluna başvurabilmek için şikayet edenin zarar görmesi ya da icra-iflas organının kusurlu olması gerekmez.*** 

ŞİKAYET NEDENLERİ:

 

1) İŞLEMİN YASAYA ( KANUNA ) AYKIRI OLMASI: İlan yapılmaksızın hacizli taşınmaz malın satılması 

2) İŞLEMİN OLAYA UYGUN OLMAMASI: Yasanın icra memuruna takdir yetkisi verdiği halde bu yetkiyi kullanırken somut olayla bağdaşmayan bir çözüme ulaşmasıdır. Ücret haczinden ücreti eksik takdir etmesi gibi 

3)      BİR HAKKIN YERİNE GETİRİLMEMESİ: Görevi gereği yapması gereken bir işi yapmayı reddetmesi halidir. 

4)      BİR HAKKIN NEDENSİZ YERE SÜRÜNCEMEDE BIRAKILMASI: İcra müdürünün takip talebinden itibaren 3 gün içerisinde ödeme emri gönderilmemesi veya haciz isteminden itibaren 3 gün içerisinde haciz yapmaması 

Şikayet Yoluna takibin tarafları başvurabileceği gibi taraf olmamakla birlikte;

·         Rehinli alacaklılar

·         Rehin sahibi 3.kişi

·         İstihkak iddiasında bulunanlar

·         Açık artırmaya pey sürmek suretiyle katılanlar

·         Haciz konusu malın borçlunun ve ailesinin geçimi için haczedilmezliği kabul edilmiş olması durumunda bu malları haczine karşı borçlunun aile bireyleri gibi 3.kişilerde şikayet yoluna başvurabilir. 

İcra dairesi kendi yapmış olduğu işlemin yanlış olduğu düşüncesine varırsa şikayet süresi içerisinde işlemi değiştirebilir veya iptal edebilir. Şikayet süresi geçtikten sonra işlem kesinleşeceğinden icra dairesi kesinleşen işlemi değiştiremez veya iptal edemez.

Şikayet süresi kural olarak 7 gündür. İlgiliye tebliğ edilmiş ise bu tarihten itibaren, tebliğ edilmemişse öğrenme tarihinden itibaren süre başlar. Süre hak düşürücü niteliktedir. Sürenin geçip geçmediği icra mahkemesi kendilinden gözetir.

İSTİSNA (ŞİKAYETİN SÜRESİZ OLDUĞU HALLER)

·         Bir hakkın yerine getirilmemesi veya sebepsiz yere sürüncemede bırakılması

·         Kamu düzenine aykırılık (Devlet malının haczedilmesi, borçluya ödeme emri gönderilmeden haciz yapılması gibi)

Yetkili mahkeme, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin bağlı bulunduğu yer icra mahkemesidir. Şikayet yazılı veya sözlü yapılabilir. İcra Mahkemesi şikayet edenin bildirmiş olduğu nedenlerle bağlı değildir. İcra Mahkemesi 10 içinde karar vermek zorundadır. Zorunlu durumlarda 30 günü geçmeyecek biçimde ertelenebilir. İcra mahkemesi şikayet başvurusunu incelerken tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir, keşfe karar verebilir. Şikayet kendiliğinden takibi durdurmaz. Şikayet kural olarak icra mahkemesinde incelenir. İstisnaları;

·         Kambiyo senetlerine özgü iflas yolunda Ticaret Mahkemesi

·         Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi (İzale-i Şüyu) işlemlerinde Sulh Hukuk Mahkemesi

·         Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde  Sulh Hakimi

·         İhtiyati tedbir kararının yerine getirilmesi halinde İhtiyati tedbir kararını veren mahkeme 

·         6183 (AATUHK) sayılı yasanın uygulanmasına ilişkin şikayetlerde icra mahkemesi görevli değildir. 

İcra Mahkemesi şikayet üzerine;

       Şikayet konusu işlemi iptal edebilir

       Şikayet konusu işlemi düzeltebilir

       İcra Memurunun nedensiz olarak yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını emredebilir.  

İCRA HUKUKU ile İFLAS HUKUKUNUN FARKLARI: 

İcra hukukunda; borçlunun karşısında bir yada birkaç alacaklı vardır. Borçlunun sadece borç miktarı kadar malvarlığına yönelik işlem yapılır. Malı haczedilir, satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Tüm borçlular hakkında uygulanabilir. (Tacir olsun olmasın). Borçlu kendi aleyhine icra takibi yapamaz. 

İflas hukukunda; Borçlunun karşısında iflas takibi yapan veya yapmayan bütün alacaklıları mevcuttur. Borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığı tasfiye edilir. Alacaklıların alacağı ödenir. Geriye para kalırsa iflas eden borçluya verilir. Tüm borçlular hakkında uygulanmaz. Tacir veya tacir sayılan kişiler hakkında uygulanır. Borçlu kendi aleyhine iflas takibi yapabilir. 

İcranın Asıl organları: İcra Dairesi, İcra Mahkemesi, Yargıtay’ın icra iflas ile ilgili hukuk daireleri

İcranın Yardımcı Organları: Genel Mahkemeler, Bölge Adliye Mahkemeleri, Savcılar, Adalet müfettişleri 

İCRA DAİRELERİ: Hangi takip yolu seçilirse seçilsin başvurulacak ilk yer icra dairesidir. Görevleri;

a)   Alacaklının takip talebini almak

b)  Borçluya ödeme veya icra emri göndermek

c)   Haciz yapmak

Ç)     Haczedilen malların satışını yapmak

d)  Sıra cetvelini düzenlemek

e)   Paraların paylaştırılmasını yapmak

f)   Aciz belgesi düzenlemek

g)   Yasayla verilen öteki görevleri yapmak 

İcra dairesi her daire makam ve merci ile doğrudan haberleşebilir. Gerektiğinde zor kullanabilir. Kolluk ve muhtara emir verebilir. 

Yükümlülükleri;

a)      Dosya açmak

b)      Tutanak düzenleme

c)      İş görme yasağı ( yakın akrabalarının işini göremezler.)

Ç)    Sözleşme yapma yasağı ( Takip edilen alacak veya satılan mal için kendi veya başkası ad ve hesabına sözleşme yapanmaz.) 

DEVLETİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU:

·         Görev sırasında hukuka aykırı davranış : Görevle ilgili olacak. Mesela haciz sırasında borçlunun evine gitmiş olan icra memuru daha sonra başka yerde borçluyla tartışıp onu yaralarsa devletin sorumluluğu olmaz. Memurun kişisel sorumluluğu vardır.

·         Kusur

·         Zarar

·         Nedensellik ( illiyet bağı ) 

Memurun verdiği zarar sonucu ilgili kişi davayı devlete karşı açar. ( Adalet Bakanlığı ) Süre zararı öğrendiğinden itibaren 1 yıl ve her halde 10 yıllık  zamanaşımı süreleridir. Devlet de ödemiş olduğu tazminatı kusuru olan memurundan tahsil eder. 

İCRA MAHKEMESİ: Sınavlarda sıkça sorulmaktadır!

        Görevleri:

·         İcra dairesinin işlemlerine karşı yapılan şikayetleri incelemek

·         Borçlunun takibe karşı yaptığı itirazları incelemek. İtirazın kesin kaldırılması talebini karara bağlamak

·         Hacizde ve İflasta istihkak davalarını ve buna karşı açılan iptal davasını incelemek

·         Şikayet yolu ile gelen ihalenin feshi istemlerini incelemek

·         İcra ve İflas suçlarını inceleyerek gerekirse ceza vermek

·         İlamlı icrada icranın geri bırakılması istemlerini incelemek

·         Takibin iptal veya talikine karar vermek

 

****İcra mahkemesinin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Ancak İstihkak davaları ile ihalenin feshi isteminin reddine ilişkin  kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. **** Kararın temyiz edilmesi satış hariç icra işlemlerini durdurmaz. Temyiz süresi kararın tefhiminden veya tebliğinden itibaren 10 gündür.  

GENEL MAHKEMELER: Sınavlarda sıkça sorulmaktadır!

·         İtirazın iptali

·         Borçtan kurtulma

·         Menfi tespit davası

·         Geri alma ( istirdat ) davası

·         Sıra cetveline itiraz davası

·         İhtiyati haciz istemi/ihtiyati haciz kararına itiraz

·         Tasarrufun iptali davası

·         İflas davası

·         İflasta 3.kişiye karşı açılan istihkak davası 

İCRA HARÇLARI:

·         Başvurma harcı

·         Peşin harcı

·          Tahsil harcı( Hacizden önce % 3,6 – Hacizden sonra ve Satıştan önce % 7,2 – Satıştan sonra % 9)

·          İcranın yerine getirilmesi harcı: Konusu para dışında olan takipte ( çocuk teslimi gibi).

·          Cezaevleri harcı: Bu harç borçluya yükletilemez.

·          Feragat harcı

 

 

 
 
 
 
 

Hello world!

Şubat 21, 2009

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!